Bu yıl 14.’sü düzenlenen !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali yine sinemaseverlere on gün boyunca birbirinden seçkin filmler sunmak için yola çıktı. Toplam 13 kategoride 100’e yakın gösterimin yapılacağı festivalin programında Berlinale başta olmak üzere dünyanın önde gelen festivallerinde gösterilmiş, ödüllendirilmiş filmler yer alıyor. Biz de bu hafta sinemaseverlere kılavuz olalım istedik ve !f’te mutlaka görülmesi gereken bazı filmleri sıraladık…
Yasaklı Oda
Kanada’nın David Lynch’i olarak anılan Guy Maddin’in merakla beklenen son filmi Yasaklı Oda şimdiden başyapıt olarak anılmaya başlayan bir eser. Sinemaya saygı duruşu niteliğindeki film, Marv’ın yasaklı odayı açması ve peşinden gelişen tahmin edilemez olayları konu alıyor esasen. İzleyiciyi gökyüzü, okyanuslar ve düşlere bulayan Maddin’in bu gerçeküstü (ya da soyut denilebilecek) eserinde Matthieu Amalric, Charlotte Rampling ve artık ‘kült oyuncu’ mertebesine ulaşan Udo Kier rol almış.
Tokyo Çetesi
Santa Inoue’nin ünlü mangasından perdeye aktarılan Tokyo Çetesi‘nin yaratıcısı Sion Sono, Uzakdoğu’dan çıkmış belki de en aykırı yönetmen. Tokyo’nun distopik bir evrene büründüğü film; Hip-Hop vasıtasıyla savaşan iki yakuza çetesinin hikayesini anlatıyor. Dövüş kareografileriyle bezeli bir Hip-Hop müzikali olan Tokyo Çetesi, şimdiye dek görülmemiş türden bir deneme.
Gece Yarısı Sokakta Sokakta Tek Başına Bir Kız
İran’ın ilk vampir-western fimi olarak tanıtılan Gece Yarısı Sokakta Sokakta Tek Başına Bir Kız; aslında bir İranlı-Amerikalı olan Ana Lily Amirpour imzasını taşıyor. Dolayısıyla bu filme İran filmi demek zor. Ama gelgelelim İran fonunda geçen Farsça bir hikaye bu! Hayali bir yeraltı kentinde avını arayan kahramanımızın, Drakula kostümlü Arash’la karşılaşmasıyla romansı da potasına katan film, siyah-beyaz görüntü formu ve psikedelik müzikleriyle de hayli dikkat çekici. Bu ayrıksı deneme gerçekten görülmeyi sonuna dek hak ediyor bizce.
Fassinder: Talepsiz Sevmek
Alman yönetmen Rainer Werner Fassbinder’ın 1970 yılında arkadaşı Braad Tomsen’la yaptığı uzun konuşamaların toplamı olan bu belgesel; yönetmenin psikanalizden aşka, evlilikten çok sevdiği Holywood’a uzanıyor. Tomsen’in anlatıcı ses olduğu Fassbinder: Talepsiz Sevmek ayrıca Fassbinder’in annesi Lilo Pimpout’la yaptığı kayılar ve kült oyuncuları Irm Hermann ve Harry Baer’le yapılmış mülakatları da içermekte.
Motör: Kopya Kültürü & Popüler Türk Sineması
Almanya’da Yeşiçam filmlerini videodan izleyerek büyüyen Cem Kaya’nın imza attığı, yapımı yedi sene süren bu belgesel için 60’lar ve 70’lerde Yeşilçam’da yeşeren bize özgü ‘kopya kültürü’nün arkeolojisi denebilir. Dönemin yönetmen, oyuncu ve set çalışanlarıyla yapılan röportajların yanısıra filmlerden parçaların da geçit yaptığı belgesel, Yeşilçam tarihimizin öteki tarafına bakan önemli bir yolculuk.
Kabile
Oyuncu kadrosunun tamamı işitme engellilerden oluşan Ukrayna yapımı Kabile, sıradan izleyici için tam bir demir leblebi. Zira filmde konuşma yok, anlatıcı yok, altyazı yok, müzik yok… Salt ortam sesleri ve bedensel oyunculuğun olduğu bu deneysel film, şaşıracaksınız ama suçun hüküm sürdüğü bir yatılı okulda geçen bir hikayeye sahip. Biçim denemesiyle sinema tarihine geçmeye hazırlanan film, !f’in kaçırılmayacak filmleri arasında şüphesiz.