Yazı, filme dair önemli ipuçları içermektedir.
Hepimizin kabul edeceği gibi her yönetmenin kötü film çekmeye hakkı vardır ve bu durum iyi film çekmek kadar normaldir. Bir süredir vasatı aşamayan Dardenneler de kötü film haklarını kısa süre içerisinde kullanacaklarının sinyalini veriyorlardı, Meçhul Kız’la da o haklarını sonuna kadar kullandılar.
Meçhul Kız’ın neden bu kadar kötü olduğunu birbirini tamamlayan ve biçimlendiren iki ana unsur -karakter ve hikâye- üzerinden açıklamak mümkün. Öncelikle filmin daha sinopsisken yakılması gereken akla zarar bir hikâyesi var: Akşam geç saatte muayenede çalışan Doktor Jenny, “bir defa” çalan (Dardenne tipi ahlakçılık için bir defa çalması çok önemlidir.) kapıyı açmaz, açmak isteyen asistanı Julien’e engel olur (Kapıyı açtırmaması Dardenne tipi çatışma için önemlidir.) ve ertesi gün kapıyı çalan Afrika göçmeni genç kız, (Karakterin beyaz/erkek/yetişkin/zengin olmaması da Dardenne tipi sosyoloji için önemlidir.) ölü bulunur, kahramanımız suçluluk hissettiğinden kim olduğunu öğrenmek ve ona bir mezar yaptırmak ister. Evet, maalesef filmin hikâyesi tam olarak bundan ibaret ve emin olun perdede, kâğıt üstünde olduğundan daha kötü duruyor. Özetlediğimiz iskeleti oluşturan yan parçalar da en az iskeletin kendisi kadar korkunç üstelik: Kızın ölümüne dolaylı yoldan (Doğrudan olmaması Dardenne tipi vicdan muhasebesi için önemlidir.) neden olan suçlu, Jenny’e olayı anlattıktan 35 saniye sonra tuvaletteki 3 santimlik su borusuna kendini kemerle asarak intihara kalkışır; ölen kızın ablası 90 saniyelik sahnesinde genç ve güzel olduğu için kardeşini kıskandığını belirterek günah çıkartmaya çalışır, epilepsi krizi geçiren ufak çocuğu görünce donup kalan ve bu nedenle Jenny’le kavga eden asistan Julien bu mesleğe uygun olmadığını anlar, “5 yıllık” eğitimini bırakarak köyüne döner ve ağaç kesmeye başlar… Bu örnekler çoğaltılabilir fakat emin olun sonuç değişmiyor, her bir parça en az bütünün kendisi kadar rahatsız edici ve sığ.
Hikâyenin bu kadar kötü olması yetmezmiş gibi Meçhul Kız’da tek bir tane dahi karakter yok, filmde irili ufaklı karşımıza çıkan kişilerin tamamı “tipleme”. Kanımca ana karakterimiz Jenny’nin nasıl biri olduğunu açıklamak durumu netleştirmek için yeterli olacaktır: Hastalarının kirli çorabını alıp bir güzel giydirecek kadar işine bağlı; muayenehanede hasta baktığı yatakta yatıp kalkan; sevgilisi, ailesi ve tek bir arkadaşı olmayan, film boyunca hep aynı montu ve hiçbir deseni olmayan, tek renkli kazakları giyen, muayeneye gittiği yerlerde verilen hiçbir ikramı geri çevirmeyen, hastaları aradığında ne iş yaparsa yapsın “bunu açmam lazım” diyen asık suratlı bir doktor. Karikatürize edilmiş karakterler ile “istikrar sürsün” nidalarıyla sürekli övülen yalın Dardenne üslubunun birleşiminden herhangi bir anda dahi çekilebilirliğe yaklaşmayan, can sıkıcı bir film çıkmış.
Meçhul Kız, değil Dardenne Kardeşler için, ilk filmini çeken 20 yaşındaki biri için bile mazeret kabul etmeyecek kadar kötü bir eser. Samimiyetsiz, kolaycı ve hesapçı bu eseri herhangi biri çekip “Dardennelerin parodisini yaptım” dese festival festival dolaşıp her türlü ödülü toplayabilirmiş ama Dardennelerin bizzat kendi kendilerinin parodilerini yapmaları olayı trajik hale getirmiş. Başta dediğimiz gibi, kötü film çekmekten doğal bir şey yok ama bu kadarı biraz fazla olmuş.