Domingo‘nun “Gizli Hayatlar” serisi, sanatçılar ve yazarların ardından, yönetmenlerin yaşamlarının masaya yatırıldığı yeni bir kitapla yolculuğuna devam ediyor. Dizinin ilk iki eserinden aşina olduğumuz üzere, “sinemanın dahileri hakkında sadece arkalarından konuşabileceğiniz gerçekler” sloganıyla yola çıkan Robert Schnakenberg imzalı kitapta 40’a yakın yönetmenin sıradışı yaşamları merkeze alınıyor.
Tuncer Çetinkaya
Eserini, “yönetmenlerin birer röntgenci sayılabilecekleri” gerçeğinden hareketle kaleme aldığını söyleyen yazar, bu durumu tersine çevirip, bu kez onların yaşamlarının sansasyonel yönlerini “dikizleme” amacında olduğunu vurguluyor.
Bu eylem Griffith‘le başlıyor; Ford‘dan Chaplin‘e, Hawks‘tan Welles‘e, Hollywood‘un altın yıllarına yön veren yönetmenlerle sürüyor. Altman, Kubrick, Peckinpah gibi 60’ların revizyonistleri, Allen, Coppola, Scorsese, Stone gibi 70 ve 80’lerden gelen sanatçılar kitabın ana akım kontenjanını tamamlarken; Kurosawa, Bunuel, Riefenstahl, Fellini, Bergman, Truffaut, Godard gibi dünya sinemasının ustaları da “Gizli Hayatlar”a konuk olan diğer şöhretli isimler arasında yer alıyor.
Adından da anlaşılacağı üzere kapsamlı ve eserlerinin merkez kılındığı yönetmen biyografilerinin çok ötesinde, özel yaşamlar ve kişisel aykırılıkların damgasını vurduğu portrelerde birbirinden ilginç başlıklar dikkat çekiyor: Chaplin‘in sınır (ve yaş) tanımaz çapkınlıkları, Howard Hawks‘un kumarla imtihanı, Frank Capra‘nın “sünneti” (!), Hitch‘in göbek deliği, Walt Disney‘in ölümü yenme planları, Elia Kazan‘ın Marilyn Monroe ve o dönemdeki kocası Arthur Miller‘la “tuhaf” ilişkileri!
Son dönem yönetmenleri; Coen‘ler, Spike Lee ya da Tarantino‘da (olası tazminat davalarından çekinildiği için olsa gerek) anlatımın yumuşadığı eserde, özellikle 60’lara kadar olan dönemi kapsayan iddialar doğrusu yenir tutulur gibi değil. Buna karşın, “Gizli Hayatlar”ın, yönetmenlere sinemasal bir perspektiften bakılması gerektiğini düşünen okura yönelik olmadığının altını çizmek gerekiyor. Hepsi bir yana, Capra‘nın döneminde ürettiği filmlerin aksine “sağ / muhafazakar” eğilimleri, Bogie ve Hawks‘un setteki atışmaları, Bergman‘ın Nazi seviciliği gibi ilginç notların, bu satırların yazarı için yeni ve derinlemesine araştırmaya değer başlıklar olduğunun altını çizelim.
Çevirinin ilk iki kitabın gerisine düşmesi bir yana, bir solukta okunan kitabın Mario Zucca tarafından hazırlanan illüstrasyonlarının oldukça başarılı olduğunu ekleyerek incelememizi noktalayalım.
Kurosawa‘nın Godzilla takıntısına, Godard‘ın Anna Karina‘yla nefret aşkına veya Oliver Stone‘un Cameron Diaz‘la meydan muharebesine tanıklık etmek istiyorsanız bu kitap doğru adresi gösteriyor!