Nasıl Fransa, İtalya, Kuzey ve Doğu Avrupa’dan iyi örneklerin olmadığı bir festival izleyiciyi tatmin etmiyorsa, İran sinemasının da eksikliği kendini belli ediyor. Fakat İran sineması tabi ki hükümet politikalarını, aşırı tutucu yapının toplumdaki sorunlu yansımalarını, oturmamış sistemin gözle görülen açıklarını birçok yönden birçok yöntemle eleştiren festival filmlerinden ibaret değil. Her ülke sinemasında olduğu gibi onların da yerele hitap eden, gişe hedefli filmleri var. “I am not Salvador” (Ben Salvador Değilim) de bu türün ülkemizde vizyona giren nadir örneklerinden.
Yurtdışına pazarlanabilmiş olması, filmin vasatın üstü olduğunun göstergesi, İran – Brezilya ortak yapımı olmasıyla yurtdışındaki izleyiciyi de hedeflediğini bir anlamda belirtiyor film. Zaten aksi ithalatçı firmanın dikkatsizliği, özensizliği ya da başarısızlığı olarak yorumlanırdı.
“I am not Salvador” İranlı tutucu bir ailenin yurtdışı, Brezilya macerasını anlatan bir komedi. Yerele hitap eden kısmında İran’daki günlük hayattan, kendi içindeki çatışmalardan, abartılı kaçan tutucu tutumun sonuçlarından espriler yakalarken genel izleyiciye yabancıların İran hakkındaki önyargılarından hareket ediyor. Filmin ana karakteri Naser de özellikle Müslümanlığa ön yargıyla yaklaşıp ondan nefretle karışık korkan kesimin kafasındaki İranlı. Tabi İranlı izleyiciyi sinirlendirmemesi için de ayrıca inançlı, onurlu ve iyi biri. Öyle ki filmin sonunda işi propagandaya götürecek kadar iyilik timsali.
“I am not Salvador” yer yer kahkahaya boğan ve Türkiye’yi anımsatan davranışlar da içeren 88 dakikalık eğlenceli bir komedi. Naser karakteri ne kadar abartılı da olsa, yerli komedilerdekine benzer mesajlı ve aşırı mutlu sonuyla fazla klişe de gelse keyifli. Özellikle yerli yönetmen ve yapımcılar izlemeli. Biraz üstlerine alınıp işlerini bu seviyeye çıkarsalar bile yeter, en azından ilerleme kaydetmiş oluruz.