YÜCE SEZAR!
Coen Kardeşler sinemanın tabiri caizse “aşmış” yönetmenleri artık. Düşünsenize, siz her gün gittiğiniz işte aynı performansı gösterebiliyor musunuz? Üstelik bu iş yaratıcılık gerektirmese bile. Coenler de neredeyse iki-üç yılda bir yeni film yapıyor ve doğaldır ki her biri aynı standartta değil. Dikkat edilmesi gereken husus en zayıf duran işlerinin bile standartların üstünde oluşu ve çoğu yönetmenin kariyeri boyunca ulaşabildiği en üst noktanın onlar için dip ile aynı seviyede olması. Cannes Film Festivali‘nin açılışını yapan, vizyona girmeyeceği duyurulunca 35. Uluslararası İstanbul Film Festivali‘nde gördüğümüz Yüce Sezar (Hail, Caesar!) filmografilerinin “eğlenmek için yaptık” bölümünden. 1950’lerin Hollywood sisteminde günümüz yıldızlarını görmek ister, gülmek ister, Coenlerin izlemediğim filmi kalmasın derseniz buyurun. Sıradaki Barton Fink ya da A Serious Man‘e kadar biraz eğlenmek onların da hakkı.
YOLCULUK
Luciana ve Pedro bir partide tanışır, ikisi de kör kütük sarhoştur ve Pedro’nun evine gitmeye karar verirler. Takside yaptıkları konuşma net 66 dakika süren filmin tek ilgi çekici yanı. Evlilik kurumu, bağlılık ve çocuk sahibi olma gibi konularda Sex and the City kızlarına yaraşır cümleler kurup taksiciden “çocuğunuz olunca görürsünüz” tadında bir cevap aldıkları, aslında hiçbir özelliği olmayan ancak filmin geri kalanı düşünüldüğünde öne çıkan bir sekans bu.
Kadınla erkek sevişir, ertesi sabah ikisinin de bir yere gitmesi gerekmektedir, gitmeden önce bir şeyler yapalım derler, tesadüfler, romantik dakikalar, aslında biri taşınacaktır-lar, tesadüfler, komiklikler… 66 dakikada 66 klişe sıralayan Yolculuk (Viaje); biraz Gün Doğmadan (Before Sunrise), çokça Hafta Sonu (Weekend) olmak istese de; aşırı derecede itici bir çiftin sahtekar oynaşmalarını neden siyah-beyaz oldukları bilinmeyen siyah-beyaz görüntüler eşliğinde seyirciye dayatmaktan başka işe yaramıyor. Niagara IFF’de En İyi Yabancı Film, Tofifest’te Genç Jüri Ödülü kazanan bu Kosta Rika yapımı sadece iflah olmaz romantikler için.