O Ornitólogo / Ornitolog (2016)
Doğada tek başına vakit geçirip çalışan hasta, inançsız, eşcinsel kuş gözlemcisi Fernando’nun başına bir sürü garip şey gelir ve sonunda inançlı birine dönüşür. Ornitolog bu cümleyi alabildiğine kötü oyuncularla, ağza oturmayan diyaloglarla, koltuğunuzda binlerce kez kaykılmanıza neden olacak upuzun bir sürede anlatıyor. Bir süre simge, çıkarım ya da metafor gibi kavramlardan soğuyabilirsiniz.
Filmin Puanı: 2/10
Félicité (2017)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin başkenti Kinşasa’da tek başına ayakta durmaya çalışan güçlü bir kadın Félicité. Mesleği var, para kazanıyor, kimseye eyvallahı yok. Kocasını bırakıp istediği hayatı kurmuş ancak bir gün oğlunun geçirdiği kaza sonucu yaşamı altüst oluyor. Ameliyat için gereken parayı bulabilmek adına kapı kapı dolaşmaya başlıyor, ama başını eğmeden, ona yakışan şekilde.
Berlin’de Gümüş Ayı kazanan filmin ilk saati Dardenne Kardeşler‘in iyi işlerini andırıyor. Oyuncunun da başarısıyla akıp giden tanıdık ancak yine de coğrafyası sayesinde ilginç bir mücadele izliyoruz. Filmin sıkıntılı yanı, problem çözüldükten sonra bir saat daha sürmesi. Zamana karşı yürütülen mücadeleyi iki saatlik filme yaymaması ilk saatin dinamizmini artırıyor elbette ancak ikinci saate kurşunu bitmiş başlıyor, o noktadan sonra kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey anlatmıyor, Kongo’daki günlük yaşamı ardı kesilmeyen tekrarlarla gösterip duruyor. Anlamadığımız şarkılar, sarhoş muhabbetleri, “Lost in Translation” durumlar bitmiyor, ilk saatle kazandığı krediyi fütursuzca harcayıp nihayete ermeden kendine küstürüyor.
Filmin Puanı: 4/10
Manifesto (2015)
Cate Blanchett‘in tarihe geçmiş manifestoları kurmaca sekanslarda birer birer seslendirdiği Manifesto, sanat ve kuramlar üzerine kurulmuş önemli cümlelerin çoğunu 90 dakikada hatırlamamızı sağlıyor. Yönetmen tekdüzeliğe düşmemek için elinden geleni yapmış, bazı mizansenler eğlenceli ancak yine de karşımızdakinin deneysel bir film olduğunu unutmamak gerek. Sadece meraklısına.
Filmin Puanı: 5/10