Usta çizer Enki Bilal’ın 2009 tarihli çizgi roman albümü Mahlukk (Animal’z) global bir mahvoluşun yaşandığı alternatif bir gelecekte geçiyor. Bu distopik bilimkurguda da Bilal’in alıştığımız o hibrid karakterleri, felsefik diyalogları ve kaotik olay örgüsü çıkıyor karşımıza.
Gazap Fırtınası dünyanın üstüne ansızın çökmüş ve iklimleri alt üst ederek gezegeni her türlü canlı için yaşanmaz bir hale getirmiştir. Eşi benzeri görülmemiş doğal felaketler insan nüfusunun neredeyse tamamını gezegenden silip süpürmüştür. Hayata kalan çok az sayıdaki insan içilebilecek tatlı su bulmanın zorluklarını yaşamaktadır. Ancak tüm bu felaketlerden etkilenmemiş birkaç bozulmamış yerin var olduğuna hala inanılmaktadır. Mahlukk’taki hikaye kişilerinin – ki bazıları ileri gen teknolojisinin ürünü olarak çeşitli hayvanların genlerini taşımaktadırlar DNA kodlarında, dolayısıyla onların bazı özelliklerine sahiptirler – amacı da deniz yoluyla bu Eldorado’lara ulaşabilmektir.
Enki Bilal’in çizgi romanları görsel anlamda hemen herkesi cezbedebilecek güçte olsa da, okunma aşamasında okurunu oldukça zorlayan bir içeriğe sahiptir. Sofistike yapısına rağmen Bilal’in bu hikayesini bir western izleğine oturtması, Mahlukk’u okurken işleri biraz kolaylaştırıyor. Bilal de bu janrı basit yapısından dolayı gayet bilinçli olarak tercih etmiş zaten. Çizimlerini sabahları yapıp, öğlenleri western filmleri seyrederek bitirmiş Mahlukk’u. Westernler’in doğanın ıssızlığıyla, tahmin edilemezliğiyle ve tehlikeleriyle başa çıkmak zorunda kalan yalnız kovboyları, karakterlerini oluştururken ona değerli bir esin kaynağı olmuş. Ama bu klasik janra yaptığı bilimkurgu ile gerçeküstü arasında denebilecek eklemeleriyle ortaya yine avantgarde olmayı da başaran bir iş çıkarmayı başarmış Bilal. Yaratılan atmosfer, eserden dışarı taşan duygu ise biri çok bilindik, diğeri az bilinen iki yol hikayesini getiriyor akla: Cormac McCarthy’nin John Hillcoat’ın elinden film olan The Road ve Jean Yvane imzalı Sürgünde Bir Kovboy. Popüler sinemadan da Tanrının Kitabı (The Book of Eli-2010) ve Su Dünyası’nı (Waterworld -1995) benzere yakın örnekler olarak sayabiliriz.
Mahlukk Jean Baudrillard’dan yapılan şu alıntıyla başlıyor:
“Toz halinde su! Su elde etmek için birazcık su ilave etmeniz yeterli.”
Bu alıntı suyun önemine, vazgeçilmezliğine ve yerine bir şey konulamazlığına vurgu yapıyor elbette. Enki Bilal herkesin farkında olması gereken bu gerçeği görmezden gelen, su kaynaklarını kirleten ya da yok eden ve gezegenimize gereken saygıyı göstermeyen insanlara oldukça kızgın. Mahlukk’ta da, önceki çoğu eserinde yaptığı gibi bu kızgınlığını yansıtıyor. Yarattığı karamsar gelecek, gezegenin sakinlerini bir felaket dizisiyle yok etmesi Bilal’e göre insanların tam da hak ettiği şey.
Mahlukk, Marmara Çizgi’den çıkan sekizinci Enki Bilal albümü. Sırada sanatçının üç kitaptan oluşan Bugünün Efsaneleri Serisi var: Taş Gemi, Unutulmuşların Gezisi ve Varolmayan Şehir. Yayımlanacak bir diğer albüm de kökleri İspanya İç Savaşı’na uzanan gizli bir faşist örgütün bir Bask kasabasına saldığı dehşeti konu alan Karadüzenin Üyeleri olacak.
Enki Bilal kimdir?
Belgrad’ta Bosnalı bir babadan ve Slovak bir anneden doğan Bilal, 9 yaşında Paris’e geldi. 14 yaşında René Goscinny ile tanışıp onun cesaretlendirmesiyle çizgi romancılağa başladı. İlk işleri ünlü Pilot dergisinde yayımlandı. Heavy Metal dergisinde çizmeye başladı. En ünlü eseri 10 yıldan uzun bir sürede tamamladığı ve ülkemizde yine Marmara Çizgi tarafından yayımlanan Nikopol Üçlemesi’dir. Sinema da Bilal’in ilgi alanları arasındadır. Kadın Tuzağı – Immortal (Ad Vitam) filmi 20005’te bizim sinemalarımızda da gösterilmişti.
Nikopol Üçlemesi
1. Ölümsüzler Panayırı
2. Tehlikeli Kadın
3. Soğuk Ekvator