Şu sıralar fısıltı gazetesi İstanbullu bir rock grubunun ismini taşıyor kulaktan kulağa. İlk dinleyişte Explosions In The Sky, God Is An Astronaut, The Jesus Lizard gibi grupları çağrıştıran Mauna Kea; progressive rock’tan, post-rock’a, oradan da elektronik ve jazz’a kadar birçok türü ustaca birbirine harmanlayan bir grup. Resmi sitelerinde yaptıkları müziği ‘Retro Future Rock’ olarak tanımlayan Mauna Kea, genellikle enstrümantal parçalara imza atıyor.
Ercan Dalkılıç @ercandalkilic adlı kişiyi takip et
Grubun ilk albümü Scales, geçtiğimiz günlerde raflardaki yerini aldı. Mehmet Yaranona (Gitar, Synth), Mete Yafet (Gitar, Synth), Koray Erkan (Bass Gitar) ve Yiğit İrde’den (Davul, Perküsyon) oluşan Mauna Kea’ya ulaştık, gruba seçtikleri ismin onlar için ne ifade ettiğinden başlayarak keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
“Mauna Kea” ne demek, sizin ağzınızdan duyalım bir de. Neden bu ismi seçtiniz, “Mauna Kea”nın sizin için özelliği nedir?
“Mauna Kea”nın kelime anlamı Beyaz Dağ, Hawai adalarındaki tabanı deniz dibinde olan dünyanın en yüksek dağı. Bizim ismimizi almamızın sebebi ise dünyanın başlıca rasathanelerinden birine de ev sahipliği yapıyor olması. Denizin dibinden gözünü yıldızlara çevirmiş, bilinmeyeni arayan ve merak eden insanların bir nevi mabedi Mauna Kea. Biz de bir araya gelip beraber çalmaya başladığımızda neler yapacağımızı bilmeden ve merak ederek başladık, ismimizi seçmemizde bu merak ve arayışın etkisi büyük.
Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Kimsiniz siz? Nerden çıktınız böyle birdenbire? “Mauna Kea” nasıl bir araya geldi?
Mauna Kea‘nın buluşma noktası ITU Miam’dı diyebiliriz, Mete (Yafet) dışında hepimiz orada ses mühendisliği eğitimi alırken tanıştık ve beraber bir şeyler çalsak güzel olur herhalde diye düşünürken, Mete ile Mehmet (Yaranona) de elektronik müzik bazlı bir şeyler yapmak istiyorlardı. En sonunda 2009 yazında herkes biraraya geldi ve stüdyoya girip çalmaya başladık, herşey o andan itibaren gelişti.
Ben ilk dinlediğimde yabancı bir grup sandım “Mauna Kea”yı. Yukarıda da belirttiğim gibi yaptığınız müzik; Explosions In The Sky başta olmak üzere birçok ismi çağrıştırıyor. Siz kimlerden etkilendiniz bu müziği yaratırken? Neleri dinliyorsunuz?
Evet, post-rock olarak adlandırılıyor yaptığımız müzik ama sanırız biz çok iyi post-rock dinleyicileri değiliz. Dördümüz de bazen zevklerimiz kesişse de farklı müzik tarzları dinliyoruz, farklı müzik köklerinden geliyoruz. Genel olarak etkilendiğimiz çok grup ve sanatçı var ve bazıları müzisyen bile değil ama birlikte bir şeyler yapmaya başladığımızda herkes bir yandan kendi kökleriyle bağlantılar yaparken bir yandan da tüm bildiklerini unutmaya çalışıyor. Böylelikle hiç bir sınır ve kaygı olmadan üretmeye çalışıyoruz.
İlk albümünüz “Scales” geçtiğimiz günlerde Ada Müzik etiketiyle yayımlandı. Nasıl sürdü hazırlık aşaması? İlk gelen tepkiler ne yönde?
Scales iki sene boyunca süren bir çalışma aslında, çünkü parça parça kaydedilmiş bir albüm. Ara ara kayıtlar yaparak, deneyerek, yanılarak ve tekrar deneyerek yaptığımız bir albüm. Hem bizim hayatla alakalı yoğunluğumuz hem de Türkiye’deki müzik piyasasının bazı belirleyici durumları yüzünden albümün piyasaya sürülmesi biraz gecikmiş de olsa aldığımız tepkiler çok olumlu. Hem yurt içinden hem de yurt dışından çok güzel tepkiler alıyoruz ve her gün daha fazla insana ulaşmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Yakın zamanda bir de audio-visual bir sahne gösterisi için çalışmaya başlayacağız, bakalım neler olacak.
Peki, son olarak; sizi nerede dinleyebilecek Mauna Kea’severler? Konser programı belli mi? Yahut bir Türkiye turu görünüyor mu ufukta?
Şu an için kesinleşen konser tarihleri ne yazık ki yok, ama merak edenler güncel takibi Facebook ve Twitter sayfalarımızdan yapabilirler. Aynı zamanda, şimdilik yapım aşamasında olsa da bizim resmi sitemiz: www.maunakeaband.com
Mauna Kea / Scales
1. Surface
2. Gaia
3. Sceptic
4. The Walk
5. Deceiving Sun
6. Dystopian