Robinson Crusoe & Cuma, karikatür tarihimizin en çok sevilen dizilerinden biriydi. Dizinin yaratıcısı Gürcan Yurt şimdi de bu diziyi beyazperdeye aktardı! Yurt’a Robinson Crusoe & Cuma’nın perdedeki serüvenini sorduk…
Ercan Dalkılıç
Filmle ilgili konuşmadan önce, Robinson Crusoe& Cuma’nın, aslında sizin ilk defa 1996 yılında L-Manyak dergisinde çizmeye başladığınız karikatür dizisinden uyarlandığını belirtelim hemen. Filme uyarlamaya ne zaman karar verdiniz bu diziyi, bu süreç nasıl gelişti biraz anlatabilir misiniz?
(1997’de başladım çizmeye) Robinson Crusoe& Cuma çizgi serisine dair ilk kitap 1998’de yayınlandı ve özellikle de ilk kitabın ardından filme uyarlamak konusunda pek çok teklif ve öneri geldi. Aralarında tv dizisi yapmak isteyenler de vardı. Ama o dönemde halen yazıp çizmekte olduğum ve yeni başlamış olan yayındaki bir çizgi serinin böyle bir uyarlamasını yapmak istemedim. Sadece son dört beş yıldır bu sinema uyarlaması üzerinde ciddiyetle düşünmeye başladım. Pek çok yapımcıyla buna dair görüşmelerimiz oldu. En son iki sene önce Film Bahçesi’den Cüneyt Ceylan ile masaya oturup el sıkıştık ve bu yola çıktık. İki yıllık yoğun bir ön hazırlığın ardından da filmimizi nihayet bitirdik.
Robinson Crusoe& Cuma, 2000’lerin başında altın çağını yaşamıştı. Ezen-ezilen ilişkisini de çok ironik biçimde yansıtıyordu bu karikatür dizisi. Filmde salt komedi mi izleyeceğiz, yoksa yine bir yandan sosyal olarak duyarlı bir komedi mi karşımızdaki?
Bu tür sorularının cevabını, o filmi üreten kişilerin vermesi doğru değil diye düşünüyorum. Yani sadece bir sinema filmine dair değil, Bir müzik albümüne, bir edebiyat eserine, hatta bir resme dair de onu üretenin, ürettiği şeyin mesajına ilişkin bir tanımlama yapması ne kadar doğrudur, gerçekten bilemiyorum. En azından kendi adıma şunu söyleyebilirim; Üretilen şeyin içinde ironik sosyal mesajlar varsa, bunu zaten izleyici/okuyucu zaten alır veya almıştır. Alamamışsa da üretende bir sorun vardır anlamına gelir. Örneğin seriyi yıllardır mizah dergilerinden veya kitaplardan takip eden okuyucularımla bu anlamda çok samimi bir iletişimimiz vardı. Özel bir kitledir mizah dergisi okurları. Zeki ve seçicidirler. Robinson ve Cuma öykülerini de içinde olan tüm ironik sosyal mesajları ile birlikte bir bütün olarak algılamışlardır. Filmde de elimizden geldiğince çizgi romandaki ruhu aynen yansıtmaya çalıştık. Umarım çok daha geniş bir kitle olan sinema izleyicisi de filmden aynı tadı alır.
Peki Robinson ve Cuma’nın mizah dergilerini takip edenlerin yakından bildiği ve sevdiği sivri dilini nasıl hallettiniz? Genel izleyici kitlesi tarafından kabul görebilecek mi bu anlayış? Eğlileştirme yoluna gittiniz mi?
Hiç kimsenin bir baskısı olmadı ama sinema filminde ben kendi kendime bir sansür uyguladım açıkçası. Bunun iki sebebi var; Birincisi mizah dergisi okurları bizlerin o sokağı olduğu gibi yansıtma durumumuzu beğenen, haliyle karikatür ve öykülerdeki argo kullanımımızdan rahatsız olmayan, bunu da yaptığımız işin samimiyetindeki bir parça olarak kabul eden bir kitledir. Ama sinema filmi yaptığınızda ve yarın öbür gün filmin tv yayını da olduğunda bu çok daha geniş kitlelere ulaşan bir yayına dönüşüyor. Haliyle salonundaki televizyonuna davetsizce misafir olduğunuz herkesi hesaba katmanız gerekiyor. İkincisi de yıllarca mizah yapan insanların üzerine “küfürden ekmek yemek” gibi bir yafta yapıştırılmaya çalışıldı. Eğer küfrü nakde dönüştürmek bu kolay bir şeyse o zaman Hulki Aktunç’un Büyük Argo Sözlüğü’nü önüne açan herkes zengin olurdu herhalde. Ama bu tür eleştirilere bu film vesilesiyle de maruz kalmamak için, senaryoda özellikle çok az küfür kullanmak istedim. Robinson ve Cuma’nın bir hikayesini de bu haliyle sunmak istedim.
Serhat Mustafa Kılıç ve John Nyambi tabir yerindeyse bu rollere “cuk” diye oturmuşlar. Onlarla çalışmaya nasıl karar verdiniz? Özellikle Nyambi’yi nereden buldunuz yahu, tıpkı Cuma!
Özellikle iki ana karakter üzerine kurulu bir seri olduğu için, bu cast çalışması üzerinde titizlikle durduk. Hatta filmin bu kadar gecikmesinin ana sebebi de budur. Yani içimize sinen en iyi Robinson’u ve en iyi Cuma’yı bulana kadar beklemek istedik. Evet, Serhat Kılıç çok özel bir oyuncu. Her şeyden ziyade böyle bir karakteri canlandırmak bir oyuncuyu heyecanlandırmalıydı. Ayrıca bir çizgi karaktere hayat vermek de kolay bir şey değil. Oyunculuk kariyeri açısından riski de yüksek. Ama Serhat Kılıç hem bu işe dair büyük heyecan duydu ve bu heyecanla birlikte bu riski de göze aldı. Zaten böyle bir karakteri canlandırabilecek, çizgideki Robinson’u biraz da olsa andıran, o yaş grubundaki iyi oyuncu sayısı da kısıtlıydı. Kış Uykusu filmini, Serhat Kılıç’la bu proje için anlaştıktan sonra izlemiştim ve ne kadar doğru bir karar vermiş olduğumuzu bir kez daha anlamıştım. Robinson ve Cuma filminin çekimlerini tamamladıktan sonra da farklı bir şey hissetmedim. Ayrıca risk konusunda, hadi en kötü ihtimali düşünelim ve filmin hiç beğenilmediğini varsayalım. Sonuçta Serhat Kılıç yine aynı Serhat Kılıç olarak yerinde duruyor olacak. En kötü ihtimalle farklı bir tarzı denemiş olur ama oyunculuk yeteneğinden bir şey kaybetmiş olmaz. Cuma karakterimizi de John Nyambi canlandırdı. Tesadüfen onu tv’de bir yarışma programında izlemiştim. Türkiye’de öğrenim gören bir öğrenciyken, sonrasında eğitimini bırakıp Güney Afrika’daki ülkesine, Malavi’ye dönmüştü. Bu proje için onu geri çağırdık. Oyuncu koçu eşliğinde 4 ay süren bir çalışma yaptık. John’un bu role hazırlanmasında ve set aşamasında Serhat Kılıç’ın da ona çok büyük katkıları oldu. Bir anlamda sette hem Robinson’u canlandırıp, bir yandan da John’a hocalık ve ağabeylik yaptı. Öyküdeki çizgi karakterlerimizi sürekli didişirlerken görmüş olsak da, sette Robinson ve Cuma’yı canlandıran oyuncularımız arasında böyle tezat bir dayanışma vardı. John’da müthiş bir Cuma karakteri çıkardı ortaya.
Son olarak şunu sormak istiyorum; Robinson Crusoe& Cuma’nın devamı gelecek mi? Bir de sizin diğer kült karakteriniz Cabbar Baba 0070’i ne zaman göreceğiz perdede?
Cabbar Baba’ya dair bir projem şimdilik yok. Robinson Crusoe& Cuma’nın bugüne kadar yayınlanmış 8 kitabı ve toplam 102 adet öyküsü var. Yani olası bir devam filmleri serisi için oldukça fazla malzeme var aslında torbamızda. Biz ekip olarak 3 filmlik bir seri yapmak üzere yola çıkmıştık. Ama tabi yapımcı açısından öncelikle ilk filmin gişe başarısı bir kriter olacak gibi görünüyor. Bense gişe rakamından ziyade öncelikle seyircinin gerçek tepkisini merak ediyorum. Beğeni elbette ki göreceli. Birbirinden farklı olumlu ve olumsuz pek çok yorum alınacağını kestirmek güç değil. Yine de çizgiromanı 17 yıldır sıkı bir şekilde takip eden asıl okurların beğenisi ve beklentisi benim için en büyük etken olacak.Filmin yapacağı gişe rakamından ziyade, izleyenlerin beğenisini ben daha çok önemsiyorum çünkü. Belki çoğu yapımcı için bir filmin başarısı gişe rakamına endeksli olabilir, ama ben bir filme kaç kişinin bilet alıp girdiğinin değil, o salondan kaç kişinin memnun ayrıldığının daha önemli olduğunu düşünüyorum. O yüzden serinin devamını yapıp yapmamayı da bu dönüşleri aldıktan sonra düşüneceğim.
Robinson Crusoe & Cuma
Yönetmen: Gürcan Yurt
Senaryo: Gürcan Yurt
Oyuncular: Serhat Mustafa Kılıç, Beyti
Engin, Damla Debre
2015 / Türkiye / 98 dk.