Alışılmışın dışında, dahice düşünülmüş bir reklam yönteminin uygulayıcısı bir pazarlama şirketinin bir araya getirdiği ‘sözde’ Jones Ailesi, şık ve alımlı bir anne (Demi Moore), sempatik olduğu kadar da yakışıklı bir baba (David Duchovny) ve de onların yakışıklı ayrıca güzeller güzeli oğulları (Ben Hollingsworth) ile kızlarından (Amber Heard) oluşmaktadır. Ultra lüks villalardan oluşan bir muhite yerleştirilen bu reklamcı elemanların görevi ya da çalışma şekli, çevrelerindeki ailelerin kendilerine denk düşen fertleriyle sosyal bağlantıya girerek, kullandıkları (Daha doğrusu teşhir ettikleri) eşyaları satın almalarını sağlamaktır.
Numan Serteli
İstenilen amaç gerçekleşmiş, etkilenmeye ve tüketmeye ezelden meyilli mahalleli, bu müthiş ailenin çekim alanına girerek satışları patlatmıştır..
Pazarlama şirketi, bu yöntemden gayet memnundur; lakin kendileri, bu reklam ailesinin robotlardan değil de insanlardan oluştuğu gerçeğini gözden kaçırmış gibidir..
Hayatın kendi gerçeklerinin etkisi yanı sıra elemanların, zaman içinde ‘oyuncu’ olduklarını unutarak ‘gerçek’ kişiliklerini ortaya çıkarmalarıyla oluşan bir dizi problem, ilişkileri zora sokarken -ilk bakışta kusursuz gibi görünen- projeyi de olumsuz yönde etkileyecektir..
Asacaksın Reklamcıların Hepsini Bak Bi Daha Yapıyorlar Mı?
Yönetmen Derrick Borte bu ilk filminde -benzerleri hemen akla gelse de- sonuçta oldukça özgün bir fikirden yola çıkıyor.. İlk bakışta uçuk gibi görünen bu pazarlama fikri, daha sonra insanı, ‘böylesi bir dünyada neden bu da olmasın ki’ pozisyonuna getiriyor. Hatta özüme -bir müddet için- yapılması gayet eğlenceli bir iş gibi de geldi doğrusu.. Ama her iş için de olduğu gibi, bütün hayatını bu ‘yalan dünya’ya endekslemek, tabii ki saçmalık..
Baba Steve, bu saçmalığa isyan ettiğinde ne kadar haklıysa; gayet iyi kazandığı mevcut işine ihanet ederek, olayı tümden reddetmesinde de o kadar haksız -daha doğrusu- hiç inandırıcı değil. İşaret edilenin aksine, Steve’e özenip de borç batağına saplanan komşunun trajedisi ise tamamen o adamın aptallığından kaynaklanmakta.. O zaten mevcut düzenin, kötü yola düşürdüğü bir kurban; Steve ise olayı hızlandıran bi bahane.. Resmen, Kapitalist Katalizör!
Tamam.. Bu şekilde, tüketim toplumuna isyan eden bir ‘kahraman’ yaratılmak istendiği gayet açık; lakin, kullanılan yol yanlış gibi.. Sonuç olarak, Steve’in yaptığı iş bir nevi reklamcılık yahu!.
‘Tu kaka’ olan reklamcılık ise eğer, çözüm gayet de kolay: “Öyleyse, toplayacaksın piyasadaki bütün reklamcıları bir araya.. Sallandıracaksın hepsini bi güzel; bak bi daha yapıyorlar mı?”
The Joneses, ilginç bir mevzuyu işlerken -bir yere kadar- hoşça vakit geçirten sempatik bir film halinde ilerliyor; ancak: “Biraz da muhalif olayım, ‘zamanın ruhu’nu yansıtayım” derken, kendini ‘inandırıcı olamama’ tuzağına düşürüyor.. Finalde de: “Olmadı lan! Bari şuradan çark edeyim” diyince de kendini aynen, ‘vasat filmler diyarında’ buluyor..
Daha Çok Çalış, 6!
The Joneses (Örnek Aile)
Yönetmen: Derrick Borte
Senaryo: Derrick Borte, Randy T. Dinzler
Oyuncular: Demi Moore, David Duchovny, Amber Heard, Ben Hollingsworth
Yapım : 2009, ABD, 96 dk.