Üretimin, yeniliğin aksadığı her dönemde olduğu gibi sinema da şu sıralar kalıplara sığınmış durumda. Doğuda da, batıda da, kuzeyde de, güneyde de bu böyle şimdilik. Fakat en büyük sıkıntıyı belki de çokça karşılaştığımız için göze batan yerli sinema, özellikle yerli komedi yaşıyor şu anda. Kendini tekrar eden, ısıtıp ısıtıp tekrar sunulan, garanti olarak görülen kalıplara dökülmüş yapımlar giriyor gösterime.
Dürüst olmak gerekirse “Sol Şerit” de bu garanti gözüyle bakılanlardan biri. Yol filmi olarak tasarlanan, ancak Amerikan komedilerinin, özellikle de dizilerinin etkisinden kurtulamayan bir yapım. Sahip olduğu potansiyeli kullanmaması ise biraz üzücü.
Film hikayeye alışıldık bir giriş yapıyor; içkiyle dolu bir gecenin ardından sızmış üç genç, çalan bir telefon ve yolunda gitmeyen bir plan. Evlenmek üzere Ankara’dan Denizli’ye gitmesi gereken Cem (Cem Aksakal), “serseri” arkadaşı Volkan (Sertan Erkaçan) ve sessiz sakin “yama” Barış (Mehmetcan Diper) bozulan planı telafi etmek ve bir şekilde Denizli’ye gitmek için araç kiralayınca da asıl macera başlıyor. Bir taraftan müstakbel gelin Cem’in “gerçek” yüzünü görüyor, diğer taraftan Volkan eski sevgilisi Rüya’nın delikanlılığına yakıştıramadığı (Ceyda Ateş) hasretiyle yanıp tutuşuyor, son olarak da kiraladıkları aracın “laneti” peşlerinden geliyor. Yolun sonunda da çözülemeyecek gibi görünen bütün sorunlar hemen her yol filminde olduğu gibi çözüme kavuşuyor.
“Sol Şerit” özünde tam bir yol filmi değil, zira yol filmlerinin olmazsa olması karakter gelişimine dair bir iz pek yok ortada. Ana karakterden figüranlara kadar herkes abartılı birer tipleme. Yardımcı oyuncu olarak görmeye alıştığımız Aksakal asıl kahraman olmayı kaldıramıyor, Ateş her zamanki gibi masum kız rolüne kendini fazla kaptırıyor, diğer isimler de çok uçta tipler olarak göze batıyor. Bir noktadan itibaren konu da sıkıyor, olaylar da abartı geliyor.
Filmin potansiyeline dönecek olursak, Barış ve Yasemin karakterleri yerli sinemanın kullanmaktan çekindiği tiplemeler olarak aşk hikayesi uyarlanabilecek, diğer deyişle “spin-off”u yapılacak bir ikili. Hayata bakış açıları, birbirlerine karşı tavırları ve utangaçlıklarıyla birçok farklı kanaldan beslenebilecek; birçok farklı kanalı da besleyebilecek bir yapıya sahip. Zeynel ve Himmet alışılageldik ikililerden olmasına karşın kimyasıyla renk katıyor.
“Sol Şerit” bir komedi/macera filmi olarak ne gerçekten güldürüyor ne de macerasıyla göz dolduruyor. Hatta iki – üç sahnesi dışında güldürdüğünü söylemek pek de mümkün değil. Yine de seviyesiz yapımlara kıyasla ortalarda bir yerlerde.