Özyaşamöyküsünü kaleme alacak olan Alex Haley’e şöyle der Malcolm X bir gün:“Dostum, tarihin en büyük liderlerinden çoğunun ölüp gidinceye dek hiç tanınmadığını fark ettin mi hiç!”
Ege Görgün (Landlord)
Farklı etnik kökenlerden gelen halklardan oluşan milletlerde yaşanan anlaşmazlıklar, gerginlikler hatta çatışmaların harı gerek içten gerek dıştan gelen provokatif müdahalelerle artırılıyor olsa da, bu sürecin asıl kaynağının çoğunlukla kapitalist temelli sosyal düzen ve zafiyetlerle bezeli insan ruhu olduğuna inanıyorum. Meseleye böyle yaklaşınca bu tür sorunlara çözüm bulmanın ne kadar güç olduğu ortaya çıkıyor.
Modern zamanlarda ayrımcılığın yol açtığı aşağılanmalara, insanlık dışı fiziksel ve psikolojik şiddetle gelen acılara Afrika kökenli Amerikalılar’dan daha fazla maruz kalan bir toplum yoktur herhalde. Ataları tüm köklerinden koparılarak Kara Kıta’dan ABD’ye getirildi ve çoğu hayatları boyunca korkunç şartlarda köle olarak çalıştırıldı. 20. yüzyılda süper güç haline gelen ABD’nin temellerine atılan harcta onların terleri, onların kanları vardı.
Siyahi toplum bunun karşılığını nasıl aldı peki? 1950’lerde hala beyazların gittiği lokanta ve cafelere gidemiyorlar, toplu taşıma araçlarında beyazların koltuklarına oturamıyorlardı. Bugün ise ABD başkanlık koltuğunda bir zenci oturuyor. (Bundan daha şaşırtıcı olansa tüm yaşananlara rağmen zencilerin gururla “Amerikalı” olduklarını söylemekte bir beis görmemesi ve çoğu Amerikan değerine en az bir beyaz kadar sahip çıkması.) Elbette bu noktaya hiç kolay gelinmedi. Bu uğurda pek çok siyahi Amerikalının kanı aktı. Ve Malcolm X onların en önemlilerinden biriydi.
Malcolm X daha 21 yaşına varmadan iki eyalette hırsızlıktan iki kez hüküm giymiş, dört kez üst üste 8 ila 10 ve üç kez üst üste 6 ila 8 yıl ceza yemişti. Hapishanede İslam dinini kabul eden ve okuduğu kitaplarla kendini geliştiren Malcolm tahliye olduğunda ABD’de güçlü bir konuma ulaşacak İslam Cemaati’nin lideri Elijah Muhammet’in önemli vaizlerinden biri oldu. Kısa zamanda kalabalıkların dikkatini çeken, dolayısıyla düşmanları çoğalan Malcolm, liderinin bir sapkın olduğunu keşfettinde cemaaten ayrılıp kendi yolunu çizmeye karar verdi. Ama artık yalnızca beyaz değil, zenci düşmanları da çok fazlaydı. Malcolm X 21 Şubat 1965’te New York’ta çok sayıda kurşunun hedefi olarak hayatını kaybetti. Tetiği çekenler onunla aynı renkteydi ama çektirenler arasında muhakkak ki beyazlar da vardı. Hatta belki derin devletin maşası olmuş polis ve FBI…
Everest Çizgi’den çıkan Çizgilerle Yaşam serisinin ilk üç kitabından biri olan Malcolm X’i (diğerleri Che ve Troçki) Andrew Helfer yazmış, Randy Burke resimlemiş. Yalnızca ABD tarihine değil, “devrimler tarihine” damgasını vuran bu siyahi devrimcinin hayatını ve mücadelesini ana hatlarıyla öğrenmek için ideal bir kaynak.