Sinemamızın sultanı Türkan Şoray’ın otuz küsur sene sonra yönetmenlik koltuğuna geçtiği Uzaklarda Arama, artık bir klasik sayılan Vesikalı Yarim‘in modern bir yorumu gibi. Senaryosunu Onur Ünlü’nün yazdığı film, Şoray’ın birçok filmde birlikte çalıştığı büyük yönetmen Atıf Yılmaz’a ithaf edilmiş. Sait Faik’in dağarcığımıza armağan ettiği ‘bir pavyon kadınına aşık olan adam’ ekseni üzerinden yürüyen Uzaklarda Arama, çok konvansiyonel bir deneme aslen.
Ercan Dalkılıç
Geçmiş zamanda Anadolu’da bir kasabada geçiyor film; hikaye bu ya, şehirde konuşlandığı bölgeden insanların ahlakını bozduğu gerekçesiyle uzaklaştırılan bir pavyona, Uzaklar adında bir kasabada yer gösteriliyor. (Az da olsa 2005 yapımı Döngel Karhanesi‘ni andırmıyor değil hani hikaye bu noktada.) Pavyon sahibi Çoşkun (Mustafa Uğurlu) peşine pavyon çalışanlarını da takarak kasabaya taşıyor mekanı. Ama gel gör ki, işler umulduğu gibi gitmiyor, tahmin edebileceğiniz üzere…
Öncelikle şunu söyleyelim; Uzaklarda Arama çok inandırıcı bir evren kuruyor kendine, iyi çizilmiş karakterler ustaca sızıyorlar hikayenin içine ve tıkır tıkır işlemeye başlıyor kurmaca. Mustafa Uğurlu ve Goncagül Sunar’ın başını çektiği oyuncu toplamı filmi taşımayı başarıyor. Filmin aynı zamanda yapımcısı olan Yağmur Ünal, Eva Mendes’i andıran fiziğiyle renk katıyor perdeye. Ünal’ın filmin hikayesini gözünden izlediğimiz Yusuf’la yakaladığı kimya da kayda değer. Bu anlardaki gerçeküstü betimlemeler de filme ayrı bir boyut katmış. Ama ne yazık ki bir filmi iyi yapmak için bunlardan fazlası gerekiyor bazen.
Uzaklarda Arama‘nın temel sorunu sanırım senaryo üzerinde bir ihtilaf yaşanması. Bir yönetmenin elbette en tabii hakkıdır senaryoyu kendi dünyasına göre çekmek. Ama Şoray, Onur Ünlü’nün senaryosunu kendi dünyasına aktarırken senaryo matematiği biraz çiğnemiş sanki. Yangın sahnesiyle birlikte irtifa kaybetmeye başlayan senaryo finalde biraz eğreti bir hal almış ne yazık ki. (Üstelik teknik bakımdan böylesi bir yangın sahnesi bu seviyede bir filme yakışmayacak cinsten.) Altmetinde akan kadın cinayeti, birlik ve beraberlik vurgusu gibi diğer sosyal söylemler de bu sendeleme yüzünden gerekli etkiyi yaratamıyor doğruyu söylemek gerekirse.
Son tahlilde; Uzaklarda Arama‘nın salona gelen izleyiciyi mutlu edeceği muhakkak. Gişede de istediğini elde edebilir, gelgelim Türkan Şoray’ın uzun bir aradan sonraki bu ilk yönetmenlik denemesinde sınıfı ucu ucuna geçebildiğini ifade edebiliriz. Bir sonraki filminde Şoray’dan “takdirname” beklemek de izleyici olarak hakkımız olsa gerek. Ha bu arada unutmadan Türkan Şoray’ın filmde bir-iki saniye de olsa gözükerek (cameo) izleyenlere sürpriz yaptığını da belirtelim.
***