“Animasyon çocuklar içindir,” mi? Yoksa yetişkinler de animasyonlardan keyif alabilir mi? Ya da bir filmin animasyon türünde olması onu bir çocuk filmi yapar mı?
Sinemaya gidip bilet gişesi önünde durduğumuz ve hangi filme gitsek derken bir animasyonla karşılaştığımız anda bu sorular belirmeye başlar kafalarda. Hele bir de duymadığımız, bilmediğimiz bir animasyonsa hemen telefonlar çıkarılır, Youtube’dan fragmanına, IMDB’den puanına, konusuna, kimlerin seslendirdiğine, yönetmenine hatta kimi zaman bütçesine dahi bakılır. Sonunda da, eğer başka bir alternatif yoksa oylamaya geçilir.
“Spark: A Space Tail” (Spark: Bir Uzay Macerası) da bilet gişesinin önünde kararsızca bekleyenleri ikiye ayıran filmlerden biri. Adı sanı pek duyulmamış yönetmenine (Aaron Woodley), yetişkin izleyicinin dikkatini pek de çekmeyen çizgilerine, alıştığımız ve biraz da sıkıldığımız konusuna karşın seslendirme kadrosuyla insanın aklına karpuz kabuğu sokmuyor da değil. Jessica Biel, Patrick Stewart, Susan Sarandon gibi isimlerle insanı şüpheye düşürüyor olmasına karşın sonucu maalesef şaşırtıcı değil…
Gezegeni kralın kardeşi tarafından kısmen yok edilen Spark adlı maymun bir ergenin kendi benliğini bulma yolculuğunu konu alıyor Spark: A Space Tail. Sonradan bir solucan deliği olduğunu anladığımız karadelik tarafından çekilerek parçalara ayrılan gezegenin dağılmış parçalarından birinde sığınmakta olan üç asiden biri aslında Spark. 13 yıldır ana gezegenini çöplüğü olarak kullanılan bu gezegen parçasında saklanarak yaşıyor. Onu daha beşikte bir bebekkene korumaları altına alan disiplinli, atletik ve savaşçı tilki Vix ve önüne gelen her şeyi tamir edebilen zeka küpü domuz Chuck’ın birlikte çıktıkları görevlere dahil olmak için gün sayıyor. Hayvanlar alemi üyelerinden kurulu bu çizgi dünyada –ki ‘nedense’ insana en yakın tür olan maymunlar yönetiyor gezegeni– Spark, kendini kanıtlayıp artık görevlere katılmanın hesabını yaparken karşısına bir fırsat çıkıyor. Gezegen yok edici canavarıp bulup gezegenini zalim Zhong’tan (günün sonunda kaybedecek kötü olarak Zhong isminin seçilmiş olması da manidar elbette) kurtarmaya gittiğinde ise gençliğin verdiği tecrübesizlik, düşüncesizlik ve heyecanla yüzüne gözüne bulaştırıyor. Fakat günün sonunda yaptığı işi sıvamasını da biliyor.
Spark: A Space Tail kesinlikle yetişkinlere hitap eden bir animasyon değil ve bunun en büyük sebebi ise kuşkusuz filmin içindeki mantık hataları. Zira fizik kurallarını az da olsa bilen bir insanın keyif alamayacağı türden bir yapım Spark, “hayal gücünüz bununla mı sınırlı” dedirtebilir çok daha iyilerini görmüş izleyiciye. Ergenlik çağındaki bir gencin izleyemeyeceği kadar da çocuksu bir film, hatta daha neredeyse bir aile filmi. Kendi başına kalmak ya da arkadaşlarıyla heyecanlı, keyifli dakikalar geçirmek isteyen genç kesimin ilgisini çekmiyor.Çocuklara gelecek olursak… Zannetmiyorum ki belli bir yaşın altındaki çocuklar moleküllerden, parçacıklardan, kara deliklerin işleyişinden anlasın. Onlar için anlaşılamayacak kadar ‘fantastik’ öğeler içeriyor, en azından benim kanaatim bu yönde. Geriye kalan belli bir yaş aralığı oluyor o da 5- 6 ile 9-10 yaş arası.
Bu yaş grubundaki çocukların eğlenebileceği bir film Sparks, en azından günün birinde Star Wars izleyeceklerse hazırlık olması açısından tercih edilebilir. Seslendirme meselesine geri dönecek olursak… Yerli kadroda iddialı isimler olmamasının faydasını görüyor sanki film. Zira eğer bu filmi Biel’ın, Stewart’ın ve Sarandon’ın sesinden izleseydim (ki onların da rolleri oldukça kısa esasen, fakat ünlü oldukları için imdb’de isimleri en tepede yer alıyor, film dikkat çeksin diye) üzülebilirdim sanırım. Zira ümitlenmiş olacaktım ve gerçekle karşılaştığım zaman büyük hayal kırıklığı yaşayacaktım. Lafın kısası Spark yaz günü çocuklarını oyalamak, onlara küçük bir değişiklik yapmak isteyen aileler için makul bir tercih. Açık bir şekilde olmasa da yarattığı cinsiyetçi öğeler içermiyor mu, içeriyor. Irkçılık var mı, evet. Fakat aksi bir durum bu film için söz konusu olmadığını da kabul etmek gerekiyor, maalesef ki…