Yahşi Cazibe hazır reyting birincisiyken, Hakan Yılmaz’la yaptığımız sohbeti yeniden hatırlayalım istedik.
Okan Bayülgen’li ilk komedi filmi Kanal(i)zasyon’un başrol oyuncularından biri Hakan Yılmaz. Televizyon dizilerinden aşina olduğumuz ve – yüzü eskimeden bu kadar çok dizide rol almasının bana verdiği destekle çekinmeden söyleyebilirim ki – çok sevdiğimiz bir oyuncu.
Televizyonunun şöhret üstündeki etkisi, hormonların zirai ürünlerin üstündeki etkisine benzetilebilir. Televizyon şöhreti kişiye bazen zamanından çok önce ve doğal olmayan bu süreç yüzünden anormal boyutlara ulaşmış bir kütleyle gelebilir. Donanımı yetersizse oyuncu bu kütlenin altında ezilecek, belki de yok olup gidecektir.
Hakan Yılmaz televizyon tarihinin en başarılı sitcomlarından biri sayılabilecek Ayrılsak da Beraberiz dizisinin Teoman’ı olarak tanındığında benzer bir tehdit altındaydı. 600 bölümlük bir dizinin ardından buradaki rolü üstüne yapışıp kalacak ve kariyeri daha başında durma noktasına gelecekti belki de.
Hakan Yılmaz bugüne kadar büründüğü onca karaktere rağmen benim için hala en çok Teoman. Tıpkı Necmi Yapıcı’nın hala en çok Feridun Bitir olması gibi. Birçok kişi için de böyle olduğuna eminim. Ama yine de bu durum Hakan Yılmaz’ın kariyeri önünde hiç engel teşkil etmedi. Uy Başıma Gelenler’de Hakan, Erkeksen Seyret’te İzzet, Avrupa Yakası’nda Osman Koçarslanlı, Yalancı Romantik’te Ahmet olarak halkın karşısına çıktığında kimse yadırgamadı onun yüzünü. Ratingler şahidimiz…
Hakan Yılmaz şimdi dördüncü kez bir sinema filmi aracılığıyla buluşacak izleyicilerle. Denebilir ki bu onun sinemadaki en önemli rolü. Okan Bayülgen ile birlikte rol aldığı Kanal(i)zasyon’da bir televizyon kanalının kaypaklıkta sınır tanımayan genel müdürünü canlandıran Hakan Yılmaz’la kendisini ve filmi konuştuk.
Hep komedi dizilerinde karşımıza çıktınız. En baştan beri tercihiniz bu yönde miydi yoksa kendiliğinden gelişen bir süreç mi oldu bu? Diyeceğim, siz bir komedyen misiniz?
Evet, aslında bugüne kadar yer aldığım bütün projeler hemen hemen komedi ağırlıklıydı. Bunların birçoğu tabii ki benim seçimimdi. Ama bunda yapımcıların da biraz yönlendirmesi var ve bence onlar da işlerini biraz sağlama almak istiyorlar düşüncesindeyim. Ben hiçbir zaman bana devamlı komedi teklifleri geliyor diye sitem etmedim. Eğer bir sitcom çekilecekse ve orada başrol alacak üç dört kişiden biri olarak düşünülüyorsam bu benim için güzel bir durum aslında. Ama asla kendimi bir komedi oyuncusu olarak sınıflandırmıyorum.
Kendinizi bir drama dizisinde ya da filminde hayal edebiliyor musunuz? Teklif gelse kabul eder misiniz yoksa bunu bir risk mi görürsünüz bugüne kadar birikmiş imajınızı dikkate alarak?
Yeri geldiğinde bir drama yapımında da rol alabilirim sonuçta ben bir oyuncuyum ve böyle bir ayırım yapmam mümkün değil. Ve böyle bir teklifi risk olarak görmüyorum. Bana gelen teklif drama olsun, komedi olsun ayırt etmeden dersime iyi çalışarak kamera önüne geçerim. Bugüne kadar yer aldığım yapımlarda hepsi komedi olmasına rağmen canlandırdığım karakterlerin birbirinden uzak ve ayrı kişilikler olmasına dikkat ettim. Sanırım bunu da başardım ya da başardığımı sanıyorum.
Kendinizi Kemal Sunal komedisine mi yoksa Ferhan Şensoy komedisine mi yakın bulursunuz? Komedi anlayışınızı, bu konuya yaklaşımınızı merak ettiğim için soruyorum…
Sanırım Ferhan Şensoy benzetmesi bana biraz daha yakın geliyor. Aslında benim için en önemlisi hikaye, hikaye bir binanın temeli gibidir. Temeli zayıf tutarsanız o çok süslediğiniz bina bir anda yerle bir olur. Komedide çatışma olmalı ki ortaya anlatacak bir durum komedisi çıksın. Ben tip komiğinden çok hikayenin desteklediği durum komedisini seviyor ve bu tür yapımlarda yer almaya özen gösteriyorum. Ayrılsak da Beraberiz de ayrılan ama aynı evde yaşamaya çalışan iki kişinin hikayesinden tam 600 bölüm çıktı. Eğer bu hikaye de bir çatışma ve birbirine zıt kutuplu karakterler olmasaydı 13 bölümden fazlası hayata geçmezdi diye düşünüyorum. Komediyi seviyorum sonuçta insanlar aynı şeylere üzülür ama emin olun çok ayrı şeylere gülerler bu kadar farklı espiri anlayışı olan insanları biraz olsun tebessüm ettirebiliyorsam ne mutlu bana..
Trabzon doğumlusunuz. Umarım Trabzonsporlusunuzdur da … Yalancı Romantik’de canlandırdığınız karakter gibi ilgili misiniz futbolla?
İstanbul doğumluyum, babam da istanbul’da doğmuş ama köken Karadeniz Rize. Sıkı bir Fenerbahçe taraftarıyım, kombinem var. Çekimim olmadığı zaman maça gitmeye bayılıyorum.
Okan Bayülgen tv programlarda başladığı medya eleştirisine Kanalizasyon filminde devam edecek gibi. Sık sık içinde boy gösteren biri olarak sizce de TV medyası bu kadar eleştiriyi hak ediyor mu?
Ne kadar eleştirilirse eleştirilsin TV’deki saçma yapımlar her zaman hayatımızda olacaktır. Bizim eleştirdiğimiz bu yapımlar zaten bizim televizyoncuların yarattığı ya da ortaya çıkardığı formatlar değil hepsi zaten bütün dünyanın başvurduğu yapımlar. Bizler de onlardan öykünüyoruz bu yapımlarla.
Siz seyrediyor muydunuz Bayülgen’in programlarını, ne düşündürtüyordu size?
Okan’ın eleştirilerine gelince kimsenin TV’de söyleyemediği sadece kendi aralarında yaptığı eleştirileri ekranda söylemesi onu çıkıntı bir televizyon programcısı haline getiriyor. Bence böyle birine de ihtiyaç var arada…
Sizin televizyon maceranız nasıl başladı?
Televizyon maceram 1988 yılında TRT’nin bir hafta sonu programında ufak skeçlerde rol alarak başladı diyebilirim. Çok amatörce işlerdi ama kamera önünde oyunculuğu orada öğrendim. Daha sonra hatırlayamadığım kadar çok iş yaptım ve şu anki duruma kadar geldim. Yani tam 21 yılı geride bırakmışım oyunculukta ama hala işin başındayım düşüncesi ile her işime dört elle sarılıp elimden geleni yapmaya çalışıyor ve öğreniyorum..
Okan Bayülgen ile ilk kez çalıştınız sanırım. Bu ortaklık nasıl doğdu ve sizde ne gibi izlenimler bıraktı?
Okan’ı çok uzun yıllardır tanıyorum ve bir ara Televizyon Çocuğu’nda birlikte çalışma fırsatımız olmuştu. Bu filmde yönetmenimiz Alper Mestçi bizi bir araya getirdi, bence çok da iyi yaptı. Filmin senaryosunu okurken bugüne kadar canlandırmadığım bir karakter oynayacağım için çok mutlu oldum. Filmde gerçekten insanların televizyonda söyleyemediği şeyleri söyleme fırsatı doğdu bence. Okan da farklı bir tiple sinema severlerin karşısına çıkacak bana sorarsanız keyifli bir iş çıkacak ortaya. Benim canlandırdığım Berk karakteri oldukça aşağılık, üç kağıtçı ve filmin en komik karakterlerinden biri. Acımasızca yalan söyleyen ve insanlara hep yukarıdan bakan ukala bir tv yöneticisi..
Yılın en komik filmi olmasında bir iddia taşıyor film. Bu iddiayı paylaşıyor musunuz? Kanalizasyon sinemada çok gişe yapan Recep İvedik ya da Hababam serisinden farklı olarak bir derdi, bir mesajı var gibi duruyor. Derdi olmak, mesajı olmak gişe de çok geçer akçe değil ne yazık ki Türkiye’de. Bu alışkanlığı bertaraf edebilecek mi sizce Kanalizasyon?
Dedim ya herkes ayrı şeylere gülüyor komedi çok görece bir şey. Recep İvedik’e gülen belki de bizim filme gülmeyeceğini düşünecek, ona farklı gelecek. Ama emin olsunlar Kanalizasyon filminde herkesin gülmek için bir sebebi var, o yüzden yılın en komik filmi olma iddiasına ben de katılıyorum. Gülmek garanti diyebiliriz..
Avrupa Yakası’nı saymazsak dizilerde hikayeyi sürükleyen kişi oldunuz. Sinema da benzer bir rol üstlenmeyi düşünmediniz mi?
Sanırım bu fırsat bu filmle karşıma çıktı. İnşallah iyi değerlendirmişimdir bana verilen bu şansı. Evde sayamayacağım kadar film senaryosu var. Sinema filminde rol almak için hikayesi sağlam olmayan işlerde olmak istemedim. Bana gelen teklifler hep birbirine yakın tipleri barındırdığı için içlerinde olmak istemedim. Bir kızım var ve ileride ona gösterecek güzel yapımlar olsun istiyorum arşivimde. Acelem yok daha işin başındayım ve öğrenecek çok şey var.
Kanal(i)zasyon
KANAL-İ’nin bulunduğu binada cam silme görevi yapan saf bir cam silici olan İmdat Bayram’ın (Okan Bayülgen) televizyon izleme merakı, sonunda onu kanalın başına kadar getirecek. İmdat Bayram televizyonla yatıp televizyonla kalkan birisidir. Sürekli televizyon seyreden İmdat Bayram, tesadüflerin birbirini kovalaması ile Kanal-İ’nin eski Genel Müdürü Berk Yalçın’ın yerine (Hakan Yılmaz) kanalın başına geçer. İmdat’ın kanalın başına geçmesinden itibaren Kanal-İ yaptığı televizyon şovları ile ülkenin gündemine oturur ve rating rekorları kırmaya başlar. Herkes Kanal-İ ve programlarını konuşuyordur. İmdat Bayram ve ekibinin yaptığı bazı televizyon şovlarının adları ise şöyledir; “Hayvanım Olur musun?”, “Yüzüne Tükürülecek Adam”, “Tele Mahalle”, “Kim 500 Tokat İster?”, “Uzun Eşşek”, “Tuvaletteyiz”, “Boş musun Dolu musun?”, “Asabiyet Meydanı…”