Hindistan’da yer yer hiddetlenen Hindu-Müslüman çatışmalarından yola çıkan Milyoner (Slumdog Millionaire), 2 milyona yakın sakini ile dünyanın en büyük gettosu olan Dharavi Gettosuna gerçekleştirilen saldırı sonucunda annesini kaybeden iki kardeşin, Jamal ve Salim’in hikayeleri etrafında şekilleniyor esasen. Trainspotting, Mezarını Derin Kaz (Shallow Grave), 28 Gün Sonra (28 Days Later) gibi önemli filmlerinin yaratıcısı Danny Boyle, yapımı Hintli kadın yönetmen Loveleen Tandan ile müşterek icra etmiş.
Boyle, 60’lı yıllarda İngiliz televizyonlarında izlediği Hintlileri kötü resmeden filmlerin etkisinde kalmış anlaşılan. Milyoner, Hindu sinemasından çok bu filmlerdeki dokudan esinlenilerek yapılmış gibi duruyor. Milyoner’deki Hintliler tabii ki kötü değil, yalnız tam anlamıyla batının arka çöplüğü durumunda olduğu açıkça göze çarpan Hindistan’ın hali vahim. Azgınlaşan kapitalizmin, varoşları iş merkezlerine, orada yaşayanları da, legal/illegal çıkar grupları için köleye dönüştürdüğü Bombay’da, iki erkek kardeşe bir de kimsesiz küçük bir kız çocuğu Latika katılıyor. Fakat bu birliktelik uzun sürmüyor ve karakterlerimiz kısa bir süre sonra sistemin gediklerinden yol ayrımına düşüyorlar.
Jamal, bizde de bir ara yayınlanan “Kim Milyoner Olmak İster?” yarışmasının Hint versiyondan 20 milyon rupi kazanıyor. Fakat hile yaptığı gerekçesiyle göz altına alınıyor. Bu gözaltı süresince Jamal’ in belleğinden geri dönüşlerle aktarılan hikaye oldukça akıcı. Filmin ilk çeyreğinde çocuk sömürüsü teması önemli yer teşkil etmekle beraber, bu tehlikenin karakterlerimize ünlü bir Amerikan meşrubat markası uzatan bir elden gelmesi ise bayağı denilebilecek kadar açık, lakin bir o kadar da cesurca.
Farklı yönlere savrulan iki kardeşten Salim, sınıf atlama idealinin peşinde bir gangsterin yamaklığına soyunurken; Jamal, birlikte ortadan kaybolan Salim ve Latika’ nın izlerini sürüyor. Bu süre içinde bir çağrı merkezinde çaycılık yapan Jamal’ in yarışmaya katılma hikayesi, aşk hikayesine bağlanıp, film bu sarmaldan alnının akıyla çıkıyor.
Jamal’in gençliğini gayet tumturaklı canlandıran Dev Patel’i ‘Skins’ dizisindeki Müslüman Anwar karakterinden anımsayacaksınız. Filmin ilk yarısının Hintçe çekilmesinin nedeni, Hintli çocuk oyuncuların doğal ortamından (memleketlerinden) uzakta, asimile olmasını tasvip etmeyen Danny Boyle’un yerli halktan çocuklara kadroda yer vermeyi yeğlemiş olması. Filmde hızlı kurguda habire tren garında gördüğümüz Latika karakterini canlandıran model kökenli oyuncu Freida Pinto ise beklenilen performansı verememiş gözüküyor.
Milyoner ile Fernando Meirelles’ in Tanrıkent (Cidade de Deus) filmi arasında gidişat, karakterler -özellikle Salim karakteri fena halde Ze karakterini andırıyor- ve renk kullanımı bakımından benzerlikler bulmak olası, lakin Milyoner’i Tanrıkent filminden ayrı kılan en önemli unsur ‘romantize’ bir üslup anlayışıyla bezenmiş olması.
Yönetmenin tutturduğu tempo içinde her nevi klişeyi potasına katarak başarıyla eritmesi takdire şayan. Zira film bu klişelerle gayet ajite bir hal alabilecekken bu durumdan kolayca sıyrılmayı başarıyor. Bir ara ‘yol filmi’ne de dönüşen Milyoner, sinematografik olarak eli yüzü düzgün bir yapıt, oryantalist bakış açısına tahammül edebilirseniz şayet izlenmeye değer…
Milyoner (Slumdog Millionaire)
[xrr rating=3/5]
Yön: Danny Boyle, Loveleen Tandan
Senaryo: Simon Beaufoy, Vikas Swarup
Oyuncular: Dev Patel, Freida Pinto, Saurabh Shukla
Yapım: 2008 / İng.-Hin. / 120 dk.