Ödüllü senarist ve yönetmen Erhan Tuncer‘in otuz üç Yeşilçam emekçisi ile yaptığı sohbetleri “O Ağacın Altında” adıyla Titanic Yayınları tarafından kitaplaştırıldı.
Senaryo ve yönetmenlik deneyimlerinin yanısıra, sinemaseverlerin Üçüncü Adam bloğuyla da tanıdığı bir sinema tutkunu Erhan Tuncer. “Sinema üzerine yazılan akademik metinlerden çok, döneminde sahada görev almış, ışık taşımış, yumruk yemiş, yumruk atmış, şimdilerde sefasını ya da cefasını çektiği mesleğine yıllarca emek vermiş isimlerin bizzat anlattıklarını daha çok önemsiyor, gerçek sinema tarihinin onların cümleleri arasında saklı olduğunu düşünüyorum,” diyor, “O Ağacın Altında”nın önsözünde…
Kitapta söyleşi yaptığı isimlerden bir tanesi Cüneyt Arkın. Vurdulu, kırdılı, kavga dövüş sahneleriyle dolu eski Türk filmleri deyince akıllara gelen bir numaralı isim olsa gerek Arkın. Erhan Tuncer‘in kitaptaki söyleşilerden birinde “Hiç yanlışlıkla birine gerçekten vurdunuz mu?” sorusuna cevaben, şöyle diyor Cüneyt Arkın: “Hayır. Çünkü çok büyük kaza olur. Tüm gücünle yükleniyorsun. Yanlız benim bir kılıç darbesi geldi buraya (sol kaşını gösteriyor) Salih kardeşim, Salih Kırmızı vurmuştu yanlışlıkla. Bazen ufak tefek kazalar olabiliyor tabii… Özellikle karatecilerle çalışırken onlar vuruyordu . Çünkü onların ölçüsü yok. Hem de fena vuruyorlardı.”
Söyleşinin bir başka yerinde, setlerde geçirdiği kazalardan bahsederken, “Kendimizi göstermek adına zor sahneleri gerçeğe en yakın şekliyle çekiyorduk,” diye söze başlıyor ve lafı yaşam mücadelesini erken denecek bir yaşta kaybeden, Türk sinemasının değerli karakter oyuncusu Yadigâr Ejder‘e getiriyor Cüneyt Arkın. “Mesela bir Ejder vardı, iri yapılı,” diyor. “Yadigâr Ejder. Sürekli ayakta kalmaktan ayaklarında varisler oluşmuştu. Varisler sonra yara oldu. Bundan dolayı çizme giyemiyor kostümlü filmlerde. Bir gün sete bir geldim, ayağına boya ile çizme resmi yapmışlar… Dünyalar güzeli bri insandı… Ve bu çocuk, sefalt içinde öldü. Yani… Bu işte sinemanın vefası… Bize bir telefon etmiş olsaydı, bir haberimiz olsaydı, başımın üzerinde taşırdım inanın.”
Aralarında Cüneyt Arkın’dan Halit Refiğ’e, Süheyl Eğriboz’dan Münir Özkul, Adile Naşit, Hakkı Kıvanç, Yılmaz Şerif’e birçok sinema emekçisinin bulunduğu ve onların gözünden Yeşilçam’ın anlatıldığı kitap, Erhan Tuncer’in on yıllık emeğinin ürünü.
Kitabın arka kapağında yer alan tanıtım yazıları içeriğe dair önemli ipuçları veriyor: “O Ağacın Altında, kökleri izleyicinin belleğine uzanan yorgun bir çam ağacının gölgesinde kalanların değil, o gölgeyi oluşturanların hikâyesini anlatıyor.” Bunu yaparken de sinemaseverleri sinema emekçilerinin Yeşilçam anılarının orta yerine ışınlıyor adeta…
“Sadece izleyicinin ilgisi ile var olmuş, var etmiş, yok etmiş, güldürmüş, ağlatmış bir sinemanın tarihine açılan alternatif bir kapı aralığı…” cümlesiyle ifade edilen bu eseri sinemanın ünlü ünsüz pek çok neferinin yaşadıklarına tanıklık etmek isteyenlerin okumasında fayda var.
AYRICA..
“O Ağacın Altında”, senarist yönetmen Erhan Tuncer‘in kaleme aldığı tek kitap değil. “Deligözel – Bir Yadigâr Ejder kitabı” adlı eserinde, yazıda bahsi geçen Yadigâr Ejder‘in kısa süreli ‘hazin’ hayatının hikayesini anlatıyor, Tuncer. Oyuncunun yaşamı ve ölümüyle ilgili bilgi kirliliğini gidermek amacıyla yazdığı kitabın yeni baskısı Karakarga Yayınları imzasıyla piyasalarda yer alıyor. Tuncer‘in şu anda piyasada bulabileceğiniz bir diğer kitabı “Ağustos Böcekleri ve Karıncalar” ise, senaryo yazarlığını ve yönetmenliğini yaptığı, festivallerden ödüllerle dönen aynı adlı filmin senaryosunun yanısıra, film ekibinin görüşleri, film üzerine röportajlar, reji defterinden alıntılar ve set fotoğrafları gibi ayrıntıları da içeriyor. Hem sinemaya hem de senaryo yazarlığına ilgi duyan sinemaseverler için ilgiyle okunacak bir yapıt niteliği taşıyor.