Paolo Sorrentino, Yeni Dönem İtalyan Sineması’nın tartışmasız en önemli ve heyecan veren ismi… 2008’de Il divo filmiyle Cannes’da Jüri Özel Ödülü’nü kazanan yönetmen, sonraki filmi Olmak İstediğim Yer‘de (This Must Be the Place) düşmüş bir rock yıldızının Amerika’ya uzanan ‘Wendersvari’ yolculuğunu anlatmıştı. Yönetmen, 2 Mart 2014’te sahiplerini bulacak olan Oscar Ödülleri’nde ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ adayları arasında yer alan son filmi Muhteşem Güzellik‘te (La grande bellezza), Olmak İstediğim Yer‘dekine benzer şekilde ‘kendi isteği ile sahneden çekilmiş’ bir bohem yazarın öyküsünü, Fellini estetiğinden yararlanarak anlatmaya koyuluyor.
Toni Servillo’nun olağanüstü bir başarıyla can verdiği Jep Gambardella, gençlik yıllarında yazdığı ‘İnsan Aletleri’ adlı romanla büyük başarı kazanmış ve Roma’nın jet sosyetesine giriş yapmıştır. O günden bu yana da sefahat içinde bir yaşam sürmektedir. Edebiyatı büsbütün bir kenara bırakan, sadece gazetecilik yapan 70’ine merdiven dayamış, Tatlı Hayat‘ın (La dolce vita) paparazzisi Marcello Rubini’yi andıran Jep’i, editörü bir gün yaşı yüzü aşmış bir azizeyle röportaja gönderir…
Jep Gambardella; kasveti, onulmaz aylaklığı ve yalnızlığıyla varoluşçuluğun -sözgelimi bir Camus’nun- karakterlerine çok benziyor. Gelgelelim diğer yandan da mizah anlayışı ve müthiş laf cambazlığıyla tam bir Woody Allen karakteri gibi o! Anlamsızlığın içinde boğulan, fakat debelenmek yerine hayatı tiye alan Gambardella’da varoluşçuluğun o bilindik soğuk, kasvetli tarafından eser yok! Sosyetenin şaşaalı partilerinde Marksizm tartışmalarına giriyor, defin törenlerinde timsah gözyaşları döküyor, kendi yazdığı, kimilerince şaheser diye tanımlanan romanı ‘gösterişçi bir anlamsızlık’ olarak niteliyor.
Roma’nın açık hava müzesini andıran görkemli sokaklarında anlamı arıyor Gambardella, bulamayacağını bile bile. Anlamın o kadar uzağında ki, bu anlam arayışı onun trajedisi olmuş durumda; ironinin vücuda gelmiş hali resmen Jep Gambardella. Sinemanın da son zamanlarda gördüğü en boyutlu, en derin karakterlerden biri karşımızdaki.
Louis-Ferdinand Céline’in Gecenin Sonuna Yolculuk kitabından bir alıntıyla açılması şaşırtıcı değil Muhteşem Güzellik‘in. Céline’in başyapıtında döne dolaşa tekrar ettiği ‘gerçeğin kurgusallığı’ vurgusu, birebir Sorrentino’nun filminin de ana söylemini oluşturuyor. Sorrentino, tıpkı Céline gibi, gerçek bir hayal ürünüdür, dolayısıyla izlediğiniz bu film de hayal ürünüdür diyor özetle.
Bütün bunların yanında, Muhteşem Güzellik‘in başlı başına bir ‘Roma güzellemesi’ olması, gelecekte Fellini’nin Roma‘sı, Roma, città aperta ve Mamma Roma gibi klasiklerle anılmasına vesile olacaktır. Gerçekten de Muhteşem Güzellik, bu saydığımız klasiklerle anılmayı hak eden büyüklükte bir anıt-eser. Yabancı Dilde En İyi Film’ dalında Oscar’ın favorisi olan bu filmi sakın ola ki ıskalamayın.
Muhteşem Güzellik (La grande bellezza)
Yönetmen: Paolo Sorrentino
Senaryo: Paolo Sorrentino,
Oyuncular: Toni Servillo, Carlo Verdone, Sabrina Ferilli
Yapım: 2013 / İtalya-Fransa / 142 dk.