16. Uluslararası !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali başladı. 16-26 Şubat 2017 tarihleri arasında İstanbul ayağı gerçekleştirilecek festivalden film önerilerini kısa analizlerle beraber Ters Ninja sayfalarında bulabilirsiniz.
Kırmızı Kaplumbağa
Hayao Miyazaki ve Isao Takahata filmlerinin çatısı, Tokyo merkezli Studio Ghibli’nin yeni filmi Kırmızı Kaplumbağa (La Tortue Rogue) Fransa-Belçika-Japonya ortak yapımı, Michael Dudok de Wit imzalı bir ilk film. En İyi Animasyon dalında bu yıl Oscar için yarışan yapımı !f kapsamında perdede izleme fırsatı bulduk.
Filmi izlemek her ne kadar sakin ve rahatlatıcı bir deneyim gibi görünse de, üzerine düşündüğünüzde; “Kalabalıklarla yaşamak zorunda değilsiniz-yalnızlık ve doğada yaşam da bir seçenektir” (kaplumbağanın salı parçalayıp adamın adaya dönmesini isteyişi), “Doğaya iyi davranırsanız sizi ödüllendirir” (kaplumbağanın ölümünden pişman olan adamın hatayı telafi çabası-diğer hayvanlara baştan beri iyi davranışı), “Her insan hayata bir amaç için gelir” (kaplumbağanın insan oluşu ve eşi ölünce yeniden dönüşümü), “İnsanoğlu temel ihtiyaçlarını karşılayınca eş bulur ve çocuk yapar”, “Yaşanan olumsuzluklardan ailenize tutunarak sağ çıkabilirsiniz” (tsunami sahneleri), “Çocuklar kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmelidir-aşırı korumacı davranmamalısınız” (oğullarının suya düşüşüne verdikleri tepki) ve “Gençlerin yuvadan ayrılma günü geldiğinde onlara engel olmamalısınız” gibi onlarca birbirinden klişe mesajı bakmaya doyulmayan çizgilerle görselleştiren diyalogsuz animasyon Kırmızı Kaplumbağa‘nın çağ dışı söylemlerine teslim olmak zor.
King Cobra
Justin Kelly ile yine bir !f gösteriminde, I am Michael filmiyle tanışmıştık. Stacey Miller’ın bir makalesinden yola çıkarak çektiği filmde eşcinsel hakları savunucusu, aktivist Michael Glatze’nin yaşamı anlatılıyordu. Ortalamanın üstüne çıkamayan bir biyografiydi. İkinci filmi King Cobra ile LGBTİ+ sineması yapmaya devam edeceğini ilan eden Kelly bu kez porno endüstrisini konu ediyor.
King Cobra adlı porno yapım şirketine internet üzerinden başvurup mastürbasyon videosu çekmeye giden Sean, paranın cazibesine kapılıp seks videoları çekmeye başlar. Yapımcı Stephen’ın duygularını işe karıştırmasıyla, yaşananlar içinden çıkılmaz bir hal alır.
King Cobra mesaj kaygısı taşıyan, porno endüstrisini yeren ya da gençlere hata yapmamalarını öğütleyen bir film değil. 17 yaşında porno film çekmeye başlayan Sean’ın annesine söylediği “çünkü bunu yapmak istedim, hoşuma gidiyor” cümlesi filmin yapım motivasyonunu da açıklayan cümle. Hedef kitlenin görmek isteyeceği sahnelerle dolu, erkek bedenini arzu nesnesi olarak kullanan, seks, yalanlar ve cinayetle dolu bir thriller (heyecanlı hikaye). Gerçek olaylardan yola çıktığı söylense de, perdede gördüklerimizin fazlasıyla dramatize edildiği ortada. İzlerken iyi vakit geçirip, ancak posterine rastlarsak izlediğimizi hatırlayacağımız vasat bir ana akım sinema örneği.