Memleketten sessiz sedasız bir ünlü geçti. Ghetto’da gerçekleşen Jack Daniel’s Rock Competition 2009’un final gecesinde, yabancı jüri üyelerinin arasında ilginç bir müzik siması da vardı. 70’lerin vahşi punk ortamında bar sahnelerinde filizlenen The Stranglers grubunun eski vokalisti ve gitaristi Hugh Cornwell.
70’lerin ortasında sökün eden Pub Rock akımı bugün isimlerini sitaişle andığımız Sex Pistols, Clash, The 1001’ers, The Damned, The Buzzcocks gibi grupların seyircilerin karşısında ilk kez çıkmasına vesile olmuş hayırlı bir vakadır. 11 Eylül 1974’de yaşadıkları şehre ithafen The Guildford Stranglers adıyla kurulan The Stranglers şu orijinal üyelerden müteşekkildi: Hugh Cornwell, davulda Jet Black, basta Jean Jacques Burnel ve bir yıl içinde yerini Dave Greenfield’a bırakacak Hans Warmling.
Cornwell, 1990 yılına kadar, yani 16 yıl ve 10 albümlük süreçte The Stranglers’ın beyniydi. “Beyin” olmak onun için zor değildi, okumuş çocuktu. 1960’larda Bristol Üniversitesi’nde biokimya okurken, tez araştırması için İsveç’e gitmişti. Müzikten burada da kopamamış ve Johnny Sox adlı bir grup kurmuştu. 1974’de bu grubu da yanında İngiltere’ye getirmişti. İsveç bandrollü Hans Warmling dışındaki üyelerin katılımı burada gerçekleşti. Dave Greenfield ise Melody Maker dergisine verilen bir ilanla bulundu. Ardından grubun iki aşamalı isim evrimi gerçekleşti. Grup The Ramones ve Patti Smith gibi Amerikan punkçılarla birlikte çıktığı İngiltere turnelerinde adını daha çok duyurma şansını elde etti. The Stranglers grubunun şanssızlığı Londra’daki elit Punk ortamlarının kendilerine çok yüz vermemesiydi. Grubun forsu başkent dışındaki yerlerde daha büyüktü. Peaches, Something Better Change ve No More Heroes döneminde sükse yapan The Stranglers şarkılarıydı.
Golden Brown
Bazı şarkılar, onları yaratanlardan daha ünlü olurlar ve şarkının yaratıcısını/yorumcusunu gölgede bırakabilirler. Bazen o şarkının yanına koyulabilecek daha fazla sayıda başka iyi şarkılar yapamadıkları, bazen de o şarkı ulaşılmaz bir başyapıt olduğu için. The Stranglers’ın durumu böyle aslında. Grubun 1981 tarihli La Folie albümünde yer alan Golden Brown şarkısı bugün bile her dinleyeni büyüleyip bu dünyanın dışına taşıyabilen bir şarkı. Oysa The Stranglers’ın geçmişine baktığınızda bu çizgide başka bir şarkı bulmakta zorlanıyorsunuz.
Golden Brown büyük hayran kitlesini aslında daha çok Guy Ritchie’nin 2000 tarihli filmi Snatch’in soundtrack’ine girdikten sonra oluşturdu. Böylelikle yeni bir kuşak bu muhteşem şarkıyı tanıdı. (Brad Pitt’in canlandırdığı Mickey, Gorgeous George’u tek yumrukta nakavt eder. Kamera yerde iki seksen yatan George’tan tavana doğru uzaklaşır ve George’un başına toplaşan insanları kuşbakışı görürüz. Şarkı devam eder, sahne değişir Türk birileriyle tartışmakta, ortağı Tommy ise başlarına geleceklerin en kötüsünü hayal ederek buğulu gözlerle onları izlemektedir.)
Golden Brown’un neyi anlattığı zaman zaman hayranlar arasında tartışmalara yol açmıştır. Hugh Cornwell bu tartışmalara son vermek istercesine 2001’de çıkan The Stranglers Book adlı anı kitabında bu şarkı için şöyle der: “Şarkı iki şey hakkında. Eroin ve bir kız. Sözler ikisinin de bana geçirttiği memnuniyet verici zamanları tarif ediyor.”
Yoluna Jet Black, Jean Jacques Burnel, Dave Greenfield ve Baz Warne ile devam eden The Stranglers’ın şimdilik 16’ıncı ve son albümü 2006 tarihli Suite XVI.
Herkes Kırmızı (Kalp Vakfı’ndan kesin alılar bir ekstra) adlı grubu Jack Daniel’s Rock Competition 2009’un birincisi olarak seçen jüride böylesi önemli bir üyenin olması umarız bu genç arkadaşlarımızı müzikal çalışmaları konusunda daha da motive edecektir. Belki The Stranglers hiçbir zaman çok büyük bir grup olmadı ama en azından hala çizgisinden ve müziğinden ödün vermeden yolunda yürüyen bir grup olarak hatırlanıyor. Genç müzisyenlere verilecek bundan daha iyi bir tavsiye olmasa gerek: Kendin ol, ödünsüz ol! Bu işi para için yapacaksan da, o zaman git bankacı ol!