Bazı albümler zamanının ötesine geçip temsil ettiği dönemin sonrasındaki müzik akımlarına doğrudan veya dolaylı etki ederler.
Utku Uluer
Massive Attack, 1988 yılında kurulmuş, Bristol kökenli bir trip hop grubu. Vokalistleri ve müziğe bakışları her albümde değişen ama son 20 yılımıza damga vurmuş bir grup. Ortaya çıktıkları 1988 yılından beri yaptıkları her albümde farklı bir yerlere gittiklerini ve kendilerini tanımladığımız ‘trip hop’ etiketinindeki ‘trip’ kelimesinin yolculuk olan anlamını farklı birçok yönden uyguladıklarını söyleyebiliriz.
“Blue Lines” albümü de çok önemli olmasına rağmen Mezzanine albümünün Massive Attack ve günümüz rock ve elektronik müziği için bir baş yapıt olduğunu düşünüyorum. Genellikle daha hızlı tüketilen, teknoloji ve seslerin daha öne çıktığı bir müzik türüdür elektronik müzik. 80lerde ve 90larda kullanılan seslerden dolayı günümüzde o zaman yapılmış müziği eskimiş bulmamız mümkündür. İşte “Mezzanine” bu konudaki algıyı aşan ve rock müzik ile elektronik müziğin ciddi olarak buluştuğu albümlerin başında geliyor. Bugün yapılan pek çok müziğin temelinde Mezzanine’de yapılan açılımların yer aldığını düşünüyorum.
Mezzanine karanlık, dingin, melankolik, cüretkar ve paranoyak bir albüm. Üst üste defalarca dinlediğim dönemler ve sonrasında ara ara tadına varmak için baştan sonra dinlediğim dönemlerin hepsinde bu duyguların hakkını verdiğini söylemeliyim. Oldukça populer bir albüm olmasına rağmen kişisel kalabilmeyi de başaran nadir albümlerden…
Grup içinse pek çok açıdan farklı bir yol. İlk iki albümlerideki jazz ağırlıklı bir soundtan daha rock ağırlıklı bir yöne ve daha karanlık bir tarafa doğru bir yolculuğa çıkıyorlar. Horace Andy gibi önemli bir reggea vokalistinin rock formatındaki şarkılarda da yer alması bile bu farklılığı bize gösteriyor aslında.
Grup üyelerinin birlikte yola çıktıkları ve grubun soundunda önemli bir yere sahip Tricky olmadan Massive Attack’ın daha iyi olduğunu düşünürüm ve bu albüm de benim için kanıtıdır. Albümde Robert Del Naja (3D) vokallerin yanı sıra diğer iki üye gibi sampling, program ve aranjmanda yer almış, Grant Marshall’de yada bildiğimiz ismi ile Daddy G‘de vokallerde ve prodüksiyonda yer almış. Andrew Vowles veya namı diğer Mushroom ise işin vokal kısmına hiç bulaşmamış ama o da diğerleri gibi üretimin her noktasında. Tabi prodüktör Neil Davidge‘nin etkisi de yadsınamaz
Ancak albüm grup için benim gördüğüm kadar pozitif olmamış ve Mushroom grubun giridği bu karanlık ve sert tarzdan hoşlanmayarak albüm sonrası gruptan ayrılmış. Albümün artııs olarak Andrea Bruschini grubun daimi gitaristi konumuna gelmiş. Açıkcası ben pek çok şarıkıda gitaristi parmağı olduğunu ama yasal seneplerden dolayı kredisine pek yer verilemdiğini düşünüyorum. Sonuçta turnede grupla birlikte yer alıyor Bruschini.
Şarkı Şarkı Mezzanine
Albümün açılışı Angel ayrıca albümünde en bilinen şarkılarının başında geliyor. Açılış olmasına rağmen albümden çıkan 3. single. Sanırım grup veya tanıtım şirketi, prodüksiyon aşamasında bu şarkının bir single olabileceğini ve bu kadar önemli bir kült haline geleceğini düşünmemiş. Massive Attack‘ın çıktığı karanlık yolculuk için en uygun açılış diyebiliriz. Aslına bakarsanız benim için en iyi albüm açılışlarından birisidir de. Angel pek çok filmde de kullanıldı ama benim aklımda kalan ve şarkıyı kendi video klibinden de daha iyi yansıtan Snatch filminde çaldığı sahnedir. Şarkıda Horace Andy faktörü çok önemli. İlk dinlediğimde kim bu kadın vokal demiştim, daha sonra bir Fransız kanalında canlı performanıs izlediğimde şaşırmıştım.
Angel’in oldukça iyi ve farklı konser versiyonları ve remixleri de var ancak nedense yasal olarak piyasa çıkan hiç bir remix’ine kanım ısınmadı. Bir sürü grup Angel’in cover versiyonun yaptı bunlardan en ilginci sanırım Sepultura’nın yaptığı.
Angel’dan sonra Risingson ve Teardrop ile klasik bir Massive Attack melankolisi içerisine giriyoruz. Risingson albümün ilk single’ı ve bence single olarak yanlış bir seçim çünkü diğer üç single’ın gölgesinde kalıyor. Şarkı olarakta pek sevmesem de albümün bütünlüğü içerisinde yer alıyor. İlk single olduğu için zaman zaman Mezzanine öncesi dönem içinde de ele alırım bu şarkıyı.
Albümden çıkan ikinci single Teardrop ise biraz hüzünlü ama umut dolu bir şarkı o yüzden benim için grubun ilk iki albümüne bir selam çakma olarak değerlendirilebilinir. Özellikle Teardrop‘un son yıllarda yapılan akustik versiyonlarını da çok severim. Sanırım albümdeki en radyo dostu şarkı da Teardrop. Daha sonra CSI‘ın tema müziği olarak zaten bayağı popülerleşti şarkı. Maxi single olarakta piyasaya çıkan Teardrop‘un remixlerinden ziyade Civil Twilight‘ın yaptığı versiyonu severim. Gerçi özellikle remix ve coverlarındna bahsetsem de şarkının orijinalindeki Elizabeth Fraser vokallerini hiç birşeye değişmem. Teradrop‘un video klibi de ayrı olarak ele alınması gereken bir baş yapıttır bence.
Albümün dördüncü şarkısı Inertia Creeps ile paranoyalarımızla yüzleşmeye ve karanlık dehlizlere doğru yolculuğumuza devam ediyoruz.
Burada Inertia Creeps için ayrı bir parantez açmak isterim. şarkıyı bir “trip hop çiftetellisi” olarak tanımlamam yanlış olmayacak. Zaten şarkı oldukça Istanbul kokuyor ve Istanbul’un grup elemanları üzerindeki etkisiyle ortaya çıkmış bir çalışma. 98 yılında albümden çıkan son single olarak piayasaya sürüldü. Özellikle singledaki Manic Street Preachers ve State of Bengal remixlerini çok severim. Inertia Creeps remixleri ayrı bir albüm olarak bile ele alınabilir. Şarkı da vokalleri Robert de Najal yapıyor. Oldukça güzel vidoe klibi var. De Najal‘ı Mashroom ile ilgili bir vidoeyu seyrederken görüyoruz. Haliyle ilişkileri sorgulayan biraz da karanlık bir klip.
Dört şarkı ile güçlü bir albüm açlışından sonra Exchange, bizi soluklandıran ve dingin bir şarkı. Ardından çok farklı yerlerde dolaşan Dissolved Girl geliyor ki bence albümün en hakkı yenmiş şarkılarından birisidir. Dissolved Girl‘ün kesinlikle single’ı yapılmalıydı diye düşünürüm ancak uzun bir şarkı olduğu için tercih edilmedi sanırım.Burada Sara Jay vokalleri farklılık yaratıyor. Şarkıda Trip Hop‘un dingin sularından gürültülü Alternatif Rock‘a yapılan geçişler bence kendinden sonraki pek çok albümü etkilemişti ki aynı ruh sonlara doğru albümdeki Group Four şarkısında da var.
Man Next Door biraz daha reggea (zaten bir reaggea şarkısının yeniden yapılandırması) ve haliyle Horace Andy hakimiyetinde bir şarkı. Tabi albümdeki genel hava gibi karanlıktan taviz verilmiyor hatta paranoya dozuda yüksek bir şarkı. Şarkının en ilginç noktası ise The Cure’ün 10:15 Saturday Night samplelarıın kullanımı. Sample olarak chorustan geçiş için kullanmaları oldukça takdir etmiştim zamanında.
Albümün 8. şarkısı Black Milk ise biraz sorunlu bir şarkı.Kullandıkları sample’lar Manfred Mann ile grubun papaz olmasına sebep olmuş. Daha sonra konserde bu şarkıdan, Mann’ın “tribute” şarkısından izinsiz kullandıkları sample çıkartılmış. Şarkı da yine Cocteau Twins‘ten Elisabeth Fraser vokalleri ile bizi mest ediyor ama albümün benim için sönük şarkılarından birisi.
Sonra albümün en karanlık noktası olan, albümle aynı ismi taşıyan Mezzanine‘e geliyoruz. Mezzanine her zaman dinleyemediğim bir şarkı o yüzden çoğu sefer atladığım da olmuştur. Sanırım albüme genel bir bakış attığımızda hakkının verilmesi gerekiyor çünkü zaman zaman hiç sevmiyorum bazen de üst üste dinleyesim geliyor. Bu gibi şarkıların özel şarkılar olduğunu düşünürüm. Albümün içinde her yere yayılmış karanlık, dingin, cüretkar ve paranoyak bütün sesleri içerisinde toplamış adının hakkını veren bir şarkı. Devamlı öten feedbackli gitarlar da cabası.
Group Four ise yavaş başlamasına rağmen bence grubun en sert şarkısı. Hatta o dönem oynadığım Quake 2 için fon müziğim bile olmuştu. 1998 yılında Park Ormanda çaldıklarında şarkıyı bayağı sert çalmışlardı ve sonuna doğru yükselen distortionlı gitarlar oldukça öne çıkmıştı. Ön grupları Reef’ten daha sert bir rock grubuna dönüşmüşlerdi. Group Four albümden en sevdiğim şarkılardan birisdir ancak emek isteyen ve biraz da zor bir şarkı olduğunu düşünüyorum sonuçta albümün en uzun şarkısı dantel gibi şarkının sonundaki paranoyak rock patlamasına doğru işleniyor şarkı. Albüm versiyonunda Elisabeth Fraser söylüyor ancak pek çok konser de bu şarkıyı Horace Andy söylüyor. Angel ve Group Four bir bütünü tamamlayan iki parça zaten ikisini birleştirip mixlediğim bir kayıtta mevcut ki iki şarkı bir arada iyi bir yol arkadaşı olmuştur yıllarca bana.
Albümün kapanışı ise yine Horace Andy ile yapılıyor ve Angel ile başlayan bu yolduğumuz albümdeki öten feedbackli gitarlar ve karanlık havaya nazaran, yine melakolik ama biraz daha jazzy ve groovy bir havada son buluyor.
En sevdiğim 10 albümden birisi olan Massive Attack‘ın Mezzanine albümü ile çıktığım bir yolculuğu sanırım en iyi bu şekilde anlatabilirdim. Bence özellikle Elektronik ve Rock müzik tarihini değiştiren ama oldukça da popüler olmuş bir albümdür.
Meraklısına gerekli gereksiz detaylar:
Albüm 20 Nisan 1998‘de piyasaya çıktı. Japonya baskısında Superpredators şarkısı bonus şarkı olarak eklenmiş. Albüm İngiltere‘de (daha doğrsu Birleşik Krallıkta) 1 numaraya kadar yükselmiştir.
Mezzanine ne demektir? Mezzanine mimarlıktaki anlamı asma kattır. Mezza, Italyanca yarım demektir
Andrew Vowles veya namı diğer Mushroom 1000th Window albümü ile gruba tekrar geri dönmüştür.
Bu albümdeki MASSIVE ATTACK kadrosu:
Robert Del Naja (3D)
Grant Marshall (Daddy G)
Andrew Vowles (Mushroom)
Albümde yer alan diğer Sanatçılar:
Neil Davidge – prodüktör
Horace Andy, Elizabeth Fraser, Sara Jay – vokal
Angelo Bruschini – gitar
John Harris, Bob Locke, Winston Blisset – bass
Andy Gangadeen – davul
Dave Jenkins, Michael Timothy – keyboards
Jan Kybert – ProTools teknisyeni
Lee Shepherd – Ses mühendisi
Mark “Spike” Stent – mixing
Jan Kybert, Paul PDub Walton – mixing asistanı
Tim Young – post prodüksiyon
Nick Knight – Fotoğraf
Tom Hingston – sanat yönetmeni ve dizayn