Interpol Eylül başında grupla aynı ismi taşıyan dördüncü albümünü çıkardı. Albümden ilk şarkı olarak Lights Mayıs 2010’da grubun web sayfasından download edilebilmişti. Ağustos’ta ise ilk single olarak Barricade piyasaya sürüldü.
Burak İşyar
Interpol’ün yeni albümü de daha öncekiler gibi oldukça duygu yüklü anlatıma sahip: pek çok şarkıda solist Paul Banks ayrılık acılarını, pişmanlıklarını anlatıyor, sevgilisinden özür diliyor, ağlıyor: kısacası yine mutsuz ve umutsuz. Ve tabii Banks sesini bu duygu değişimlerine göre oldukça başarıyla değiştirebildiği için dinleyeni de aynı karanlık ve depressif havaya sokabiliyor. Birbirini izleyen birkaç şarkıda sözler kadar müzik de gelgitler yaşıyor ve sanki kalp acısı çekenlerin umutlu/umutsuz, mutlu/mutsuz gelgitlerini hissettiriyor dinlerken.
Sözlerin yanında müzik her zamanki gibi karanlık: albümün başları Interpol’ün klasik surf gitarlarıyla bildiğimiz rock havasındayken, sonlara doğru tempo da ağırlaşıyor.
Birbiri ardına gelen üzücü, yıkıcı, duygusal şarkılar dinleyenin melankolik havasını daha da besliyor. Ancak Interpol her zamanki gibi bu üzgün havayı akılda kalıcı nakaratlarla veriyor. Benzer şekilde Daniel Kessler’in kendine özgü gitar tınıları bu albümde de hafifçe dans edebilme (ya da uyumlu sallanabilme diyelim) isteği uyandırıyor dinleyende. Bence bu tarz söz/müzik yazan bir grup için aslında oldukça ritmik bir grup Interpol: Editors ile paylaştıkları ve her ikisini de benim gözümde çok başarılı kılan özellikleri bu.
Albümün hareketli açılış şarkısı Success’te sade gitarlarlara karşı belirgin davul ve melodik bas vuruşları dikkat çekiyor. Davullar bu albümde pek çok şarkıda tempoya geri plandan uyan vuruşlardan ziyade müziğe esas yönü veriyor gibi. Baslar ise sanki daha melodik, sert ve ön planda. Benzer bas/davul soundunu Summer Well şarkısında da duyuyoruz. Bu albüm grubun basçısı Carlos Dengler’in katkıda bulunduğu son albüm oldu. Dengler’in bas gitar çalmayı sevmediğini (!) açıklayan Interpol, albüm kayıtları sonrasında basçının gruptan dostça ayrıldığını bildirmişti.
İkinci şarkı Memory Serves ise tam tersine üzgün gitarlarla açılıyor. Paul Banks’in nakaratları (uzak kalmanın zorluğu, sevgilinin isteksizliği) bu hüzünlü müziği mükemmel bir şekilde tamamlıyor. Always Malaise temposu sürekli değişen müziği ile Banks’in sözlerindeki çelişkili adamı anlatıyor: güçsüz aşık ama hayatını/isteklerini kontrol altına alabilen güçlü adam (ya da öyle zannediyor). Safe Without’ta Kessler’in kendine özgü gitar stili her zamanki gibi oldukça güzel.
Kapanış şarkısı The Undoing’de ise solist Banks biraz daha iyimser bir havaya giriyor. Şarkının ortalarında süpriz bir şekilde İspanyolca’ya geçiş yapıyor solist. Ancak sonlara doğru derinlerden gelen ıstıraplı “lütfen!” nakaratları bizi genel olarak depresif havaya sokan albümün vurduğu son darbe oluyor.
Interpol’ün bu albümünden ilk birkaç dinleyiş sonrasında en beğendiğim şarkılar Memory Serves, Lights, Safe Without ve All Of The Ways. Takip ettiğim eleştirmenlerin çoğu tarafından beğenilmeyen (gerçi bize ne?) albüme açıkçası haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bence mutsuz, umutsuzluğu anlatan karanlık ama harika bir albüm.