Ölüm her daim kapıyı çalmaz. Kimini ansızın bulur, kimine ise vakit tanır vedalaşma için. Cesc Gay’ın “Truman”ı da zamanı dolmak üzere bir adamın vedasını anlatan, insanı ölüm gerçeğiyle baş başa bırakan hafif bir dram.
Kanada’da yaşayan Tomas’ın (Javier Cámara) Madrid’e yolculuğuyla başlıyor film, kanserin son aşamasına gelen ve tedaviyi bırakma kararı alan yakın arkadaşı Julián’ı (Ricardo Darín) ziyaretiyle. Ve arkadaşının hayata vedasında onun yanında durup destek oluyor.
Ölümü sakinlikle karşılayan Julián’ın vedası ne her anı dolu dolu yaşamaktan ne de sevdikleriyle buluşup sandıklarından kısa olan dakikaları doldurmaktan ibaret. Aksine vedaları sevmeyen Julián dünyada bir iz bırakmaktansa, sevdiklerini kendi yokluğuna alıştırmaya çalışıyor bir anlamda. Can dostu, yoldaşı köpeği Truman’a bir yuva bulmak ve bu yaşlı delikanlının üzülmesini önlemek için henüz sonlara yaklaşmamışken sıvıyor kolları. Bir yandan da ölüme hazırlanıyor haliyle. Bu duygusal süreci ne tümüyle tinsel ne de bir ateiste yakışır cinsten bir gerçekçilikle yaşıyor. Din, sonrayı bir kenara bırakıp dünyadaki işlerini halletme, henüz vakti varken cenaze töreni, mezar yeri, gömülme/yakılma prosedürü ile ilgili tercihlerini yapmaya çalışıyor. Ve bir yandan da henüz bitmemiş hayatını yaşamakla, zamanını dolu dolu değil belki ama bilinçli değerlendirmeye çabalıyor.
Genel itibariyle bir odak sorunu yaşayan film yer yer Tomas, yer yer Truman ve yer yer Julián üzerine eğilirken asıl meseleden uzaklaşıyor. Senaryo itibariyle de pek tatmin edemiyor izleyiciyi, özellikle de ölüme dair ele alabileceği birçok sorun varken belli noktalar üzerinde takılıp kalmasıyla kimi zaman olduğu yerde sayıyor. Gelgelelim bir Arjantinli olarak Darín’in spritüel katkısı (ateistlikten uzaklaşma fikri), karşılaştığı insanlarla vedası, tiyatrodaki yerinin doldurulması gibi meseleler insanı düşünsel bir sürece yöneltiyor. Hikayeyi dramatik bir dille aktarmaması ve izleyiciyi duygusal olarak etkilenmeyecekleri bir mesafede tutması ise bu düşünsel sürecin mantık çerçevesinde gerçekleşmesine imkan tanıyor.
İzleyicinin önüne ölüm gerçeğini bırakıp uzaklaşan “Truman” belli açılardan tatmin etmese bile yine de insanda yarattığı etkiyle saygıyı hak ediyor. Darín’ın karizması ve Cámara’nın zerafeti de cabası.