Alman yönetmen Dennis Gansel, son filmi Die Vierte Macht-Dördüncü Kuvvet, Film ekiminden sonra gösterim şansı bulan şanslı filmler arasına girdi. Rusya’nın doksanlarında gazeteciliğin nasıl bir seyirde devam ettiğini anlatan filmin baş rollerinde Alman filmlerinin popüler oyuncusu Moritz Bleibtreu var. Fatih Akın’ın Soul Kitchen filminde gurbetçi bir Türk’ü canlandıran oyuncu, Der Baader Meinhof Komplex’de ise Alman RAF örgütünün kurucusu Andreas Baaader rolündeydi. Lola Rennt’te de rol alan oyuncu Alman sinemasının en tanınan karakter oyuncularının başında geliyor.
Filmde, Almanya’dan kalkıp Rusya’ya gelen gazeteci Paul Jensen’in Rusya’da yaşadıkları anlatılıyor. Popüler bir magazin dergisinde editörlük teklifi için Rusya’ya gelen Paul’un babası da aynı ülkede gazetecilik yapmıştır. Ancak yakışıklı gazeteci babası gibi politik bir muhabir olmak yerine magazin sayfaları hazırlayıp gece partilerinde boy göstermeyi seçmiştir. Moskova’ya adım attığı ilk andan itibaren Rusya’nın Sovyet sonrası döneminin ilk yıllarında oluşan yeni sosyeteyle ilişkilerini kuvvetlendirirken bir süre sonra Rusya’nın görünmeyen yüzüyle de tanışmaya başlayacaktır. Zira soğuk bir Moskova sabahında işe giderken hemen yanı başında politik bir derginin yazarını tek kurşunla öldürdüklerine tanıklık eder. Batı demokrasisine alışmış olan genç Alman kısa süreli bir şoka girdiğinde, biz sokak ortasında gazeteci ölümüne alışkın olan yerli malı izleyiciler Ruslar gibi sıradan davranırdık kuşkusuz.
Magazin dünyasının ışıltılı hayatından arta kalan vakitlerinde tanıştığı Rus politik aktivist Katja, Paul’u Rusya’nın politik dünyasıyla buluşturur. Gösteriler, ev partileri, küçük, sıcak bar köşeleri… Bu yeni ortam, Paul için güzel Katja ile cazibesini her gün biraz daha artırırken, Alman gazetecinin bu yeni çevresi devlet büyüklerinin hiç de hoşuna gidecek türden değildir. Rusya gibi devlet aygıtlarının kollarının nerelere kadar uzanacağı belli olmayan bir coğrafyada, Paul hiç beklemediği bir anda metroya bomba koymak suçuyla hapishaneyi boylar.
Filmin bundan sonrası, yeni bir Rusya gerçeğini daha gözler önüne seriyor. Çeçenlerle aynı koğuşa koyulan genç gazeteci neye uğradığını şaşırmış halde bir çıkış yolu aramaya başladığında oldukça gerçekçi bir hapishane ortamı bizi sarıp sarmalamaya başlar. Bir yolunu bulup hapishaneden salı verildiğinde ise kime güveneceğini şaşarmış halde Moskova caddelerini arşınlayıp saklanacak yer bulmaya çalışmasını izleriz. Siyasi bağlantıların muhalif gibi görünen aktivistleri bile devlet ajanına çevirdiği bir ülkede; Almanya’dan gelen bir gazetecisinin bozulmuş ezberleriyle koşuşturması yüksek tempolu bir aksiyonun içine bırakıverir bizi. Rusya’da devlet terörü, basına uygulanan sansür, terör yasalarının geçmesi için ortalıkta patlatılan bombalar… Rusya gerçeğinin ortasına düşen gazeteci, canını kurtarmakla gazeteciliğin etik değerleri arasında kalır.
Yönetmen, devlet ve terörün yakın ilişkileri üstüne oldukça gerçekçi sahneler içeren, aksiyonlu, ezber bozan bir yapıma imza atmış. Özellikle hapishane sahneleri oldukça etkileyici olan Dördüncü Kuvvet, Çeçen gerçeğini de sinemaya taşıyan az sayıdaki filmden biri olarak göz dolduruyor.
Dünyanın en genç tutuklu gazetecisiyle aynı ülkede yaşayan bizlerin, komşu ülkede gazeteciliğin nasıl yapıldığını anlatan Dördüncü Kuvvet’i bir Avrupalı gibi izlemeyeceğimiz kesin. Bu kadarı da olmaz, diyenler varsa aynı yılların Türkiye versiyonunu anlatan Pres filmiyle hasret giderebilirler.
Die vierte Macht / Dördüncü Kuvvet
Yönetmen: Dennis Gansel
Senaryo: Dennis Gansel, Florian Schumacher
Oyuncular: Moritz Bleibtreu, Kasia Smutniak, Max Riemelt
Yapım: 2012, Almanya, 115 dk.