Her insanın hayatına dair kendine mutlaka sorduğu iki soru varsa ilki ‘dünyaya neden geldim?’, ikincisi de ‘öldükten sonra ne olacak?’ olsa gerek. Yeniden Doğuş ikinci soruya alternatif bir yanıt veriyor.
Öldüğümüzde nereye gideriz? Cennete mi yoksa cehenneme mi? Bizi kim ya da ne bekler? İnsanoğlunun zaman zaman aklından geçirdiği ve cevap aradığı sorulardan sadece iki tanesi. İnançları ölçüsünde dini kitapların anlattıklarıyla cevap bulanlarımız olsa da, ölünceye kadar kafada deli sorular olması da oldukça anlaşılabilir… Arkabahçe Yayıncılık tarafından çizgi roman okuruyla buluşturulan Yeniden Doğuş, bu deli sorulara cevabı alternatif bir hikayeyle veriyor.
Hikayenin kahramanı olan Bonnie Black yaşlı, hasta bir kadındır. Her gece uyurken kalkamayacağından ve diğer tarafta onu neyin beklediğinden korkmaktadır. Oysa öldüğü zaman kendini hiç beklemediği fantastik, büyülü bir dünyada bulur. Orada uzun zamandır kendisinin yanlarına gelmesini bekleyen babası ve köpeğiyle karşılaşır.
Bonnie’nin gelişini bekleyenler sadece onlar da değildir üstelik. Çünkü Bonnie o büyülü dünyada uzun süredir devam eden savaşın tam ortasındadır ve ölümden önceki hayatta iyi veya kötü olanların farklı cephelerde yer aldığı bu savaşın kaderi ona bağlıdır. Bonnie babası ve köpeği ile yıllar önce kaybettiği kocasını aramaya çıkarken, yaşarken hayal bile edemeyeceği türden bir maceranın başrolündedir artık.
Batman Yeni 52 serisinde yıllarca Scott Snyder ile çalışan, ondan önce de Spawn gibi pek çok esere çizimleriyle can veren Greg Capullo ile İskoç kalem Mark Miller‘ın birlikteliğinin ürünü Yeniden Doğuş, çizgiromanda yeni bir tat arayanların denemesine değer bir eser sayılır. Bunda Miller‘ın şimdiye kadarki alışıldık tarzının dışına çıkıp önceden yarattığı süper kahramanlar ya da hiçbir gücü olmayan ikinci sınıf karakterlerden çok farklı tiplere ve fantastik bir hikayeye imza atmasının da payı büyük. Tek sıkıntısı, hikayenin bir süre sonra durağanlaşma tehlikesi…