Berlin Film Festivali’nin Forum bölümünde yer alan “Lily Lane” kocasından ayrı yaşayan bir anne ile oğlu arasındaki ilişkiyi konu alıyor. Durağan bir dram/gerilim olan filmin merkezinde ise peri ve avcının korkucu hikayesi yer alıyor.
“Lily Lane” izleyiciyi deneysel bir çekimden görüntüler sunuyor. Günlük hayatın bir parça olmuş obje ve canlılara yakınlaşıyor, gerçekte görülemeyen bir perspektiften yaklaşma fırsatı sunuyor. Bu deneysel çekimler ise filmde gizli bir role sahip olan karanlıkta, el kamerasının ışığı altında kaydediliyor. Böylece zaten alışılmışın dışında kalan çekimler daha da belirgin bir hale geliyor.
Filmin geri kalanı ise herhangi bir sinema filminde olduğu gibi ekip eşliğinde, prodüksiyonla çekiliyor. Bu sahneler ise izleyiciye hayattan bir kesit sunuyor. Kocasını terk eden ancak ondan ayrılmak istemeyen bir kadının yedi – sekiz yaşlarındaki oğluna anlattığı korkutucu masalı ve bu masalın arkasında saklanan gerçekleri gözler önüne seriyor. Bir annenin nasıl ve en önemlisi neden böyle acımasız olabileceğinin gerekçelerini açıklıyor ve mucizelerin yalnızca masallarda olabileceğini belirtiyor. Sorunlu bir aileden geldiği belli olan kadının yaşadıklarını atlatmaktaki beceriksizliğini ve küçük yaşta maruz kaldığı travmanın kendi çocuğundaki yansımasını yaşanmışlıklar çerçevesinde irdeliyor. Kadının annesinin ölümüyle, yaşadığı acılar zihninde yeniden canlanıyor ve biraz intikam arzusu biraz da pişmanlık duygusuyla geçmişten kalan yaralarını oğlunun da yardımıyla sarmaya çalışıyor.
“Lily Lane” birçok kişinin “fazla durağan” olarak nitelendireceği, izleyicisinin de sabrını zorlayan bir film. Deneysel çekimlerin filmin başlarında konuyla ilişkilendirilememesi, kadının yaşadığı sıkıntının geç ortaya çıkması gibi sebepler de filmin ilk yarım saatlik sürede seyircinin dikkatini çekememesinde etkili. Yine de sabrı olanların görmesi gereken, çocukluk travmalarının gerçek dünyadaki yansımalarını iyi anlatan bir yapım.