“Koleksiyon savaş alanında hiç bulunmamış askerlerin işidir!”
Son Kale / The Last Castle
II. Dünya Savaşı, üzerinden yarım asır geçtikten sonra artık tam anlamıyla bir popüler kültüre dönüşmüş durumda. Görünürde konuyla hiç bağlantısı olmayan sıradan insanlar tarih sahnesinde boy gösteren bu en büyük çatışmayla akademisyenlerden daha ilgililer. Onların besin kaynağı ise II. Dünya Savaşı konulu filmler, kitaplar, belgeseller, çizgi romanlar, modeller ve bilgisayar oyunları.
Askeri mahkeme kazandığı muharebelerle ve kahramanlıklarıyla bir efsane haline gelmiş, üstüne tecrübelerini içeren önemli bir de kitap yazmış General Irwin’in rütbesini sökmüş ve onu yüksek güvenlikli bir askeri hapishaneye göndermiştir. Hapishanenin komutanı Albay Winters için Irwin bir idoldür. Irwin’in yazdığı kitap kütüphanesinin baş köşesindedir. General hapishaneye teslim edildiğinde Albay onunla tanışıp bu kitabı imzalamasını istemek için Irwin’i odasına çağırtır. Kısa bir sohbetin ardından Albay kitabı getirmek için yan odaya geçer. O sırada Irwin, Albay’ın çok gurur duyduğu Amerikan İç Savaşı’ndan kalma silah ve mühimmat koleksiyonunu incelemeye koyulur. Albay elinde kitapla kapıda görüldüğünde, Irwin yanındaki subaya şöyle demektedir; “Koleksiyon savaş alanında hiç bulunmamış askerlerin işidir!” Albay bunu duyduğu anda kitabı elinden bırakır ve kitabı bulamadığını söyler. Film boyunca sürecek iktidar savaşının ilk işaretidir bu.
Savaşlar konusunda okumaya, seyretmeye, biriktirmeye meraklı savaş müptelaları insanın aklına Son Kale / The Last Castle filminde Robert Redford ve James Gandolfini arasında cereyan eden bu sahneyi getiriyor. Bu müptelaların en önemli ortak noktası gerçekten de, – erkek olmaları dışında tabi – herhangi bir askeri savaşın içinde yer almamış olmaları. Savaşın şiddetine, acılarına, heyecanına, coşkusuna doğrudan tanık olmadıkları için bu eksiklerini o savaştan arta kalan anılar, bilgiler ve yansımalarla kapatmaya çalışmaktadırlar sanki.
II. Dünya Savaşı’nı cazip kılan nedir?
Aslında konuya özel merakı olmayan kişiler bile insan doğasının en yıkıcı yönünün yansımasına ilgisiz kalamazlar. Bu da anlaşılabilir bir şey. Savaşlar yıkıcı olduğu kadar şekillendiricidir çünkü. Tarihin akışına müdahale ederler, geleceğe şekil verirler, ulusların, toplumların kaderini belirlerler. Tarihe, sosyolojiye, ekonomiye, psikolojiye birazcık ilgi duyan herkesin savaşlarla yolu eninde sonunda kesişir. Ama savaş popüler kültürünün asıl tüketicileri maceraperestler, kitap kurtları, sinema severler, çizgi roman hastaları, bilgisayar oyunu fanatikleridir.
Dünya tarihindeki tüm savaşlar ilgi çekicidir. Ama hiçbir savaş II. Dünya Savaşı kadar insanların ilgisini çekmemektedir. Yalnızca en yakın tarihte gerçekleşen en büyük savaş olduğu için mi? Bu yanıt tek başına yeterli olamaz. İkinci Dünya Savaşı’nı bu kadar cazip kılan öncelikle başta Adolf Hitler olmak üzere savaşın başrol oyuncularıdır. Hitler bir meczup olsa da, bir ulusu peşinden sürükleyebilecek, hem de yanlış bir adrese doğru sürükleyebilecek karizmaya sahip olmasıyla, tarih sahnesine çıkan en acayip, en çılgın karakterlerden biri olarak değerlendirilmeyi hak etmektedir. İnsanlar merak etmektedir ister istemez bu sıra dışı adamı. Bu yüzden yazdığı Kavgam (Mein Kampf) hiçbir değer taşımamasına, saçmalıklardan ibaret olmasına rağmen dünyanın en çok satan kitaplarından biridir. Yalnızca Hitler değil onun yakınında yer alanlar da aynı şekilde ilgi çekmektedir. Haklarında onlarca film ve belgeseller yapılmaktadır. Bunlar filmin kötü adamlarıdırlar belki ama yine de ilginin odak noktasıdırlar, tıpkı kötü adamın öne çıktığı bazı Hollywood filmlerinde olduğu gibi. Yalnızca Alman tarafında değil, müttefikler tarafında da Churchill gibi, Stalin gibi tarihe geçmiş karizmatik kişiler vardır.
II. Dünya Savaşı’nın bir popüler kültür olarak cazibesini artıran bir diğer önemli etken bu savaşta kullanılan teçhizat, silah ve araçlardır. İncelendiğinde estetik anlamda çok başarılı tasarımların karşımıza çıktığı görülebilir. Bu anlamda II. Dünya Savaşı sonrası askeri modelciliğe büyük bir talep olmasına şaşmamak gerekir. Özellikle Almanya tarafındaki tasarımların oldukça fütüristik olduğu dikkat çeker. George Lucas’ın Star Wars filmlerinde İmparatorluk ordusunu yaratırken bu tasarımlardan etkilenmesinin anlaşılmayacak bir yanı yoktur. II. Dünya Savaşı maketlerine, oyuncaklarına bu kadar büyük ilgi olmasının altında yatan biraz da budur. Alman tasarımlarının çok akılda kalıcı olmasının bir nedeninin de bu tasarımları bilinç üstünde altında “büyük kötülük” kavramıyla özdeşleştirmiş olmamız olduğu unutulmamalıdır.
Yeni bir popüler kültür dalı
II. Dünya Savaşı’nı kazanan müttefik ülkeleri arasında yer alan Amerika ve İngiltere’nin, çok geniş anlamıyla dünya medyası ve ticari döngüsü üzerinde en büyük etkiye sahip iki ülke olmasının da II. Dünya Savaşı popüler kültürünün bu derece yaygın olmasında azımsammayacak derecede etkisi vardır. Özellikle ABD bu savaşta kazandığı “muhteşem” başarıyı, ucu pek uzaklara gitmeyen tarihlerinin en büyük PR malzemesi yapmayı çok iyi becermiştir. Galip ülkelerin bu anlayışta II. Dünya Savaşı konusunda ürettikleri kahramanlık romanları, çekilen sinema filmleri ve en önemlisi çizgi romanlar yavaş yavaş yeni bir popüler kültür dalının oluşmasını sağlamıştır: II. Dünya Savaşı.
Savaşın kitapları….
II. Dünya Savaşı gibi dünyanın geneline yayılmış, pek çok ulustan insanı içine çeken bir savaşın olağanüstü hikayeler barındırması kaçınılmaz olsa gerek. Bu konuda yazılmış romanların ve bu romanlardan uyarlanan filmlerin çok fazla olması da keza… Savaş romanları savaş meraklılarının vazgeçemediği bir üründür. Bu ürün dalında II. Dünya Savaşı’na bizzat katılan yazarların yazdığı romanların başı çektiğini söylemek gerekir. Ama bir yazar vardır ki özel olarak değinilmeyi hak eder; Sven Hassel.
Sven Hassel diğer çoğu savaş romanı yazarı gibi savaşı çok yakından tanıyan biri. Oldukça ilginç bir yaşam öyküsü var Hassel’in. İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Almanya’da yaşayan işsiz güçsüz bir Danimarkalı olan Hassel, çaresiz kalıp Alman ordusuna yazıldı. Yönetimin Hitler’in eline geçmesinden sonra firar etmeye kalkıştı. Bunun üzerine yakalandığında “Lanetliler Taburu” adı verilen savaşın en çetin mücadelelerinin verildiği cephelere sürülen bir disiplin birliğine verildi. Savaş bittiği zaman bu tank birliğinden hemen hemen hiç kimse sağ kalmamıştı. Altı bin kişiden hayatta kalan birkaç şanslı kişiden biriydi Hassel. En ünlü romanı olan Lanetliler Taburu’nda bu öyküyü anlatmıştır. Sven Hassel savaşın tüm anlamsızlığını ve şiddetini duyurmak için ölen arkadaşlarına söz vermişti. Sözünü tuttu ve birbiri ardına sayısı on üçü bulan bir dizi savaş romanı yazdı. Hepsini de yaşanmış olaylardan esinlenerek yazmıştı. Hassel’in her romanında “Lejyoner”, “Moruk”, “Küçük Kardeş” gibi takma isimlerle karşımıza çıkan kişiler gerçektir ve olaylar tarihsel belgelere dayanmaktadır.
E Yayınlarından Çıkan Sven Hassel Kitapları
1. Lanetliler Taburu
2. Askeri Mahkeme
3. Dehşetin Tekerlekleri
4. Paris’i Yakın
5. SS Generali
6. Monte Cassino Cehennemi
7. Sınır Taburu
8. Ölümün Kanlı Yolu
9. Komiser
10. Gestapo Karargahı
11. Cehennem Krallığı
12. Cephe Arkadaşlığı
13. Onlar Ölürken
14. O.G.P.U. Hapishanesi
Hangi kitaplar okunabilir?
1. Nazi İmparatorluğu (3 Cilt) / William L. Shirer / İnkılap
2. 1940’lar / Nick Yapp / Literatür
3. Hitler’in Fedaisiydim / Rochus Misch / 3nokta
4. II. Dünya Savaşı Tarihi (2 Cilt) /Sir Basil Liddell Hart / Yapı Kredi
5. Hitler’in Generalleri Konuşuyor (2Cilt) / Kastaş*
6. Çöl Tilkisi Rommel / Paul Carrel / Kastaş
7. Stalingrad Siperlerinde / Viktor Nekrasov / Kastaş
8. Panzer Birlikleri / K.J. Macksey / Kastaş
9. II. Dünya Savaşı / R.A.C. Parker / Dost
10. D-Day 6 Haziran 1944 / Stephen Amrose / Kastaş
* Bir dönem Baskan Yayınları’nın yayımladığı II. Dünya Savaşı özel serisi şimdi Kastaş’tan çıkıyor.
Özel bir yazar, özel bir kitap:
Kurt Vonnegut Jr. ve Mezbaha No: 5
O kadar çok kişinin en sevdiği yazardır ki Kurt Vonnegut Jr. denilebilir ki dünyanın en iyi yazarıdır. Dünyanın en iyi yazarı olma kriteri çok belirsiz, görecelidir. Onun için bir yazar için böyle bir şey söylemek elbette onu dünyanın kesinkes en iyi yazarı yapmaz. Ama hakkında böyle iddialı bir şey söylenmesi onun ne kadar büyük bir yazar olduğunun önemli bir göstergesidir. Nihayetinde dünyanın en iyi yazarı olduğunu iddia edebileceğiniz kaç yazar vardır ki…
1922 yılında doğan Alman asıllı Amerikalı yazar II. Dünya Savaşı’nda orduya katılmış ve Avrupa’ya savaşmaya gelmiştir. Savaşın sonlarına doğru Almanlar’a esir düşer Vonnegut. Dresden’de esir tutulduğu sırada müttefiklerin bu şehri bombalarla yerle bir etmesine bizzat şahit olur. Vonnegut Dresden’den kurtulan yedi savaş esirinden biridir. Bu travmatik deneyim Vonnegut’u derinden etkiledi. Yazar tarihin en büyük kıyımlarından birinin gerçekleştiği Dresden bombalanmasını (Geleneksel bombalar kullanılmasına rağmen, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından daha fazla ölüme – yaklaşık 120.000 kişi – neden olan bir bombardımandı bu.) Mezbaha No 5 / Slaughterhouse-Five romanına taşıdı. Ülkemizde e Yayınları tarafından yayımlanan roman ona büyük bir ün ve saygınlık getirdi. Roman 1972’de George Roy Hill tarafından sinemaya da uyarlandı.
Savaşın sineması…
Galip ülkelerin sinemayı zaferlerini tüm dünyaya anlatmak için başarıyla kullandıklarını söylemiştik. Özellikle ABD’nin sinemanın gücüne ne kadar inandığını gösteren ilginç bir olayı anlatalım. Savaşın hemen ardından yenik devletlerin sinemayı benzer bir şekilde kullanmamaları sağlamak galip devletler için önem arz eden konulardan biriydi. Müttefikler faşizmin izlerin bu ülkelerin kültüründen silmek, onların dünyayı zararlı bir yıkıma sürükleyebilecek görüşlerini yaymasına engel olmaya kararlıydılar. Bunu sağlamak için yenik ülkelerin sinemasının yeniden kurulma aşamasını askeri ve sivillerden oluşan komisyonların kontrol etmesine karar verildi. Müttefik Film Kurulu başkanı Amerikalı Amiral Stone kırsal ve faşist bir ülke olan İtalya’nın bir film endüstrisine ihtiyacı olmadığını savunuyordu. Neyse ki İngilizler bunun Hollywood hegomanyasını kurmaya yönelik bir tavır olduğunu anlayıp bu görüşe katılmadılar.
ABD 1950’li yıllardan 1970’e kadar sayısız savaş filmi çekti. (Öncesinde ve sonrasında da çekildi ama ses getiren filmler bu aralığa aittir daha çok) Yıldız oyuncuların rol aldığı bu filmler seyirciden büyük ilgi görüyor, Amerikalıların milliyetçilik duygularını pekiştiriyor, galip ülke olma gururlarını okşuyordu. Tüm dünyaya yayılan bu filmler muzaffer bir ulusun reklamını mükemmel bir şekilde yapıyordu. Ayrıca en çok seyirci potansiyeline sahip olan macera filmleriydi. Ve macera için bir savaştan daha iyi bir ortam düşünülebilir mi?
II. Dünya Savaşı’nın sinemaya yansıyan bu yüzü hakkında çok kalın bir kitap yazılabilir. Onlarca film adı versek de mutlaka geride unutup ayıp ettiğimiz bir film kalabilir. Birkaç tanesini hatırlayıp ağzımızı tatlandıralım yine de. Çöl Tilkisi Rommel’e karşı verilen mücadelenin anlatıldığı Tobruk, Almanların dev toplarını yok etmeyi amaçlayan cesur askerlerin öyküsünün anlatıldığı Navaron’un Topları, bir istihkam hikayesi Kwai Köprüsü, Alman subaylarına suikast yapmak üzere idamlık mahkumlar arasından seçilen bir grup askerin maceralarının anlatıldığı Belalılar Takımı, Sam Peckinpah klasiği Şeref Madalyası, yıldızlar topluluğunun sahne aldığı Savaş Köprüleri, çok yönetmenli film Tora! Tora! Tora! ve Spielberg imzalı Er Ryan’ı Kurtarmak…
Hangi filmlere kolay ulaşabilirsiniz?
Amazon.com’a parası yetmeyenlere ya da beklemeyi sevmeyenlere ülkemiz mağazalarında ve e-ticaret sitelerinde satılan bazı II. Dünya Savaşı filmleri…
1. Naziler – Tarihten Bir Uyarı / The Nazis – Tarihten Bir Uyarı (Belgesel)
2. Fedailer Treni / Von Ryan’s Express
3. The War Lover
4. Ike Normandiya 1944 / Countdown to D-Day
5. Kartal Yuvası / Where Eagles Dare
6. Belalılar Takımı / The Dirty Dozen
7. Büyük Kaçış / The Great Escape
8. Kwai Köprüsü / The Bridge Over the Kwai
9. Azizler ve Askerler / Saints and Soldiers
10. Force 10 From Navarone
11. Stalag 17
12. Er Ryan’ı Kurtarmak / Saving Private Ryan
13. Bir Zamanlar Askerdik / Once We Were Soldiers
14. Hamburger Tepesi / Hamburger Hill
15. U-571
16. Şeref Madalyası
17. Kartal Kondu / Eagle Has Landed
Ne yapıp edin bu filmleri seyredin?
1. Tobruk
2. Navarone’un Topları / Guns of Navarone
3. Savaş Köprüleri / A Bridge Too Far
4. Tora! Tora! Tora!
5. Kapıdaki Düşman / Enemy at the Gates
6. Kelly’s Heroes
7. Atina’ya Kaçış / Escape to Athena
8. Patton
9. En Uzun Gün / Longest Day
10. Das Boot
11. The Desert Rats
12. Raid on Rommel
13. Yaban Kazları / Wild Geese
14. Sahara
15. The Desert Fox
16. Anzio
17. Kartal kondu / Eagle Has Landed
18. Midway
19. İnce Kırmızı Hat / Thin Red Line
2o. Sands of Iwo Jima
Çizgi Roman
Süper kahramanların hegemonyası altındaki Amerikan çizgi romanında II. Dünya Savaşı pek fazla şans bulamamış bir konudur. Ama yine de önemli örneklerine rastlamak mümkündür. II. Dünya Savaşı konulu en önemli çizgi roman DC Comics’den çıkan Joe Kubert imzalı Sgt. Rock’dır. Sergeant Rock savaş sonrası yaratılmış bir ürün olsa da (1959) savaş çizgi romanlarının çeşitlenmesine ve dünya çapında yayınlanmasına II. Dünya Savaşı neden olmuştur. Aynı insanlar gibi silah altına alınan çizgi roman da ülkesi için elinden geleni yapmayı amaçlıyordu.
1942’de ABD’de George Baker’ın yarattığı The Sad Jack, David Berger’in 1942’de yarattığı G.I. Joe ve Milton Caniff’in kaleminden çıkan Male Cull Amerikan askerlerini desteklemeye yönelikti. İtalya’da da savaş çizgi romanları arttı. Özellikle Kurt Ceasar’ın Romano il Legionario’su büyük ilgi topladı. Naziler de boş durmadılar tabii. 1943 – 44 yıllarında Fransa’da ilk işbirlikçilerle birlikte 100.000’lik tiraja ulaşan Temeraire adlı bir dergiyle gençleri kandırmaya çalıştılar. Savaştan sonra içerdikleri şiddet öğeleri nedeniyle yaratıldıkları ülkelerde bile eleştirilmeye başladılar. Solukları yavaş yavaş kesildi, ama çizerler ilerleyen yıllarda da savaş çizgi öyküleri çizmekten geri durmadılar.
Joe Simon’ın yarattığı Jack Kirby’nin çizdiği Kaptan Amerika’da (Captain America) Sgt. Rock’la aynı dönemde yayınlanmaya başladı. Kötü adamın Adolf Hitler ve Naziler olduğu bu seride Kaptan Amerika özel bir formülle üstün güçler kazanmış Birleşik Devletler ordusuna bağlı bir askerdi. Bir dönem Türkiye’de de yoğun bir şekilde satılan Savaş çizgi romanları ise bu serilerden farklıydılar. Her macerada yeni karakterlerin olduğu, farklı öykülerin anlatıldığı İngiliz menşeili bu II. Dünya Savaşı konulu çizgi romanlar daha gerçekçi hikayeler anlatıyordu. Kahramanların sıkça öldüğü hikayelerdi bunlar.
Modelcilik
Türkiye’de sayısı hiç de az olmayan sayıda modelci/maketçi var. Bu modelcilerin en sevdikleri dönemlerden biri de II. Dünya Savaşı. Bu savaşta kullanılan uçakların, tankların ve diğer araçların yanı sıra, akıl almaz ayrıntılara sahip savaş sahnelerinin modellerini bulmak mümkün. Sizin tek yapmanız gereken kutularından çıkan küçük parçaları üzerindeki numaraları dikkate alarak ve kutudan çıkan talimatnameye bakarak bir araya getirmek. Modeli bir araya getirdiğinizde işiniz bitmiyor tabi. Bir de bunun boyama aşaması var. İşin zor ama zevkli kısmı. İster kutunun üstündeki resmi dikkate alırsınız, ister hayal gücünüzü kullanırsınız. Ya da dedektifliğe soyunur o döneme ait görsel malzemeler bulmaya çalışırsınız. Sahaflardan ya da internet üzerinden bu konuda faydalanacağınız II. Dünya Savaşı’na ait fotoğraflar ya da çizimler içeren kitapları bulmak zor da olsa mümkün. Bu adres (www.modelsitesi.com) modelciliğe başlamak isteyenler için faydalı olabilir.
Bilgisayar Oyunları
II. Dünya Savaşı’nı bilgisayar dünyasına yansıması da var elbet. Çoğunlukla FPS (first person shooter) tarzı oyunlar bunlar. Strateji oyunlarına da rastlanmıyor değil. Şu sıralar en popüler oyunlar şunlar.
1. Call of Duty
2. Call of Duty 2
3. Medal of Honour Allied Assault
4. Übersoldier
5. Commandos
6. Company Of Heroes
Faydalı internet adresleri
1. www.historynetshop.com
2. www.military.cz
3. www.firstworldwar.com
4. www.grolier.com/wwii/wwii_mainpage.html
5. www.wwiiguns.com
6. www.a2armory.com
7. http://ww2db.com
8. www.reenactor.net/main_htmls/ww2.html
9. www.worldwar-2.net
10. www.usswashington.com
En Çok Onların rating’i var!
II. Dünya Savaşı birçok ismi iyi ya da kötü anlamda ünlü yaptı. Bu karakterlerden bazıları, haklarındaki kitaplar, filmler ve araştırmaların fazlalığıyla biraz daha öne çıkıyor.
1. Adolf Hitler
2. Josef Stalin
3. Winston Churchill
4. Franklin D. Roosevelt
5. Erwin Rommel
6. Rudolph Hess
7. Joseph Goebbels
8. Heinrich Himmler
9. General George S. Patton
10. Herman Göring