Prenses bir kurbağanın çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecini modern bir hikaye tadında anlatan “Kurbağa Krallığı” (“Frog Kingdom”), toplumsal algının “kadın”, “eşitlik”, “özgürlük” gibi kavramlara yüklediği anlamları da sorgulamaya çabalıyor.
Animasyon, hele çocuklara yönelik ise oldukça zorlu bir iştir. Gerçek dünyadan ilham alarak bile olsa karakterleri çizmek, yaratmak ve sonunda da sesinden davranışlarına ona bir kişilik kazandırmak ustalık gerektirir. Sırf bu yüzden bile bu işe girişmek cesaret gerektirir, bunu bir film haline getirip izlettirebilmek, pazarlayabilmek gerçek ise başarıdır. Odak kitle çocuklar olduğundaysa bu başarıya ulaşabilmek daha zor ve daha anlamlı hale gelir. Zira çocuk-olmayan olarak çocukların hem anlayacağı hem beğeneceği hem de istemsiz olarak bazı değerleri idrak edeceği bir eser sunabilmek için çocukları anlamak yetmez, çocuk ruhla olmak hatta gerçekten de çocuk olmak gerekir.
Bahsettiğim açıdan “Kurbağa Krallığı” (“Frog Kingdom”) filmi vizyona girerek zaten belli bir başarı elde etmiş durumda. Konusu itibariyle de bu başarısını bir sonraki aşamaya, yani film olarak başarılı olmaya yaklaştırmış gibi görünüyor. “Cesur”a (“Brave”) benzer olarak çocukluğunun sonuna gelmiş, yetişkinliğe erişme çabasındaki bir dişinin, kurbağa olarak kendi tercihlerini kendi yapabilecek güçte olduğunu, özgürlüğü hak ettiğini gösterme çabasının anlatıldığı film maalesef raflarda tozlanacağını şimdiden söyleyebilirim.
86 dakika gibi kısıtlı denebilecek bir sürede derinleşmesini, birçok meseleye değinmesini beklemiyor insan. Zaten hikâyenin konusu oldukça genel, birçok yönden işlenmeye açık. Farklı alanlara girip de zihinsel olarak henüz yeterince gelişmemiş olan odak kitlesinin aklını bulandırmaya gerek yok. Fakat film giriş bölümünde izleyici bir girdabın içine çekiyor. Kim nedir, neler olup bitiyor, neden ve nasıl sorularının yarısından çoğuna cevap vermeden, akıllarda soru işaretleri bırakarak başlıyor hikayesini anlatmaya. Sembollerle, göndermelerle neyin ne olduğunu göstermeye çalışsa da bunu yeterli düzeyde yapamıyor, karman çorman bir başlangıç yapıyor. Yarım saat kadar sonra “bilinç”, “kadın”, “özgürlük”,” eşitlik” gibi kavramlara değinmek istediği hikaye çıkıyor ortaya. Burada hatasını unutturma, telafi etme şansını yakalasa da “aşk”a fazla değinince yine ipin ucunu kaçırıyor. Sona gelindiğinde ise yeni bir kaos eşliğinde hikaye bitiyor.
Kaosun yanında rahatsızlık veren iki temel mesele daha var. Bunlardan ilki, bir çocuk filmi olmasına karşın çocuklara ne kadar yönelebildiği sorusu. Zira filmin yönetmenlerinden Nelson Shin, uzun süre The Simpsons serisinde çalışmış bir isim. Yıllarca yetişkinlere yönelik işler yapmışken bir anda çocuklara yönelmesinin ne kadar sağlıklı olduğu tartışılabilir. Havada uçuşan kavramların yanı sıra izleyiciden beklenen konsantrasyon ve algı kapasitesi bu tartışmayı körükler nitelikte. Dilinin ve çizgilerinin “çocuksuluğuna” karşın diyalog ve alt metnin anlatımı bu yapıyı desteklemiyor. Diğer mesele ise filmin merkezindeki karakter. Filmin başında da, konusunda da odaklanılan karakter prenses, ancak film boyunca ön planda olan isim yardımcı karakter. Verdiği bütün mesajlar da bu odak sorunuyla birlikte işlevsizleşiyor, arada kaynıyor.
“Kurbağa Krallığı” hakkında pek de fazla konuşulacak bir yapım değil. Söylemek istediklerini yarattığı girdapta yok eden bir niteliğe sahip. Açık konuşmak gerekirse senarist, yönetmen ve kurgu ekibinin çok film izlemesi, filmi bitirmeden önce de birçok kez yeniden seyretmesini isterdim. Yapmışlarsa da üzgünüm ama belli edemiyorlar. Şahsen ben izlemem, çocuğuma da izletip kafasını karıştırmam. Yerini dolduracak, ötesine geçecek birçok animasyon varken tercih edeceğim bir film değil. Ama sinemada izlenir mi, oyala(n)mak ve gerçeklikten bir an olsun kaçmak için çocukları alıp da gidilebilir. Sonuçta kendini pazarlayabilecek kadar başarılı bir yapım.
Kurbağa Krallığı (Frog Kingdom)
Yönetmen: Nelson Shin, Melanie Simka
Senaryo: Ross Mihalko, Melanie Simka
Seslendirme: Bella Thorne, Keith David, Rob Schneider
2013 / Çin / 86 dk.