Ridley Scott son filmi Amerikan Gangsteri ile kendisinin de Scorsese kıvamında bir usta olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor. Gişe filmi takipçilerini ne kadar tatmin eder bilemeyiz ama “iyi film dilencisi” sinema severler salonlardan çok memnun ayrılacak.
1995 tarihli film Virtuosity’de acar polis dedektifi Parker Barnes, sanal gerçeklik olarak yaratılmış, ama bir fırsatını bulup kendine android bir beden bulmuş ultra-suçlu SID 6.7 ile uğraşmak zorunda kalır. Bugün çok hatırlanan bir film değil, hatırlayan az sayıdaki insan ise Virtuosity’yi yıldızı parlamaya başlayan iki aktörü bir araya getirdiği için hatırlıyorlar: Denzel Washington ve Russell Crowe.
Onları 12 sene sonra yeniden aynı filmde izleme imkanına sahibiz. Yönetmen koltuğunda Ridley Scott’un oturduğu Amerikan Gangsteri’nde yine zıt tuplardaki iki rakibi canlandırıyorlar. Yalnız bu yeni filmde roller yer değiştiriyor ve bu kez polis rolüne bürünen Crowe olurken, Washington’a suçluyu oynamak düşüyor.
American Gangster 1970’li yılların başlarında New York’un Harlem semtinin tehlikeli sokaklarında uyuşturucu ticaretini kontrolü altına alarak bir suç imparatorluğu kuran gerçek bir karakteri, Frank Lucas’ı konu alıyor. Lucas, Vietnam Savaşı sırasında kullandığı eroin sevkıyat yöntemi sayesinde bir nevi efsane olmuştur. Uyuşturucuyu Amerikan askerlerinin cenazelerini taşıyan tabutların içinde sokturuyordu ülkeye.
Frank Lucas 60’larda New York’un önde gelen suç patronlarından birisinin şoförlüğünü yaparken tam anlamıyla bir “hiç kimse”dir. Ancak patronunun ani ölümü üzerine oyuna katılır. Zekası ve katı çalışma ahlakı sayesinde kısa sürede Harlem bölgesindeki uyuşturucu ticaretinin kontrolünü eline geçirir. Amerikan ordusundaki bağlantılarını kullanarak daha kaliteli uyuşturucu maddeyi daha ucuz fiyata Harlem sokaklarına akıttığı için şehirdeki rakiplerini saf dışı bırakır.
Richie Roberts mesleği ve evliliği tehlikeye girmiş bir kanun adamıdır. Suç dünyasındaki değişimleri hissedecek kadar Harlem caddeleriyle iç içedir. Araştırmaları sonucunda Frank Lucas’a ulaşmayı başarır.
Lucas ve Roberts’ı, çevrelerindeki iş arkadaşlarından ayıran ve onları yapayalnız birer figür haline getiren çok katı ahlaki prensipleri vardır. İlgi alanları ve sorumlulukları onları karşı karşıya getirmesi an meselesidir. Böyle bir karşılaşmadan heyecan, gerilim ve kan dışında ne çıkacağı da bırakalım filmin sürprizi olsun.
Ridley Scott bugüne kadar Crowe ile iki kez çalıştı. Gladyatör ve niye çektiğini pek akıl sır erdiremediğimiz İyi Bir Yıl (A Good Year) filminde. Washington ise Ridley Scott’ın değil ama kardeşi Tony Scott’ın gözde oyuncusu. Birlikte tam üç film çektiler. (Crimson Tide, Man On Fire ve Deja Vu)
Amerikan Gangsteri ile ilgili bir başka ilginç nokta da şu: filmin çekilmesine ilk kez 2004’de başlanmıştı. Ama o zaman yönetmen koltuğunda Antoine Fuqua, Crowe’un yerinde de Benicio Del Toro vardı. Planlanan bütçeye uyulamadığı için proje iptal edildi.
Teknik anlamda kusursuz bir sinema çalışması olsa da, duygusal anlamda sinema seyircisiyle buluşmakta zorluk çekebilecek bir film Amerikan Gangsteri. Fincher’ın Zodiac’ı gibi bu film de genel Hollywood sineması klişelerine ve gerek uzunluk, gerek gidişat formülasyonu açısından mainstream sinemanın kalıplarına itibar etmediği için gişe filmi takipçileri tarafından biraz soğuk bulunabilir.
18 Ocak 2008
Amerikan Gangsteri
American Gangster
Yön: Ridley Scott
Oyn: Denzel Washington, Russell Crowe, Cuba Gooding Jr.