Leyla ile Mecnun’un sevilen oyuncusu Ali Atay’ın hem yönettiği hem de Ertan Saban ile birlikte senaryosunu yazdığı Limonata, dokunaklı bir o kadar da eğlenceli bir yol hikayesi. Ayrıca festival boyunca en çok ilgi gören ve sevilen filmler arasında…
Fatma Serdaroğlu
Limonata, birbirinden haberi olmayan iki kardeş Sakip ile Selim’in, babalarının ölüm döşeğindeki itirafı sonrasında tanışmasını konu alıyor. Suat, Makedonya’da, hasta yatağında ölmeyi bekleyen eski bir tır şoförüdür. Ölmeden önce oğlu Sakip’ten son bir şey ister. Yıllar önce bebekken terk ettiği oğlu Selim’den helallik alarak huzur içinde ölmektir isteği. Sakip kardeşini bulmak için, Makedonya’dan İstanbul’a doğru babasının emektar arabasıyla yola çıkar. Elinde eski bir adresle isimden başkası yoktur.
Selim’i bulmak için İstanbul’a gelen Sakip, yoğun çabalar sonucu amacına ulaşır. Bu esnada, babasının artık imam olan ve Selim’i tanıyan eski ahbabını bulmak için cami cami dolaşır. Filmin bu sahneleri, oldukça eğlenceli. Seyircinin gülme sesleri de bunun bir göstergesi. Yüzlerce camisi olan koca şehir İstanbul’da dolanan Sakip’in düştüğü komik durum ve yaşadıkları, ister istemez seyirciyi güldürüyor. En nihayetinde, küçük bir futbol takımında oynayan Selim’i bulan Sakip, karşısında oldukça ters bir kişi bulur. Selim’i Makedonya’ya götürmesi biraz zor- hatta zoraki- olur. Filmde iki kardeş arasında geçen diyaloglar yer yer sinir bozucu bir hale gelebiliyor. Bazen bu sinir bozucu atmosfer, filmin temposunu düşürür gibi oluyor. Fakat yine de itiraf etmek gerekir ki, Limonata, Türk izleyicisinin mizah frekansını tutturmuş gibi görünüyor. Aniden gelen küfürlü diyaloglar, Hacivat ve Karagöz-vari durumlar seyircinin ilgisini çekmekte oldukça başarılı. Bu ilginin bir diğer nedeninin de, filmdeki hüzün öğesi olduğu söylenebilir. Selim’in Sakip ile gitmek istememe nedeninin verdiği hüzün, ölüm döşeğinde bir babanın son arzusunu yerine getirmek isteyen naif bir karakter olan Sakip’in çabaları, baba Suat’ın son pişmanlığı oldukça insani duygular olarak karşımıza çıkıyor ve bir burukluk hissi bırakıyor içimizde.
Filmdeki Makedon şivesini anlamak oldukça güç. Hatta bunun için altyazıyı okuma ihtiyacı bile duyuluyor. Ertan Saban kendisi de Üsküp doğumlu Makedon Türk’ü olduğundan Sakip’in şivesi oldukça doğal duruyor. Selim’i canlandıran Serkan Keskin’in oyunculuğuna söylenecek tek kelime ‘mükemmel’ olabilir. Hatta filmin inandırıcılığına büyük oranda Serkan Keskin’in oyunculuğu katkı sağlıyor. Geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan Ciguli’yi de filmde görmek hoş bir sürpriz. Limonata, aynı zamanda, Ali Atay’ın babasına ve Ertan Saban’ın genç yaşta kaybettiği eşi İnci’ye adanmış.
Yol hikayeleri hep ilgi çekici olmuştur. Bu belki de yolculuğun doğasında olan bir şey. Macera hissinin verdiği heyecan, değişimler, tanışılan kişiler, yol hikayelerinin çekiciliğine katkıda bulunan şeylerdir. Limonata’da buna ek olarak samimiyeti de gösterebiliriz…