1,5 sene kadar önce, Mersin’deki hak mücadelelerinden tanıdığım arkadaşım Umut‘tan (Derin Eroğlan) gelen bir mesaj:
“Öteki erkeklik temsillerine dair Sivil Düşün desteği ile bir belgesel projesi hazırlığı içerisindeyim. Engelli erkeklik temsiline dair de projede senin yer almanı istiyorum. Ne dersin?”
Tereddütsüz kabul ettim.
Bir hafta, on gün kadar sonra belgeselin kameramanı Musa (Apaoğlu) ile evime geldiler. İlk gün evde iç çekimleri, birkaç gün sonra da dış çekimleri tamamladık.
Sonraki süreçte zaman zaman Umut‘tan yeni mesajlar gelmeye devam etti…
“Kurgudayız”
“Belgesel tamamlandı”
“Festival süreci başladı”
En son, bir buçuk ay kadar önce Documentarist kapsamında belgeselin Türkiye prömiyeri paylaşımlarına denk geldim. İçten içe de “Beni neden çağırmadılar” diye hayıflandım açıkçası, yalan yok!
Derken, 1 hafta önce Umut‘tan yeni bir mesaj.
“Mersin Onur Haftası kapsamında Kekre’nin Mersin prömiyerini 30 Temmuz Cumartesi akşamına planladık. Gösterim sonrası söyleşide senin de yer almanı çok isteriz.”
Dünyanın bir kısmını festivaller üzerinden dolaşmış belgeseli ilk kez izleme fırsatını kaçırmak istemedim elbette.
Türkiye’nin durumu mevzuları girdi araya. Temmuz ayına sarkan Mersin Onur Haftası etkinlikleri Valilik tarafından yasaklandı. Gösterim yeri son güne kadar bir orası oldu, bir burası. En son öğlen 14:00 Mersin Barosu Lokali, akşam 19:00 Muamma LGBTİ Derneği ofisinde karar kılındı.
Muamma’nın ofisinde hayli kalabalık bir izleyici kitlesi içinde izleme olanağım oldu Kekre’yi. Kekre ismi sadece sözlük anlamını ihtiva eden “tadı ekşimsi, buruk ve acımtrak olan”dan ibaret değil bu arada. Kelimeyi ters okuduğunuzda belgeselin odağına aldığı konunun panoraması ile karşılaşıyorsunuz. Öteki erkek temsillerini mercek altına alan belgeselin ismi de Erkek kelimesinin tersi aslında.
Benimle birlikte 7 farklı erkeklik temsiliyeti hikayesini barındırıyor belgesel. Trans erkekler, vicdani ret, bedensel sağlamlık, cinsel yönelim, etnik kimlik, dini kimlik gibi farklı temsiliyetler üzerinden birebir gerçekleştirilen röportajlar izleyende (ben bu konuda nesnel olamayabilirim :)) samimi bir hava duygusu uyandırıyor.
Hem belgeselde hem de Mersin prömiyeri sonrası gerçekleşen sohbette benzer temalar üzerinden bir erkeklik inşa süreci oluştuğu da çıktı meydana. Baba, dayı, sokak ve “bizimkiler” üzerinden ilerleyen bir süreç ve peşinden ister istemez gelinen ucu bucağı belirsiz çıkmaz kavşaklar.
Kekre festival yolculuğuna devam ediyor. Belgeselin bu süreçte sizin yakınlarınıza uğrama olasılığını Instagram sayfası üzerinden takip edebilirsiniz.
Kekre genel erişime açıldığında filmin yönetmeni Umut Derin Eroğlan ile bir röportaj yaparak bu sayfalardan sizlerle paylaşma sözümüzü de şimdiden aktarmış olayım.