1994 tarihli Çılgınlığı Ötesinde bana göre John Carpenter’ın en iyi filmlerinden biri. Hal böyleyken DVD’sinin bu kadar geç çıkmasından daha kabul edilmeyecek bir şey varsa, o da bir Carpenter severin bu DVD’ye sahip olmamasıdır. (28 Ekim 2008 – Ters Ninja)
Ege Görgün (Landlord)
Küçük John’u etkileyen üç şey vardı çocukluğunda: kovboy filmleri, korku filmleri, bilimkurgu filmleri. Bunlar aslında çocukluğu 50’li yıllarda geçen herkesin maruz kaldığı etkilerdi. Ama bu büyülü dünya etkilemekten daha fazlasını yapıyor, adeta büyülüyordu John’u. Zaten sonraki hayatı boyunca o da kendini bir simyacı gibi bu büyüyü yaratmaya adadı. Çoğu kez de bunu başardı.
John Carpenter bugün sinema tarihinin en çok taklit edilen, en çok ilham alınan, en çok gönderme yapılan yönetmenlerinden biri. Düşük bütçeli, aksiyona dayalı, ya da seyirci tepkilerine odaklı, içerik anlamında tek boyutlu janr filmlerini, yaygın tabirle “ucuz filmleri” saygın bir mertebeye çıkararak, entelektüel kesimin anladığı anlamda “sanat filmleri” çekmek istemeyen pek çok ünlü yönetmenin önünü açmıştır Carpenter. Dolayısıyla içinde korku- bilimkurgu motiflerini barındıracak bir janr filmi çekmeye kalkan herkes farkında olarak ya da olmayarak Carpenter’ın daha önce sayısız kere çiğnediği yolların üstünden geçmek zorunda kalmıştır. Carpenter sinemada ucuz film devrimini, Tarantino’dan çok önce gerçekleştirmiştir. (Roger Corman’ı da unutmuyoruz tabi.)
Carpenter ilk filmi 26 yaşında okuldan kankası Don O’Bannon ile birlikte yazdığı 1974 tarihli The Dark Star’dı. (O’Bannon daha sonra bu filmden bolca malzeme araklayıp Alien’ı yazmıştı.) 60 bin dolara mal olan filmin müziğinden özel efektine her şeyi bu ikilinin ilgilenmişti. Carpenter öyle kısıtlı imkanlarla gerçekleştirmişti ki bu filmi Hollywood yapımcılarının radarına takılmayı başarmıştı.
İki yıl sonra çocukluğunda gözünü ayırmadan seyrettiği Howard Hawks filmi Rio Bravo’dan esinlenerek 13. Bölgeye Saldırı’yı (Assault on Precinct 13) yazdı ve çekti Carpenter. Müzik profesörü babasından aldığı genetik miras sayesinde filmin müziklerine de imza attı. Yıllarca Yeşilçam’ın da araklayıp kullandığı müthiş bir tema müziğiydi bu. 100 bin dolarla ve ikinci sınıf ya da şaşaalı günleri geride kalmış oyuncularla (Tarantino kimi taklit ediyor bakın!) gerçekleştirilen film Carpenter’a iyi bir çıkış sağladı. Artık onu herkes tanıyordu.
Arada esamesi okunmayan bazı filmler yapsa da bugüne kadar hep Halloween, Sis (The Fog), Şey (The Thing), New York’tan Kaçış (Escape From New York), Karanlıklar Prensi (The Prince Of Darkness), Yaşıyorlar (They Live)* gibi kendi tarzını ve karakterini ortaya koyduğu olağanüstü filmleriyle anıldı. Nedense bu filmler arasına Çılgınlığın Ötesinde’yi (In The Mouth Of Madness) pek fazla kimse koymuyor.
1994 tarihli film ülkemizde vizyona girdiğinde de benzer şekilde bir üvey evlat muamelesi görmüş, sessiz sedasız bir tanıtımla kısa sürede vizyondan kalkmıştı. Ben Kadıköy Moda Sineması’nın cep salonunda izlediğimi çok iyi hatırlıyorum filmi. (Güzel filmleri nerede seyrettiğimi asla unutmam.) Jenerikteki müziğini duyar duymaz tüylerim diken diken olmuştu. Carpenter’ın elinden çıkma olduğu bariz bir tema müziğiydi bu.
Carpenter’ın en gotik filmiydi Çılgınlığın Ötesi. Lovecraft romanlarının günümüze yansımasıydı adeta. Bu anlamda filmografisinin en karanlık, en karamsar olduğu kadar en iyi yazılmış, en iyi oynanmış filmi bile denebilir ÇÖ için. Öykü ünlü korku romanları yazarı Sutton Crane’i bulması için yayınevinin bir dedektifi görevlendirmesiyle başlar. (Sutton Cane ismi inkar edilemez bir şekilde Stephen King’e bir göndermedir. Filmde bunu ispatlayacak başka ayrıntılar da gizlidir.) Dedektif araştırmasını sürdürdükçe kabuslarla gerçeklerin karıştığı bir boyutun kapısını aralar. Bu boyutta izini bulduğu Cane’in, romanlarına gizlediği çok büyük bir sırrı deşifre eder. Bu sırrın rahminde insanlığın sonunu getirecek bir kötülük uyumaktadır.
ÇÖ’ye DVD sektörü de üvey evlat muamelesi yaptı. Düşünün ki film DVD olarak daha yeni piyasaya çıktı. Aynı dönemde aynı salonda seyrettiğim Guy Ritchie filmi Lock, Stock and Two Smoking Barrels’ın da DVD’sinin çıkmaması aklıma o yılın, ya da salonun uğursuz olabileceği ihtimalini getiriyor.
* Bu filmlerin tamamı Palermo’dan DVD olarak çıkmıştı.
Çılgınlığın Ötesinde
In the Mouth Of Madness
Yön: John Carpenter
Oyn: Sal Neil, Julie Carmen, Jurgen Prochnow, Charlton Heston,
TIGLON