Kuyu, Doğu Anadolu’da yokluk içinde okumaya çalışan iki kardeşin öyküsünü anlatıyor. Köylerinde okul olmadığından her gün kilometrelerce yürüyen, paraları olmadığından defter almak için bakkala yumurta veren, lastik ayakkabıları delik, inşaatta çalışan babalarını ayda bir görebilen, sefalet içinde yaşayan çocuklar bunlar.
Filmin konusu şöyle: Kardeşlerin defteri biter, bakkalda defter bulunmaz, öğretmen defteriniz yoksa okula gelmeyin diye dersten kovar ve çocukların köy köy defter arayışı başlar. Elbette bulamazlar ve imkansızlıkları yok sayan gaddar öğretmen de işlerini kolaylaştırmaz. Ha bir de kardeşlerden biri konuşamıyordur, böylesi daha etkileyici çünkü.
2016 tarihli 15 dakikalık kısa film Kuyu, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü mezunu, Gazetecilik yüksek lisans öğrencisi 1989 doğumlu Rıdvan Yavuz imzalı. Kendi köyünde çektiği filmiyle doksanlı yıllardaki eğitim durumunu anlatmaya soyunan Yavuz filmini Kürt öğrencinin sonunda alabildiği defterine yazdığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün ünlü “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” cümlesini göstererek bitiriyor. Kısa film mantığı içinde düşünürsek yönetmenin bizi 15 dakika boyunca bu vurucu finale hazırladığını söyleyebiliriz. Büyük ihtimalle öğretmenin verdiği ödev Atatürk’ün cümlesini bir sayfaya defalarca yazmak ancak yönetmenin bunu gaddar öğretmenlere ayar vermek için kullandığı aşikâr.
Bazı sorularım var. Birincisi filmin doksanlarda geçtiği filmde söylenmemesine rağmen dokümanlarda neden belirtiliyor? O yıllarda böyleydi ama şimdi değişti mi, artık Doğu’da yokluk yok mu, değiştiyse bu değişimi kime borçluyuz? Bir diğer sorum doksanlı yıllardaki o çocuklara ne olduğu hakkında. Öğretmen kötü davrandığı için o zamanın çocukları, günümüzün yetişkinleri oldu ve Türkiye mevcut haline mi geldi, bu duruma bizi o öğretmenler mi düşürdü? Yoksa o çocuk Rıdvan Yavuz da, her şeye rağmen okumayı başarıp iyi üniversitelerde kendine yer bulabildi ve hatta yarışmalara katılan bir yönetmen olabildi yani öğretmen ne yaparsa yapsın iş çocukta biter (!) önermesi mi yapılıyor?
Elbette film bu soruların cevabını vermiyor, bu soruları sorduracağının farkında bile değil belki… İzleyiciye hap gibi yutturmaya çalıştığı acınılacak imkansızlıklar silsilesinin Ferzan Özpetek duyarlılığında bir jüri üyesine denk gelirse ödüllere boğulacağı hesabında… Filmi doğru kişiler izlerse Yavuz kısa sürede İstanbul kültür sanat aleminin yeni gözde Kürt yönetmeni olabilir. Onu attığı doğru adımlar için tebrik ediyorum.
Not: Filmi 16 Kasıma kadar Turkcell TV+ üzerinden ücretsiz izleyebilirsiniz.