15. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali devam ediyor. Menüde iki film daha var.
BANA MARIANNA DE (Mow mi Marianna)
Bana Marianna De, Polonya’nın Gdansk kentinde 47 yaşında evli ve çocuklu bir adamın bu yalanı daha fazla yaşamamayı seçip cinsiyet değiştirme ameliyatı olmaya karar vermesini anlatıyor. Kurmaca sahnelerle belgesel görüntüleri harmanlayan 75 dakikalık yapım Marianna’nın yaşadığı zorlu süreci dozunda anekdotlarla aktarıyor. Eşine ve ailesine açıldıktan sonra aldığı tepkiler, destekçileri ve yalnızlığı, yaşadığı sağlık problemleri, Polonya hukuk ve sağlık sistemlerinin duruma bakışı-katkısı-desteği gibi konulara değinilirken, bunun kişisel bir hikâye olduğu ve filmin amacının Marianna’nın hislerini anlamamıza yardımcı olmak olduğu unutulmuyor. Dokunaklı, Danimarkalı Kız’a (The Danish Girl) destek, ufak ve sıcak bir yapım.
THE WOLFPACK
Hasta zihinli bir erkek, karısını da kendine uydurarak dünyaya getirdikleri çocukları evden çıkarmamaya karar verir. Çocuk sayısı altıya ulaşır, yaşlar büyür ancak pencereden gördükleri sokaklara adım atmalarına bir türlü izin verilmez. New York’un göbeğinde yaşanan bu gerçek olay, The Wolfpack adlı belgeselle su yüzüne çıkıyor. Evden çıkmayan kardeşlerin sinema sevgisi ve izledikleri filmleri kendi yaptıkları kostüm ve setlerle yeniden canlandırıyor oluşları hikâyeye yumuşak tonlar kazandırsa da, aslında korkunç bir trajedi var ortada. Bana sorarsanız çocuk sahibi olabilmek için ehliyet gerekmeli. Angulo ailesi nadir bir örnek olabilir ancak çoğu ebeveyn çocuklarına üç aşağı beş yukarı benzer eziyetler ederek hastalıklı zihinlerini sonraki kuşaklara aktarmaya çabalıyor.
The Wolfpack vizyondaki Oscar adayı Gizli Dünya’nın (Room) aksine kurbanların odadan çıktıktan ve tekrar yaşama karıştıktan sonraki, travmanın hafiflediği dönemlerini odak noktasına yerleştirdiği için seyirciyi sarsmıyor. Gençlerin güler yüzlü oluşları, yaptıkları taklitler vs. derken izlediklerimizin korkunçluğunu idrak edemiyoruz. Bilinçli bir tercih bile olsa bu konuyu işleyen bir belgeselin daha ciddi olmasını ve geniş perspektiften bakabilmesini dilerdim.