Türk futbol tarihinde yüreğimize coşku salan pek çok zafer hikayesi vardır. Genelllikle bunlar anlatılsın, bunlar dinlenilsin istenir. Oysa o pek de hatırlatılmasını istemediğimiz ve aynı tarihte bolca mevcut olan hezimet hikayelerinden alınacak daha çok dersler vardır. Herkesce malûmdur ki, başarısızlıklar kendimizi geliştirmek konusunda başarılarından çok daha yardımseverdir aslında. Tabi bunu sıkıysa gel de “ders almayıp, ders verenlerin” pek çok alanda iktidar sahibi olduğu bir ülkede anlat.
Artık tedavülde olmayan bir kupadan söz edeceğim. 1955’te kurulup yalnızca ticari fuarları olan şehirlerin takımlarının katılabildiği Fuar Şehirleri Kupası’ndan… 1971’de UEFA Kupası ismini alan bu kupaya katılan ilk Türk takımı İzmir’in siyah-beyazlısı Altay’dı.
Altay zamanın güçlü takımlarından biriydi. Kalesini ünlü kaleci Varol Ürkmez’e emanet eden Altay 1961-1962 sezonunu dördüncü bitirmişti. Yine de, Fuar Şehirleri Kupası’nda siftah yaptığı ertesi sezon daha ilk turdan eşleştiği rakip Roma, Altay’ın harcı değildi. 26 Eylül’de Mithat Paşa’da karşı karşıya geldi iki takım. Altay hiç de Roma’dan aşağı kalır bir takımmış gibi oynamıyordu. Maçın sonunda 3-2 yenilecekti ama fatura Altay’a değil hakemlere kesilecekti. Milliyet gazetesi muhabiri Halit Kıvanç maçın başlığını şöyle attırıyordu.
“Roma’ya Ezilmeyen Altay Hakemler Mağlup Oldu”
Özellikle Avrupa arenasındaki maçlarda hakemlere bu şekilde veryansın etmek bizim geleneğimizdi. Ancak… İtalyanlar’ın bariz ofsayt olan gollerini geçerli saydığı, Altay’ın tartışmasız penaltısını vermediği, üstüne bir de takımımızı 10 kişi bırakan kırmızı kartı gösterdiği için veryansın edilen hakemler bu kez David, Marcus, Jean-Paul ya da Iordenescu değil, öz be öz Türk’tüler: Orta hakem Faruk Talu ve yan hakem Muvahhit Afir ve Rıfat Atakan. Maça atanan Romen hakemlerin uçağı gecikince maçı her ihtimale karşı statta hazır bekleyen Türk hakemlerin yönetmesi konusunda iki takım da hemfikir olmuşlardı. Talu ve Afir’in maç performanslarına tek yıldızlık değer biçen Kıvanç, Atakan’a ise hayli bonkör davranıp 3 yıldız veriyordu.
Nazmi’nin attığı iki gole rağmen, Varol yediği hatalı gollerin de yardımıyla sahadan yenik ayrılan Altay’ın tur için fazla ümidi yoktu ama güçlü rakibini kendi evinde yenerek bir İzmir efsanesi yaratma fırsatını kaçırdıkları için de hayli üzgündüler. Maçın rövanşı Kasım’da yapılacaktı. Ancak Ekim’de Altay’ın Roma’ya gitmeyeceği yönünde bir haber düştü gazetelere. Kulüp yöneticileri bu seyahati kendi imkanlarıyla karşılayamayacaklarını, eğer federasyon yardım etmezse rövanş maçına gitmeyeceklerini şeklinde demeç vermişlerdi basına. Neyse ki mili takımımızın 1950’de hakettiği halde parasızlıktan Brezilya’daki Dünya Kupası’na gönderilmemesi gibi bir rezillik yaşanmadı da Altay 7 Kasım 1962’de Roma’nın karşısına çıktı. Kadrolar şu şekildeydi:
Roma: Cudicini, Carpanesi, Jonson, Losi, Pestrin, Leonardi, Lojacono, Manfredini, Angellillo, de Sisti.
Altay: Varol, Yılmaz, Numan, Cahit, Kazım, Ertan Ali, Nazmi, Bekir, Nail, Coşkun.
Roma’nın ünlü Arjantinli forveti Pedro Waldemar Manfredini maç başlar başlamaz atıyordu golünü. Daha 1. dakka bile dolmamıştı. Manfredini 40, 56 ve 82. dakikalarda da ağları havalandıracaktı. 2 gol atan Jonson’un dışında, takımın Arjantin asıllı iki diğer futbolcusu Francisco Lojacono 3, Antonio Angelillo ise penaltıdan attığı tek golle Manfredini’ye eşlik edip hesabı kapatacaktı. Altay’ın şeref golü ise 55. dakikada Nail’den gelmişti.
Milliyet gazetesinden Şükrü Gülesin’in bildirdiğine göre bu sonucun sebebi “Sahada adeta duran futbolcular”dır. Bir gün sonra (9 Kasım 1962) ise maçın İtalyan medyasındaki yansımalarını taşır sayfalarına Milliyet;
“İtalyan Basını Altay’dan Kasaba Takımı Diye Bahsetti.”
Hürriyet gazetesi ise 10 Kasım tarihli nüshasında yer verir bu yankılara ve olaydan bir züğürt tesellisi çıkarır:
“10 Gol Yemesine Rağmen Centilmenliğini Muhafaza Eden Altaylılar Alkışlandı.”
“Bu turnuvada bugüne kadar hiçbir takım bu kadar açık farklı mağlubiyete uğramamışsa da, Altaylı futbolcular buna rağmen oyun boyunca centilmenliklerini bozmayarak en ufak bir fevri harekete tevessül etmemişler ve maç sonunda tribünlerdeki 15 bin seyirci tarafından alkışlanmışlardır.”
Corriere dello Sport ise Roma’nın Altay’a attığı 10 golü fotoğraflarıyla teker teker ilk sayfasına taşımıştı. Manşet olarak da şunu seçmişti:
ROMA: Saatte 7 Gol!