Yönetmen, yazar, şair, aktör, köşe yazarı, ressam, şovmen, televizyoncu hatta palyaço… Tam anlamıyla bir rönesans adamı Takeshi Kitano, anarşist tavrıyla giriştiği her işe sıradışı bir açılım getirmesiyle “dahi” olarak anılmayı hak ediyor. Türkiye’de yayınlanmamış, yolu gözlenen DVD’ler arasında onun filmleri başta geliyordu bugüne kadar. Ama son dönemde ardı arkası kesilmeden çıkan Kitano DVD’leri bu hasrete nokta olmasa da bir noktalı virgül koydu.
Çocukluk hayali bir otomobil fabrikasında çalışıp otomobiller inşa etmek olan genç adam bunun için uygun üniversiteyi seçer kendine ve okumaya başlar. (1965) Okulu bitirince mühendis olacak ve hayalini gerçekleştirebilecektir. Ama daha okurken ilgisi başka şeylere kaymaya başlar.
Kendine isim yapmak peşindeki şair, yazar, ressam ve diğer sanatçıların takıldığı yerlere takılmaya başlamıştır. Hippi tarzı bir hayat görüşü benimser. Yeni hayat görüşü ve üniversite birbiriyle çelişir iki kavram olur ve dört yılın sonunda okulu terk eder. Genç adam bir gece kulübünde iş bulur. Görevi kulübün asansörünün tüm dertleriyle ilgilenmektir. Gece kulübünde sahne alanlardan biri de zamanın tanınmış komedyenlerinden biridir. Bu adamı geceler boyunca izleyen genç adamın içinde yeni bir şeyler kıpırdanmaya başlar. Bir uyanış, farkına varıştır bu. Genç adam derinlerde yatan gerçek kimliğinin sesini duyar. Bu ses onu mutlu edecek bir sırrı fısıldıyordur kulağına. Bir mühendis değil, bir sanatçı, bir komedyen olmalıdır.
Her gece sahneye çıkan komedyenlerden biri hastalanınca beklediği fırsatı yakalar genç adam. Sahneye çıkarken mühendis olan adam, sahneden indiğinde artık bir şovmen, bir komedyendir. Üstelik yakında onun adını tüm Japonya, ardından da tüm dünya duyacaktır. İşte Takeshi Kitano’nun muhteşem kariyeri, böylesine basit olaylar silsilesinin neticesinde başlar.
Kitano şöhret basamaklarını 1970’lerde tırmanmaya başlar. Arkadaşı Kiyoshi Kaneko ile sergiledikleri, Japonya’da “manzai” olarak bilinen iki kişilik stand-up komedisi çok tutulmaktadır. Öyle ki bu şovları 1976’da televizyona taşınır ve akabinde büyük bir başarı kazanır. Takeshi Kitano’nun bugün bile “Beat” Takeshi olarak anılmasının sebebi The Two Beats adlı bu ikilidir.
Danpu-Wataridori filminde üstlendiği sürekli espri yapmaya çalışan bir polis rolüyle 1981 yılında sinemaya geçiş yapar Kitano, Nagisa Oshima’nın İyi Noeller Mr. Lawrence (1983) filmindeki performası ile dikkatleri üzerine çekti. İlk yönetmenlik denemesini 1989’da Sono Otoku Kyobo Ni Tsuki / Violent Cop / Vahşi Polis ile girişen Kitano fazla diyalog barındırmayan, sade görüntülerle bezediği bu şiddet-gerilim filmine yedirdiği durağan mizahla kendi tarzını ortaya koydu. Bu film kendisiyle özdeşleşecek az az konuşan, hislerini belli etmeyen, donuk ama sevimli anti-kahraman tiplemesinin de doğuşuna vesile oldu.
Ardarda çektiği Kaynama Noktası (Boiling Point ), Bir Deniz Manzarası (A Scene At the Sea / Tiglon), Sonatine, Hiç Becerebiliyor musun? (Getting Any?) ve Çocuklar Geri Döner (Kids Return) sinemadaki yerini sağlamlaştıran Kitano’yu dünyaya tanıtan Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü kazananı ve Avrupa Film Akademisi tarafından ‘Avrupa Dışından En İyi Film’ seçilen 1997 tarihli Havai Fişekler (Hana-bi) oldu. Bu filmlerin ardından öncekilerden oldukça farklı bir çalışmayla seyircisinin karşısına çıktı Kitano: Kikujiro’nun Yazı. (1999)
Kikujiro’nun Yazı / Kikujiro
Filmde annesini kaybetmiş küçük bir çocukla, ona uzun bir yol boyunca dadılık yapmak zorunda kalan bir gansterin hikayesi anlatılıyor. Bu garip ikili, çocuğun kayıp annesini bulmak için otostop yaparak ülke boyunca maceralı bir yolculuğa çıkar. Yollar tükendikçe onların arasındaki sevgi bağı güçlenecektir. (Yeni yayınlandı / Tiglon)
Kitano daha sonra Kikujiro filmini çocukken kaybettiği babasından esinlenerek yarattığını açıklayacaktı: “Filmlerimin ‘Yakuza, şiddet, hayat ve ölüm’ şeklinde etiketlenmeye başladığı düşüncesine kapıldım. O zamana kadar yaptığım filmler arasında şiddet içerenler elbette içermeyenlerden sayıca daha fazlaydı. Ama o sıralarda bile, şiddete yer vermeyen birçok senaryo yazmıştım. Havai Fişekler’den sonra, artık farklı türde bir film yapmamın vakti geldi, diye düşündüm. Onun için, herkesi şaşırtacak, farklı bir film yapmaya karar verdim. Açıkçası, Kikujiro’nun Yazı, bildiğim bir film türüne ait değil. Ama bu klâsik öyküyü ele alıp bana ait kılma fikrinden hoşlandım, bu tür bir meydan okuma bana çok çekici geldi. Sanırım sonuçta film biraz farklı oldu ama elbette benim imzamı taşıyor.”
2000 yılnda Kitano’nun ABD’de çektiği ilk film gelir: Yakuza Kardeşliği (Brother).
Yakuza Kardeşliği (Brother)
Kitano’nun Los Angeles’a sürgün edilen eski bir yakuzayı (Yamamato) canlandırdığı filmin ismindeki “Birader”, Omar Epps tarafından oynanan çete üyesidir. Japonya’da yarattığı sıkıntılar yüzünden Amerika’daki üvey kardeşinin yanına gelen Yamamato, semtin çete üyelerini organize edip bir suç örgütü kurmakta gecikmez. Ama giderek bir uyuşturucu imparatorluğuna dönüşmekte olan örgütün karşısına başka bir örgüt çıkar: Mafya. (DVD’si bir gazeteyle birlikte verilmişti.)
2000’li yıllar Kitano’nun daha kişisel ve daha sanatsal filmlere meyl ettiği yıllar oldu. 2002 tarihli Bebekler’de (Dolls-DVD’si Palermo’dan çıkmıştı.) Kitano rol almadı. Görselliğiyle öne çıkmasını istediği bir film yapmak isteyen Kitano başarılı oldu. Bebekler’in sinematografisi, kostüm tasarımı tüm otoritelerden alkış aldı. Film farklı karaterlerin birbirinden ilgisiz hikayelerini anlatıyordu.
2003’te Venedik Film Festivali’nde Gümüş Aslan kazanan Zatoichi geldi. (DVD’si Palermo’dan çıkmıştı.) Televizyon dizilerine ve başka filmlere de konu olan bir halk hikayesini temel alan Zatoichi, gözleri görmeyen gezgin bir samuray’ın hikayesini anlatmaktaydı.
2005’te Kitano’nun o güne kadar çektiği en kişisel film geldi. “Seyircinin bu filmden çıktığında ne diyeceğini ya da ne düşüneceğini bilmez bir halde olmasını istiyordum,” diye yapmaya çalıştığı şeyi anlatan Kitano yine başarmıştı çünkü seyirciyi afallatan bir film söz konusuydu.
2005 yılından beri Tokyo Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Müzik bölümünde Profesör ünvanıyla ders veran Kitano, hala tüm hızıyla üretmeye devam eden verimli bir sanatçı. Geçmişte yaptıklarına bakınca onun sanat tarihinde satırbaşı olacak bir dehaya sahip olduğunu söylemek çok kolay. Zor olan ise Kitano’nun gelecekte bizi şaşırtacak hangi acayip işlerle ve yapıtlarla karşımıza çıkacak olduğu.
Çocuklar Geri Döner / Kids Return
Kitano’nun geçirdiği motosiklet kazasının hemen ardında çektiği bir filmdir bu. Kaza yüzünden bir tarafına felç gelen Kitano, yoğun bir tedavi programının ardında kendini toplayıp kameranın arkasına geçmiştir. Film iki eski arkadaşın mezun olmayı beceremedikleri okullarını ziyaret etmesiyle başlar. Biri yakuza, diğeri boksör olan iki arkadaş geçmişi hatırlarlar. Bu geçmişte, bundan sonraki hayatlarında kendilerine yön gösterecek bir işaret bulmayı umut etmektedirler. (Yeni yayınlandı / Tiglon)
Getting Any? / Hiç Becerebiliyor musun?
Asao 35 yaşında olmasına rağmen seks konusunda çok deneyimsizdir. Bir kadınla yatmak için ölmektedir adeta. Bir TV’de erotik bir film seyrederken işin sırrını keşfeder. Kızları tavlaması için gereken tek şey havalı bir arabadır. Asao bu fantezisini gerçekleştirmek için harekete geçer. Ama bu seks seferinde Asao’nun başına gelmeyecek kalmayacaktır. (Yeni yayınlandı / Tiglon)