Savaşın dalından kopardığı ham bir şeftali başka ağacın dallarındaki bin şeftalinin arasına dönmeye çalışıyor. (14.04.2006)
Benim yaşlarda olanlar okuma serüvenlerine Küçük Kara Balık’la yelken açmışlardır ekseri. İranlı yazar Samet Behrengi’nin kitabıdır Küçük Kara Balık. Yaşadığı derenin ötesini merak eden ve yoldaşlarıyla birlikte yurdunu terk edip Odysseus’u kıskandıran bir yolculuğa çıkan küçük bir balığın hikayesini anlatır. 11 yıl köy köy dolaşıp öğretmenlik yapmış bir insandır Behrengi. Birçok çocuk masalı yazdı, ki bunlardan bir diğeri Küçük Kara Balık’ın ekürisi Bir Şeftali Bin Şeftali’dir. Ama beni ve benim kuşağımdan insanları en çok etkileyen, bir kitabın insanı nasıl etkileyebileceğini öğreten kitabı Küçük Kara Balık olmuştur. Çok mu tekrar ettim kitabın ismini? Yetmez. Bir kez daha: KÜÇÜK KARA BALIK. Behrengi’nin cesedi 1968’de Aras Irmağı kıyısında bulundu. Resmi açıklama boğulduğu yönündeydi. Ama dönemin baskıcı rejiminin kurbanı olduğunu herkes biliyordu. Küçük Kara Balık’ın merakını, mücadele ruhunu tehlikeli bulmuşlardı.
1977 doğumlu Lübnanlı yönetmenin filmi, en azından ilk bölümü bu kitabı hatırlattı bana. Zozo çatışmaların en yoğun olduğu dönemde Lübnan’da hala yaşının gereklerini yerine getirmeye çalışan bir çocuk. Zozo büyük bir maceraya yelken açıyor. Ama Küçük Kara Balık gibi meraktan değil, zorunluluktan. Savaş ve bombalar zorluyor onu. Savaş annesini, babasını, kardeşlerini elinden alıyor… Ve mutluluğunu… Ve çocukluğunu…
Filmin ikinci bölümüyse tamamen farklı bir seyir izliyor. Sanki deminki film bitmiş de, filmin devamını izlemeye başlamış gibi hissediyorsunuz kendinizi. Ortada ne Beyrut var, ne savaş. Dedesinin ve anneannesinin himayesindeki küçük Zozo’nun bir Avrupa ülkesinde karşılaştığı zorlukları görüyorsunuz. Filmin büyüsü kaybolur gibi oluyor. Çünkü böyle onlarca hikaye izledik bugüne kadar. Sempatik dedesinin alaturkalıkları bile bu hissiyatınızı alıp götüremiyor. “Lübnan’da başlayan bu film, Lübnan’da bitmeliydi” diyorsunuz. Bilet için verdiği para karşılığında iki film izlediğiniz için kendinizi şanslı sayacaksanız sorun yok. Ama sinema adına konuşulacaksa, birbirinden böylesine kopuk iki hikayenin tek bir filmde sunulması bize göre iyi bir tercih değil. Bunun aksine, filmde masalla gerçeğin iç içe geçmesi ise doğru bir tercih. Çocukların da izleyebileceği, anlayabileceği bir film ortaya çıkıyor böylece. Bir çocuğun, yetişkinler tarafından berbat edilen bir dünyayı nasıl algılayabileceği konusunda iyimser bir fikir veriyor size. Çocukların sınırsız hayal gücünün nasıl kurtarıcı olabileceğini, yetişkinlerin çocukların hayal güçlerine asla kastetmemesi gerektiğini anlamanızı sağlıyor. Zozo, tüm bu sebeplerin yanısıra, dış mihrakların körüklediği, kardeşin kardeşi kırdığı Orta Doğu usülü iç savaşların insanlara ettiğini görmek adına mutlaka izlenmeli.
Zozo
Yön: Josef Fares
Oyn: Imad Creidi, Antoinette Turk, Carmen Iskandar
Eleştiri notu: 3.5 / 5
Seyir notu: 4 /5