Ömür Gedik çıkışlı tartışmalar devam ediyor. SİYAD içindeki yahoo-group tartışmaları artık Ömür Gedik’den çıktı, terörizmden milliyetçiliğe, militarizmden düşünce özgürlüğüne kadar pek çok farklı konu etrafında cereyan ediyor. “Sağduyunun medyatik sesi” Okan Bayülgen de programına bir kez daha konuk ettiği Gedik’e hitaben sarf ettiği ‘”Bütün sinema yazarlarından nefret ediyorum, bir tek bu kızı seviyorum” komplimanıyla katıldı tartışmalara. (Ey kompleks sen nelere kadirsin, her şeyi söyletirsin adama, bugüne kadar söylediği her şeyin tam tersi olsa da!) Konular böyle çeşitlendikçe katılımcılar daha da artacak tahminim. Ben de, konuya dair düşüncelerimi açıkladığım son yazım ve bu yazıda kendisinin SİYAD üyelerine yolladığı mesajla ilgili yaptığım yorumlara karşılık SİYAD üyesi Rasih Yılmaz’dan bir mesaj aldım. İzniyle sizlerle paylaşıyorum.
Sevgili ….
Söz konusu tartışma için kaleme aldığım yazı üzerinden yaptığın tespitleri tebessümle okudum…
Çok fazla bir samimiyetimiz olmamasına rağmen SİYAD’da selamlaşıp sohbetinden zevk aldığım ender isimlerden biri olduğunu belirtmeliyim…
Azbuçuk karakterimi tanıdığını düşünüyorum. Bu yüzden birkaç noktada tespitlerine şerh düşme ihtiyacı duydum…
– Cüneyt Cebenoyan ile ilgili yaklaşımına üzüldüm. Cüneyt yazısını bir ulusal gazetede kaleme almıştı. Genel itibariyle yazarlık mesleğine sahip olan kimseler yazdıklarının okunmasını, üzerinde düşünülmesini, yorumlama yapılmasını ve paylaşılmasını arzular. Bu yüzden benim yaptığım tek şey Cüneyt’in yazısını alımlamak ve üzerinde düşünülmesini sağlamaktı. Bunu kişisel bir olayı sömürme girişimi olarak sunmanı yadırgadım. Çünkü kamuya maal olmuş ve yazarı tarafından bilinmesini istenen bir yazıyı yorumlamanın ötesinde birşey olmadığını senin gibi kalite bir ismin bilmesi gerekirdi. Açıkcası ‘delikanlılık’ konusu ise biraz netametli bir jargon kullanımından ibaret gibi geldi. Çünkü ben öteki mahallenin çocuğu olarak bu dünyaya teşrif etmiş Kasımpaşa’nın tozu toprağıyla büyümüş bir şahsi maneviydim. Ama olsun eğer delikanlılık konusunda senden alacağım bir ders varsa samimiyetle kabulümdür.
– Bir de takıldığım nokta şu muhafazakarlık olayı oldu. Benim adım için böyle bir sıfatı uygun görmen biraz fazla acelecilik gibi geldi. Eğer Aksiyon dergisi, Zaman gazetesi, Bugün gazetesi, TRT, STV’de çalışmış olmam bu fikri sende uyandırdıysa bahsi geçen medya kuruluşlarında yazılar kaleme alan BurçinYalçın, Ethan Mahçupyan, Toktamış Ateş gibi isimleri de bu kategoride değerlendirmen gerekirdi.
– SİYAD’ın ender muhafazakar yazarlarından tabirindeki ender kısmına mı, muhafazakar kısmına mı takılsam diye bayağı düşündüm… demek ki ender muhafazakarlar varsa, tarafından diğer bir gurubu da tanımlamanda fayda var diye düşünüyorum… Ender kitle seni sanırım mutlu ediyor. Bir grup azınlık algısı belki de bilinçaltının dışavurumu…
– Bir de patronaj, sevgili, cemaat, iktidar vs. gibi bir gönderme yaparak kimi yazarların köşelere bu kontenjandan oturduğunu savunman bana biraz ucuz yollu yaklaşım ve kompleksin ürünü gibi geldi. Bence bu takıntıdan vazgeçmelisin. Kimse kimseye bedava ekmek vermez çalışana verir.
– Sinema Yazarının Terör ile İmtihanı yazımda belirttim Ömür Gedik’in belki de bu konuda bir alt yapıya sahip olmadığını. Ve iç güdüsel davrandığını. Serin kanlı olunması gerektiğini… Ömür’ün fikirlerinin altına imza atarım veya tüm düşüncelerini onaylıyor peşin hükmünü taşımıyorum. Tüm derdim kişilerin değil fikirlerin tartışılmasıydı.
– Ömür Gedik’i tanımam ve selam bile bir kere vermişliğim yoktur. Ancak insanın düşmanı olsa bu kadar hırpalanmaz. Gedik’in ne zekası, ne alt yapısı, ne ehil olup olmadığı kaldı. Maalesef kişisel bir linçten bahsetmek mümkün artık… Bu kadar insanın bir dernek üyesi arkadaşına mal bulmuş mağribi gibi saldırmasnı yadırgadım…
– SİYAD üyelerinin yönetim tarafından eşit algı ile görülmediğini fark ettim…
– Benim terör veya savaş üzerine söylemlerim Gedik’in metninin üzerinden bir okuma değildi. Uğur ve diğer arkadaşların barış, terör ve savaş üzerine söylemlerine nazireydi.
– Bir yazar ve bayanın resminin makara unsuru olmasını bir sivil toplum örgütünün sitesinde yer almasını doğru bulmadım.
– Siyad.org editörlerinin çifte standartları ve vurdum duymazlığı iktidar gözü karalığından başka birşey değil. Sessiz kalamam bu konulara fikirsel özgürlüğe inanan birisi olarak.
– Bu arada Türkiye’de asit kuyularının ortaya çıkmasını sağlayan belgeleri yayımlayan birisi olarak ucuz barış mastürbasyonlarını yemeyecek kadar olaylara hakim ve bir gazeteci olarak işin içindeyim.
– Bütün tepkim eşitsizlik ve ucuz fikirsel metaforlarla insanların suskunluğa itilmeye çalışılmasıydı. Eğer SİYAD yönetimi her şeyleriyle kendilerine iman edecek bir güruh arıyorsa bunlardan biri ben değilim…
– Kendi içindeki zenginliği fark edemeyen bir dernek yönetimi barış vs. gibi sloganik yaklaşımlarla durumu kurtaramaz.
– Bu arada Ömür’ü askere gönderen Uğur’un askerlik serüveni de sanırım 28 günlük bedelliydi….)