Hakemlerimiz bir sezon klasiği olarak, hatalarıyla ya da hata olduğunu düşündüğümüz kararlarıyla gündeme oşmaya devam ediyorlar. Futbol etiği sözkonusu olduğunda geçmişe hep özlem duysak da bu, geçmişte hakemlerle ilgili sansasyonel olayların hiç yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Hakemlere karşı takındığımız önyargılı ve affetmez tavrımızdan kısa bir süre sonra “ilk milli hakemimiz” olma ünvanını kazanacak olan Şazi Tezcan da nasibini aldığında takvimler 1938’e gün saymaktaydı.
Ege GÖRGÜN (Landlord)
1907 doğumlu Şazi Tezcan’ın Darüşşafaka, Kasımpaşa ve Beykoz takımlarının kalesini koruduğu bir futbolculuk kariyeri olmuştu. Futbolun masumane bir oyundan sayıldığı, yani amatör yapıldığı zamanlar olduğu için “gerçek” hayatta gerçek bir mesleği vardı Şazi Bey’in. Ticaret Lisesi’nde beden eğitimi öğretmeniydi. 1928 yılında kolu kırılınca bir at gibi vurmamışlardı belki onu ama ona yakın bir acelecilikle bir daha kalecilik yapamayacağına kâni olunmuştu. Bu kânaat ona yeni kariyerinin kapılarını açtı: Hakemlik.
O yıllar hakemlerin en şık elbiseleriyle maç yönettiği yıllardır. (İlk milli futbol maçımızı yöneten Anton Kratky‘nin pırıl pırıl ütülü takıl elbise, kolalı yaka ve kravat, yelek, rugan pabuçlarla maç yönettiği söylenir.) Bu giyim tarzı iki taraflı saygının bir tezahürüydü elbette. Yağmurlu havalarda hakemlerin şemsiye kullanmaları da kabul edilmeyecek bir davranış değildi. 1932 yılına gelindiğinde ise hakemleri belli bir standarta oturtmak gayesiyle kurslar başlatıldı.
“İstanbul’da Cağaloğlu’nda bugün Basın Sarayı’nın bulunduğu yerdeki Eminönü Halkevi binasında açılan ilk Futbol Hakem Kursu’nu Fenerbahçeli eski futbolcu ve hakemlerden Nüzhet Abbas (Baba) Bey yönetmiş ve ancak bundan sonradır ki Türk futbolunda ilk diplomalı hakemler maçlarda görev yapmaya başlamışlardı.” (Kaynak: Türk Futbol Tarihi, TFFF Yayınları)
Futbolu bırakan Şazi Tezcan da Nüzhet Abbas ve Şeref Bey’in verdiği bu kurslara katılıp hakemlik diploması alır ve 20 yıl devam edecek hakemlik kariyerine resmen start verir. (1932) Kariyerinin beşinci yılında ise felaket denebilecek bir varta atlatır Tezcan.
Yunanistan takımı Enosis (bugünkü A.E.K.), Fenerbahçe ile maç yapmak üzere İstanbul’a gelir. 28 Kasım 1937’de Taksim Stadı’nda oynanacak maçı yönetme görevi Şazi Tezcan’a verilmiştir. Bugünün normlarıyla ele aldığımızda havsalamızın alamayacağı bir başka ilginçlik de Fenerbahçe’nin saat 11.00’de yapacağı bu maçın ardından, saat 14.00’de Kadıköy’de Süleymaniye karşısına çıkacak olmasıdır. Süleymaniye, Fener’in bu programsızlığını ağır cezalandıracak ve 4-1 kazanacaktır maçı.)
Enosis’le yaptığı maçı 3-2 kaybeder Fenerbahçe. Böyle sıkı rekabetin yaşandığı ve kılpayı kaybedilen bir maçta yenilen takımın oyuncularının, taraftarının ve yönetiminin hakeme diş bilemesi olağandır. Üstelik işin içine milli duygular da karışmıştır bu kez. Ama Tezcan’ı gözden asıl düşüren, o zamanlar daha sarı ve kırmızı kartlar icat edilmemiş olmasına rağmen sert oynadığı gerekçesiyle Fenerbahçeli Esad’ı oyundan atması olmuştur. Kaleci Hüsameddin de rakibine yumruk atmıştır. (Tezcan’ı bu hareketi maç esnasında nasıl ceazlandırdığı bilgisine ulaşamadım.)
Maçın ardından futbol mahkemesi kuruldu ve suçlu bulundu. Kimbilir hangi baskılar altında alındı bilinmez ama Futbol Federasyonu tek suçlunun hakem Şazi Tezcan olduğu yönünde bir karar almış ve kendisine ömür boyu boykoy cezası vermişti. Ardından mesele bir üst mahkeme sayılabilecek İstanbul Mıntıkası Disipli Divanı’na taşındı. 2-3 aylık bir sürenin ardından toplanan divan neyse ki bu kararı bozacak ve Tezcan yerine, gerçekten yumruk attığı belirlenen kaleci Hüsameddin’in boykot edilmesine karar verecektir. Yalnız boykot süresi ömür boyu değil, altı haftadır.
5 Mart 1938 tarihli Akşam gazetesinde bu haber şöyle duyurulur.
“Kıymetli hakemimiz Şazi Tezcan bu kararla fedarasyonun verdiği haksız boykottan kurtulmuş olduğundan kendisini kutluyoruz.”
Hakemlerin lisans sahibi olabilmesi için 1 Ekim 1940’ı beklemek gerekecektir. Türk futbol hakemliğinin miladı sayılacak bu tarihte 1 numaralı “Beynelmilel Hakem” lisansı Nuri Bosut’a verilirken, 1 numaralı “Milli Hakem” lisansı da Şazi Tezcan’a verilecektir. 1946’da Suriye-Lübnan arasındaki müsabakayı yöneterek yabancı milli takımlar arası maç yöneten ilk hakemimiz olan Şazi Tezcan 1948 yılında FİFA’nın da listesine girer.
Tezcan’la ilgili bir diğer ilginçlik de – tabi yine bugünle kıyaslarsak – hakemlikle birlikte spor yazarlığını da yürütmüş olması.
Uzun yıllar İnönü Stadı’nın ve Güneş Kulübü’nün müdürlüklerini yapan efsane hakem Şazi Tezcan 1962 yılında hayata gözlerini yumdu.