Yaklaşık üç yıldır Fantastik Türk Edebiyatı üzerine araştırmalar yapıyorum. Ülkemizde pek fazla önemsenmeyen bu konuda yazılan birkaç kitap, yapılan akademik çalışmalar haricinde tatmin edici bir kaynak dökümana maalesef rastlamadım. Bunun üzerine detaylı bir kitap yazmaya karar verdim ve böylece kişisel merakımı da tatmin edecektim. Öncelikle bibliyografya çalışmasının yapılması gerekiyordu.
Fatih Danacı
Kaynak teşkil eden bibliyografyalar ve makaleler arasında gezinirken “Ölmez Adamların Evi” adlı bir romana rastlamış ve Türk Edebiyatı Antolojisi içine dahil edildiğini görmüştüm. Sahaf dostlardan kitabı kolayca temin ettim. Kitabın kapağında nakleden olarak Hamdi Varoğlu yazıyordu ve ilk bakışta telif bir eser olmadığı izlenimini veriyordu. Nitekim ufak bir araştırma sonucunda kitabın, Claude Farrere’in “La Maison des hommes vivants” (Yaşayan İnsanların Evi) adlı romanının çevirisi olduğunu öğrenmiş hatta bu konuda 2010 yılında yine tersninja.com’da yayımlanan bir yazı yazmıştım.
Aradan üç yıl geçti. Fantastik Türk Edebiyatı üzerine yaptığım araştırmalarım devam ederken Pelin Aslan’ın “Fantastic Novel: A Genre of Dubious Existence in the Shadow of Otoman/Turkish Modernization” adlı tezinin 316’ncı sayfasında, kitabın uyarlama/çeviri olabileceği konusunda Kaya Özkaracalar’ın bir yazısına atıfta bulunduğunu okudum. Özkaracalar’ın bu yazısı ise Gotik adlı kitabının 66’ncı sayfasından bir alıntıydı. Kitabı yıllar önce okumuştum ancak bir şekilde gözümden kaçmış bir detaydı. Bu sayede zaten okumasını yapmam gereken kitabı bir kez daha okudum. Kitapta Ömer Türkeş’in “sanıyorum nakledenle yazan kişi aynı” ibaresinden yola çıkarak kitabın kısaltılarak ve/veya uyarlayarak yapılan çevirilerden olabileceği yazılıydı.
Özkaracalar, gerek akademik kimliği, gerek titiz çalışmaları, gerekse de ülkemizde dokunulmayan konulara parmak bastığı için her zaman takdir ettiğim ve de örnek aldığım isimlerden biridir. 1950’li yılların özensiz çeviri politikası, telif ihlalleri, yüksek satış rakamlarına ulaşan cep kitap formatındaki özellikle hafiye romanlarının yerli yazarlar tarafından istismar edilmesi (Mayk Hammer örneklerinde olduğu gibi) ve hacimli kitapların kısaltılarak yerli uyarlamalara dönüştürülmesinin yaygın olduğu düşünüldüğünde Özkaracalar haklı da olabilirdi.
Bir kez daha kitap hakkında araştırma yapmaya karar verdim. Bu sefer kitabın Fransızca baskısını da temin edecektim. Fransız ebay sitesine girerek kitabın çeşitli dönemlerde yayımlanan baskılarını inceledim. Erken dönem baskısı yüksek fiyatlıyken, Select-Collection serisinin 158. kitabı olarak piyasaya sürülen ve yalnızca 70 sayfalık olan bir baskısı uygun fiyatlı olduğu için hemen aldım. Bu baskı bizdeki 50’li yılların ucuz fiyatlı ve cep kitabı formatına uygun (gerçi ebatları cep kitabı formatına göre çok daha büyük) izlenimi veriyordu. Bunun yanında kitabın ilk baskısına da www.archive.org sitesinden ulaştım. PDF formatındaki bu kitap ise 299 sayfaydı.
İlk başta elimdeki kitabın, kısaltılmış bir baskı olduğunu düşündüysem de yanılıyordum. Zira her iki kitap arasında yalnızca yazı puntosu ve sayfa dizgisinden kaynaklanan bir fark vardı. Zaten her iki kitap da 39 bölümden oluşuyordu.
Fransızca iki kitabı karşılaştırmaya başladığımda ise editöryel ve baskı hatalarından kaynaklanan yanlışlardan dolayı bir hayli zaman kaybettim. Çünkü internet üzerinden satın aldığım baskıda kitabın muhtelif yerlerinde eksik dört sayfa vardı. Eksik sayfaların yarattığı uyumsuzluğu çözene kadar da farklı ve yanlış çıkarımlarda bulundum (Mesela 19. sayfadan 21. sayfaya atladığını fark etmediğim için uzun bir süre X. ve XI. bölümlerin yazılmadığını düşünmüştüm). Bu sorunu anladıktan sonra ise PDF olarak okuduğum orijinal nüshasında da ufak bir hataya rastladım.
Kitap, VIII. bölümden sonra XI. bölüme atlıyordu, ki bu da iki bölümün kayıp olması anlamına geliyordu. Ancak XI. bölümün bitmesi ile tekrar X. bölüme geçiliyordu. Yani kitabın baskısı esnasında VIII. bölümden sonra IX yerine, sehven XI yazılmış olmalıydı, ki bunu tespit etmek de bir başka zaman kaybıydı.
Sıra, orijinal kitaplar ile çevirinin karşılaştırılmasına gelmişti. Ancak buna başlamadan önce ufak bir sorunu daha çözmek gerekiyordu. O da orijinal baskıların XXXIX, elimizdeki çevirinin ise XXXVIII bölümden oluşuyor olmasıydı. Kitabın ilk bölümleri ve son bölümleri karşılaştırıldığında herhangi soruna rastlanmıyordu. Bu da sorunun ortalarda bir bölümde, muhtemelen de çeviri esnasında bir bölüm kaymasının yaşanmış olabileceğine işaret ediyordu. Nitekim de orijinal kitabın üç sayfa süren X. bölümün, Varoğlu tarafından ayrı bir bölüm olarak çevrilmeyip IX. bölüm sonuna eklendiğini ve o bölümden *** ile ayrılmış olduğunu tespit ettik. Bu durum da eksik olan bir bölümün akıbetini açığa çıkarıyordu.
Online çeviri sitelerinden istifade edilerek yapılan bu temel analizden sonra Varoğlu’nun orijinal kitabı çevirdiği sonucuna ulaşmış olsak da Fransızca bilen birisinin teyidine ihtiyaç duyduğum aşikardı. Bunun için çevirmen bir dostumdan yardım aldım ve kitabı kelime kelime olmasa da her bölümü büyük oranda karşılaştırdık. Nihayetinde “Ölmez Adamların Evi”nin, Ali Rıza Seyfi‘nin “Kazıklı Voyvoda” aldı eserinde yaptığı gibi bir adaptasyon ya da kısaltılmış bir çeviri değil de birebir çeviri olduğuna karar verdik.
Varoğlu’nun çeviriyi, ilk baskıdan mı, elimizdeki 70 sayfalık baskıdan mı, yoksa bir başka baskıdan mı istifade edere yaptığı konusunda herhangi bir fikrimiz yok. Ancak elimizdeki baskı ile “Ölmez Adamların Evi” kitabının kapakları birbirine benzemese de ortak iki payda içeriyor denilebilir. Bir tanesi yaşlı bir adam figürü, diğeri ise arka planda yer alan ağaç. Kapak çizerinin kime ait olduğunu araştırmadık ancak kuvvetli olmasa da bir esinlenmenin olduğu iddia edilebilir. Bu durum, derin şüpheler barındırsa da çevirinin bu eserden yapılmış olabileceği sonucuna bizi ulaştırabilir.
Bu hususunun bibliyografya çalışmaları için ne denli bir değere sahip olduğu tartışılır. Ancak tali bir amaç olarak konuya ilgi duyanların meraklarını bir nebze de karşılayacak olması açısından öneme haiz olduğu inancını taşımaktayım.