1974 tarihli Blood Money, ağırlıklı olarak western ile kung fu’yu birleştiren nadide bir türler karması film. Batının westerni ile doğunun kung fu’sunu birleştirme nedeni ise Shaw Brothers’ın o yıllardaki dış pazara açılma isteğinden doğmuş. King Boxer’ın 1973 yılında ABD’deki başarısının ardından, yapımcı Run Run Shaw, İtalyan, İspanyol ve Amerikalı yapımcılarla bir araya gelerek, Le Brute, Le Colt et Le Karaté/ The Stranger and The Gunfighter/ Blood Money/ La Dove Non Batte Il Sole vb. gibi mutena isimlerle izleyici karşısına çıkan filmi kotarmış. Başrolünde bir kere daha Lo Lieh’yi izlediğimiz filmin batılı kahramanı ise westernlerin unutulmaz isimlerinden Lee Van Cleef.
Westernler, bir çok izleyici gibi benim de çocukluğumun Pazar günlerinde kaldı. Açıkçası şu filmi yazmak üzere oturduğumda westernleri sevip sevmediğim konusunda şüpheye düştüm. Hiçbir şekilde hiçbir şeyini sevmediğim ruh kurutucu Pazar günlerinin bir hatırası olarak beynimde yer etmiş bu türle aramı, acaba bu film vasıtasıyla yeniden yapabilecek miydim?.. Az sonra!
Başrolü ikiye bölüştürmüş olan film, gerek birazdan değineceğimiz diğer oyuncuları, gerekse yönetmeni ve yapımcılarıyla nerden bakılırsa bakılsın, gişeye oynanmış bir film gibi duruyor. Benim için bir sakıncası yok elbette. Yazardan ziyade seyirci olarak idame ettirdiğim hayatımda ne gişede kazanılan paralar beni ilgilendiriyor ne de bir filmin popüler olup olmaması. Ne yazacakken ne yazdığım işbu yazı, başka yöne sapmadan, ben yeniden filme bağlanayım.
Yönetmen Antonio Margheriti (solda), filmin oyuncularından Karen Yeh, Lee Van Cleef ve Alejandro Ulloa ile film setinde.
Ne diyordum? Yönetmen koltuğunda Anthony M. Dawson mahlasıyla emektar İtalyan yönetmen Antonio Margheriti’yi gördüğümüz filmin batılı yapımcılarından biri, efsane Carlo Ponti. Kısa zaman içerisinde Lo Lieh ile ilgili bir biyografi hazırlamayı düşündüğüm için pek Lo Lieh ayrıntısı yazmak istemiyorum ama 1960’lardan itibaren Hong Kong sinemasında fırtınalar estirmeyi başarmış, hem iyi hem de kötü karakter rollerinin hakkını vermiş olan bir oyuncu kendisi. Keza Lee Van Cleef de aynı telden çalıyor sayılabilir. Bu filmle ilgili benim üzerinde durmak istediğim asıl kişiler ise diğer oyuncular. Mesela kötü karakteri canlandıran Julian Ugarte, aynı zamanda Sergio Martino’nun Tutto I Colori Del Buio/All The Colors of The Dark adlı 1972 tarihli filminde yine bir kötüyü oynuyor, böylelikle karakteristik yüzüyle kötü roller için biçilmiş kaftan olduğunun altını çiziyordu.
Filmin kadın oyuncularına gelecek olursak; onların her birini, kimilerinin basit, müstehcen ve gereksiz olarak sınıflayıp burun kıvırdığı ama İtalyan sinemasını, dünya ölçeğinde, benim gibi seyirciler için önemli bir noktaya getiren filmlerde oynamış olmaları açısından ilgiye değer buluyorum.
Filmdeki -çok affedersiniz- popo unsuruna geleceğim ama madem kadın oyunculardan girdik olaya, şuraya kendileri hakkında küçücük bir iki bilgi sıkıştırayım diyorum. Erika Blanc (solda), La Notte Che Evelyn Usci Dalla Tomba, So Sweet… So Perverse, Operazione Paura gibi İtalyan giallo ve korku sinemasının kişisel olarak sevdiğim filmlerinde oynamış bir oyuncu. Bu filmde rol arkadaşlarına poposuyla eşlik ediyor. Diğer ‘popoları’ canlandıran kadın oyuncular ise şöyle; Patty Shepard (Tek bildiğim filmi 1972 tarihli, giallo türündeki Mio Caro Assasino) ve Femi Benussi (sağda). Benussi hanımefendi ise kalabalık filmografisinde dikkatimi L’Assasino é Costretto Ad Uccidere Ancora (The Killer Must Kill Again) ve Nude Per L’Assasino (Strip Nude For Your Killer) adlı filmleriyle çekmiş daha önce. Filmde seyretmeye değer hiçbir öğe bulamayan izleyiciler, en azından söz konusu teyzelere aval aval bakabilirler.
Nihayet filmin konusuna gelebildim sanırım. Geldim ama fazla durmayacağım. Azılı hırsız Dakota (Lee Van Cleef), uzun zamandır Amerika topraklarında ikamet etmekte olan Wang amcanın servetine göz koymuştur. Servetinin yerini gösterir bir şifreyi, güzel kadınların dolgun popolarına yazarak, malının yerini gizleyen Wang amcanın kasasını patlatmak amacıyla düzeneğini kuran Dakota, bu esnada amca tarafından enselenir ama Wang amcanın da istemeden hayatının sona ermesine neden olur. Wang amcanın kasasından hırsız Dakota’nın eline geçen şey, 4 farklı kadına ait popo fotoğraflarıdır. Baltayı taşa sapladığını düşünen ve yakayı ele veren Dakota, hapse atılır.
Bu esnada Wang amcanın öldüğü haberi de Hong Kong’da yayılmış, Wang’a parasını kaptıran efendi, ortada ölü bir adam olduğu gerçeğini bir kenara iterek tamamen maddiyata odaklı olarak, Wang’ın yeğeni Wang Ho Chien’i (Lo Lieh), servetinin nerede olduğunu bulması için Amerika’ya göndermiştir. Sanki ışınlanmışçasına bir gün içerisinde Amerika topraklarına ayak basan (!), amcasını son gören kişi Dakota’yı başlayacağı serüvende kendine arkadaş seçen ve bu ülke hakkında bir şey bilmediğinden Dakota’dan yardım uman Wang Ho Chien, Dakota’yı idam sehpasından son anda kurtarır ve birlikte ağırlıklı olarak western formatında, araya Lo Lieh’nin o dönemki ‘sokak usulü’ kung fu’sunu katarak, amcanın serveti için gizemli popoları bulmak ve üzerlerinde yazan şifreyi çözmek üzere yola koyulurlar. Filmlerin vazgeçilmez öğesi kötülük de Julian Ugarte kılığındaki bir papaz olarak kahramanlarımıza köstek olmak amacıyla olaya dahil olur.
Batılıların karşı cinsle olan münasebetinin, birbirlerinin popolarına bakacak kadar samimiyken, Doğulularınkinin yalnızca elele tutuşup, göz göze bakışmaktan ibaret olduğuna vurgu yapan film, Lo Lieh ile Lee Van Cleef arasındaki kültür farkına yiyecekler üzerinden değinmeyi de ihmal etmemiş. Filmin bir sahnesinde, bar duvarında yazan “Zenciler, Çinliler ve Sahipsiz Köpekler Giremez!” tabelasına rağmen, içeriye tasmasını tuttuğu bir köpekle girerek “Irkçılığın yeri yok bre denyolar!” tadında mesaj da vermiş Blood Money. Filmin müziklerini yapan Carlo Savina, kadın vokal kullanarak, westernden ziyade bir cinayet filmi havası verdirmiş filme, söylemeden geçemem. “Filmin kung fu’su az” diyerek serzenişte bulunmak isteyen seyirciye acımadan “seyretme o zaman” diyerek (sinirlendim şimdi), türünün nadir örneklerinden olan bu filmi, bir kenara not etmenizi temenni ederim.