Carter Smith’in yönettiği ve Jonathan Tucker, Jena Malone, Shawn Ashmore ile Laura Ramsey’in oynadığı Lanetli Topraklar (The Ruins) filmini DVD’si Tiglon’dan çıktı. Film Hostel’ın ruhuna rahmet okutacak kadar kanlı…
Oscar adayı senaryo yazarı Scott Smith’in yazdığı çok-satan gerilim kitabından uyarlanan “The Ruins”, Meksika’daki bir ormanın derinliklerindeki eski uygarlık bölgesini gezmeye giden bir arkadaş grubunun oradaki şeytani güçlere karşı verdiği amansız hayatta kalma mücadelesini konu alıyor.
Meksika’nın pırıl pırıl güneşi, sıcak suları, kızgın ve neredeyse altından kumlu sahilleri her yıl sayısız turisti davet eder. Böyle ortamlar özellikle ucuz eğlence arayan gençlerin ilgi odağıdır. Çok iyi arkadaş olan Amy ile Stacy , yanlarına erkek arkadaşlarını da alarak Meksika’daki turistik bir bölgeye tatile giderler. Grubun tatili sona yaklaşırken antik Maya harabelerini görme umuduyla bir ormana yolculuk yaparlar. Ancak arkeolojik kazı bölgesine vardıklarında beklenmedik olaylar meydana gelince korkuya kapılan genç gezginler, eski bir taş yapının tepesine sığınırlar. Orada gizlenmiş ölümcül tehditle yüz yüze kaldıklarında gençler için vahşi bir hayatta kalma mücadelesi başlayacaktır.
Daha önce söyledim sanırım, filmlere, özellikle de korku filmlerine konusu ya da yankıları hakkında hiçbir şey okumadan gitmei seviyorum. Lanetli Topraklar’a da aynen böyle gittim. Ne filmdeki kahramanların, ne de benim başıma ne geleceği hakkında hiçbir fikrim yoktu. İyiki de öyle yapmışım. Filmin gidişatını bilmemek bu güzel filmden müthiş bir keyif almamamı sağladı. Dolayısıyla kimsenin keyfine limon sıkmamak için ben de size yine Canavar filmi için yaptığım gibi spoiler’sız bir yazı yazmak için çaba sarf edeceğim. Başka yerde başka bir yazı çıkar da karşınıza, benim çabalarımı heba ederse elimden bir şey gelmez tabi.
Filmin başlarında birkaç sahneyi ipucu olarak değerlendirip filmin düğümüyle ilgili bazı varsayımlarda bulundum. “Bunlar kesin They’e(Onlar) bağlayacak,” dedim içimden. Romanya’da bir Fransız çiftin başına gelenleri konu alan dehşetengiz bir filmdi Onlar. Neyse, netice de çok geçmeden fazlasıyla yanıldığım ortaya çıktı.
Lanetli Toprak, kan revan hususunda Hostel ve Saw gibi popüler korku filmlerinden aşağı kalmıyor. Keza gerilim hususunda da… Ama diğer iki filmden farkı, Lanetli Topraklar’ın fantastik bir hikayeden yola çıkması. Bu anlamda Stephen King’in, D.R. Koontz’un hatta biraz da Micheal Crichton’un hikayelerini andırıyor konusu. Tabi bu fantastik mevzunnun derinine inmektense zamanını kanlı salvolar yapmayı tercih ediyor. Bu anlamda Hostel’ın, Saw’ın seyircisine oyunyor. Ama bu hareketiyle sitletini düşürmüş oluyor. Maya harabelerinde geçen bir filmin en gizemli uygarlıklardan biri olan Mayalarla ilgili bazı anekdotlar, fanteziler, bağlantılar üretilmesini bekliyor insan. Hikaye olağanüstü merak uyandıran bir sırra sahip. Bu sırrın geçmişine göz atılmaması biraz işin ucuzluğuna, biraz da tembelliğine kaçmak gibi olmuş. Filmin uyarlandığı kitap ülkemizde de yayımlanacağı için bu eksiğin kitabın kendisinden mi, yoksa filmden mi kaynaklandığını keşfetme fırsatımız olacak neyse ki!
Her şeye rağmen Lanetli Topraklar bugüne kadar izlediğim iyi tür filmlerinden biri kesinlikle. Midenizin ve yüreğiniz dayanacaksa, hele ki benim gibi korku filmi meraklısıysanız mutlaka seyredin derim.
