Tarihi okumak hem keyiflidir hem de öğretici. Ama yazılı tarih kimi zaman yazanından ya da yazdıranından ötürü yanıltıcı da olabilir. O yüzden en doğrusu değişik kaynaklardan okumaktır tarihi. Ve ardından kendi akıl fikrimizi süzgeç gibi kullanmak. Levon Panos Dabağyan’ın kitapları değişik kaynakların başında geliyor.
Ege Görgün (Landlord)
1940’lı yılların ilk yarısı. Milli Şef İsmet İnönü idaresindeki bir Türkiye. Kirkor Efendi’nin oğlu Levon, ülkenin en güzel şehrinin buram buram iyot kokan bir semtinde, Yenikapı’da büyüyen bir çocuk. En büyük hayali büyüdüğünde semtinde zaman zaman görüp imrendiği abiler gibi bir bahriye subayı olmak ve vatanına milletine hizmet etmek. Oysa onun 19 Mayıs gibi milli bayramlarda geçit töreni yapan okul arkadaşlarının arasına katılmasına bile izin vermeyen bir anlayış hakim ülkede.
Bir geçit törenini huşu içinde izlerken elinden tuttuğu teyzesine soruveriyor bir gün: “Teyze ben niye yürüyemiyorum onlarla?” Teyzesi, “Çünkü biz gayrimüslimiz, çocuğum.”
Gayrimüslim. Daha önce de duyduğu bir söz Levon’un. Onlara hitaben söylendiğini biliyor. Belki diğerlerinden farklı olduğunun farkında ama çocuk aklı bu farklılığın ne anlama geldiğini ve ne sonuçlar doğurabileceğini daha kavrayamamış. Yine de çok sevdiği söylenemez bu durumu. Törenlere katılmasına mani oluyor çünkü.
4’üncü sınıfa giderken derste coğrafya hocaları büyüyünce ne olacaklarını soruyor. Teker teker yanıtlıyor arkadaşları. Sıra Levon’a gelince ayağa kalkıp göğsü kabara kabara yanıtlıyor: “Ben bahriye subayı olacağım.” Öğretmeni başını okşayıp “Başka meslek seç kendine, Levon. Gayrimüslimler subay olamaz,” diyiveriyor. Çocuğun küçük yüreğine hançer soktuğunun farkında değil öğretmen. Levon gayrimüslimin ne demek olduğunu o gün anlıyor. Küçük bedeninden beklenmeyecek büyük kararlılıkla “Öyleyse ben okumayacağım,” diyor.
Ailesi Levon’u okula döndürmeyi başaramayınca eğitimini teyzesi Araksi Hanım üstleniyor. İngiliz Koleji’nden mezun bu aydın kadın yalnızca İngilizce, Fransızca ve Ermenice’yi değil, Eski Türkçe’yi de iyi derecede bilmekte. Yeğenini öyle bir eğitiyor ki, Levon Panos Dabağyan büyüdüğünde pek çok gazetede muharrirlik yapıp üstüne yine çok sayıda kitap yazıyor. Askerlik yaşına geldiğinde ise eski bir hayal uğruna daha kısa dönemli diğer askerlikleri göz ardı ederek tam 36 ay bahriyelik yapıyor.
Levon Amca (herkes ona böyle sesleniyor) bugün 78 yaşında. Hala yazıyor. Atatürk’ü ve Türkiye’yi çok seviyor. Osmanlı Ermenileri’ni, Fatih Sultan Mehmet’i, İkinci Dünya Savaşı’nı, sinemayı, Ermeni Tehciri’ni, İstanbul’u ve hatta Alparslan Türkeş’i anlatan kitapları var. Bu konuda kitap yazan ilk Ermeni. Dahası zamanında MHP’de Başbuğ ile teşrik-i mesai yapmışlar. Hatta 1969’da milletvekili adayı olduğu MHP’nin üç hilal ambleminin fikir babası kişi olmuş Levon Amca. Amblemi kabul ettiren bir Ermeni olmuş, evet.
Levon Panos Dabağyan’ın kitapları şu sıralar YediRenk Yayınları’ndan çıkıyor. Tarihin Işığında Ermeni Meselesi ve 1915 Kaosu, Başbuğ Türkeş ve Milliyetçilik, Osmanlı Ermenileri adlı kitaplarını yakın zamanda diğerleri izleyecek. Tarihi kıyıda köşede kalmış, bazen de bilinçli olarak görmezden gelinmiş ilginç ayrıntılarla zenginleştirerek anlatan Levon Amca, Reşad Ekrem Koçu tarzı vakanüvislerin son temsilcilerinden. Kimi noktalarda fazla sertleşen bazı görüşlerini paylaşmasanız da, renkli kişliğiyle, engin bilgi ve şahitlikleriyle milli anıtlar arasında yer almayı hak etmiş bir insan.