BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Takvimler 5 Eylül 1946’yı gösterirken Zanzibar adasında Farrokh Bulsara adıyla dünyaya gelen kara gözlü bebeğin gelecekte sahnedeki duruşu, şovları ve pek çok insan tarafından bile bugün hala dünyanın güçlü vokali olarak anılacağını kimse bilmiyordu. Çok özel bir sese ve müzik ruhuna sahip bir insan olan Farrokh Bulsara, gelecekte, opera ile rock müziği harmanlayarak yeni bir müzik anlayışı ile dünyayı kasıp kavurması ile tanınan Queen grubunun kurucusu ve bugünlere gelmesindeki en büyük etkenlerinden biri olarak adlandırılan insan, "Freddie Mercury” haline gelecekti.

Müzik

Freddie Mercury: “Ben star olmayacağım, ben efsane olacağım…”

Takvimler 5 Eylül 1946’yı gösterirken Zanzibar adasında Farrokh Bulsara adıyla dünyaya gelen kara gözlü bebeğin gelecekte sahnedeki duruşu, şovları ve pek çok insan tarafından bile bugün hala dünyanın güçlü vokali olarak anılacağını kimse bilmiyordu. Çok özel bir sese ve müzik ruhuna sahip bir insan olan Farrokh Bulsara, gelecekte, opera ile rock müziği harmanlayarak yeni bir müzik anlayışı ile dünyayı kasıp kavurması ile tanınan Queen grubunun kurucusu ve bugünlere gelmesindeki en büyük etkenlerinden biri olarak adlandırılan insan, “Freddie Mercury” haline gelecekti.

Freddie Mercury

Takvimler 5 Eylül 1946’yı gösterirken Zanzibar adasında Farrokh Bulsara adıyla dünyaya gelen kara gözlü bebeğin gelecekte sahnedeki duruşu, şovları ve pek çok insan tarafından bile bugün hala dünyanın güçlü vokali olarak anılacağını kimse bilmiyordu. Çok özel bir sese ve müzik ruhuna sahip bir insan olan Farrokh Bulsara, gelecekte, opera ile rock müziği harmanlayarak yeni bir müzik anlayışı ile dünyayı kasıp kavurması ile tanınan Queen grubunun kurucusu ve bugünlere gelmesindeki en büyük etkenlerinden biri olarak adlandırılan insan, “Freddie Mercury” haline gelecekti.

 Cem Kor

24 Kasım 1991 yılında Aids hastalığına yenik düşerek yaşamını yitiren efsane yıldız Freddie Mercury’nin ilginç bir yaşam öyküsü var. Freddie, farisi bir kökenden gelen Jer ve Bomi Bulsara adlı anne babanın iki çocuğundan biriydi. Doğumundan bir yıl sonra Zanzibar adasından Hindistan’a taşındılar. Çok utangaç, annesi ve kızkardeşine çok düşkün bir çocuktu. Sekiz yaşındayken St. Peter’s School’a giden Freddie, burada resimdeki yeteneklerini geliştirdi ve piyano dersleri almaya başladı. Arkadaşları ve öğretmenleri ona adının İngiliz versiyonu olan Frederick ya da Freddie diye seslenmelerini benimseyerek bu adı kullanmaya başladı. 1963’te ailesi ile İngiltere’ye taşındı.

“Dişlek olmamdan hoşlanmıyorum. Onları yaptıracağım ama daha vaktim olmadı. Onun dışında… Mükemmelim.”

Freddie-freddie-mercury-31674457-1200-800

Freddie 1964 yılında gittiği Isleworth Okulu’ndan ayrılmak zorunda kaldı, çünkü sanat dersi dışındaki tüm dersleri tam bir felaketle sonuçlanacak, daha sonra Ealing College’de Grafik Tasarım eğitimi almaya başlayacaktı. 1969 yılında mezuniyetinin ardından yanlızca müziğe odaklanmış ve başka bir şey yapmayan, öğrenmeyen bir insan haline gelmişti. Ailesinden ayrılarak Londra’da kendi başına yaşamaya başlayan Freddie’nin okulda arkadaşlarıyla kurduğu ilk grup olan ‘The Hectics’ sıradan bir gruptu. ‘Larry Lurex’ adını kullanarak I Can Hear Music adıyla çıkan albüm ise hiçbir başarı getirmedi.

En yakın arkadaşlarından Roger Taylor’ın da elemanı olduğu “Smile” adlı gurubun solisti ayrıldı ve Brian May ve Roger Taylor’dan oluşan guruba Freddie de katıldı. Birkaç bas gitarist değiştirmelerinin ardından utangaç ve sessiz biri olan John Deacon’un da katılımıyla yakın bir gelecekte artık efsane haline dönüşecek olan grubun kuruluşunu tamamlamıştı.

Freddie-Mercury

Queen çok önemli bir başarı yakaladı. Kurulduğu andan itibaren grup içerisinde hep ön plana çıkan Freddie cüretkar, egzotik, kimilerine göre ahlaksız (!) ve abartılıydı. İnsanların dinledikten sonra kullanılmış bir mendil gibi atıp bir sonrakine geçebilsinler diye modern tüketime yönelik şarkılar yazmaktan hoşlandığını söylüyordu sık sık. Şöhret olmadan önce bile star olmayı başarmıştı, çünkü bu onun kanında vardı. O zamanlar eşcinsel olduğunu söyleyen ender insanlardan biriydi. Çılgın bir eğlence hayatı vardı. Gece klüpleri, çılgın partiler, ilginç arkadaşlar, bir sürü sevgili ve birkaç iyi dosttan oluşan kocaman bir dünyanın içindeydi.

“Ben çok duygusal biriyim, çok uçlarda yaşayan biriyim ve bu genellikle beni ve çevremdekileri mahvediyor.”

Freddie Mercury, sahnedeyken muhteşem, güçlü ve heyecan vericiydi ama sahneden indiğinde, günlük yaşamında sıradan olmaya gayret gösterirdi. Ama onun için hiçbir şekilde sıradan olamadı. O her zaman onu gerçekten özel yapan bir karizması, sesinin ve bakışlarının egzotik bir derinliği onu diğerlerinden farklı kılıyordu. Freddie’nin özelliklerine sahip yanlızca bir kişi olabilirdi ‘o’ da zaten ‘o’ydu.

freddy_mercury

Freddie iyi bir okuyucu değildi. Kitap okuyamayacak kadar sabırsızdı. “Belki insanlar beni kınayacak, ama pek kitap okumam” diyordu. Paranın mutluluk satın alamayacağını ama kesinlikle onu verebileceğine inanan Freddie, hayıtını şöyle özetliyordu: “Birkaç arkadaşım var, büyük bir evim ve de istediğim zaman istediğim yere gidebiliyorum…ama ne kadar çok paran olursa o kadar da üzüntün oluyor. Benim de bir şekilde çok param var.”

Televizyon seyretmekten ya da çok uzun süre oturur durumda olmaktan da sıkılırdı. Sahnedeyken tanrı gibi oluyordu ama indiğinde başka birine dönüşüyordu. Saçlarını yıkamak için hiçbirşey kullanmıyordu hatta bazen bunu süpermarket tuvaletinde bile yapabiliyordu. Barlara gidiyor deli gibi içiyordu. Şampanya ve buzlu votka içemeyi severdi ama zaman zaman bira ve kırmızı şarap da tercih edebilirdi.

Freddie-freddie-mercury-34872033-800-1086Çiçekleri çok seviyordu özellikle de sarı güllere bayılırdı. Yanlızdı ve kocaman, bahçeli evini bir dolu kediyle paylaşıyordu. Freddie aynı zamanda opera, bale gibi sanat dallarını da yakından takip ediyordu. Wessex Stüdyoları’nda Queen News Of The World albümünü kaydederken kontrol oldasına giren Sid Vicious, Freddie Mercury‘ye “Baleyi kitlelere yayabildin mi dostum?” der. Ve tabii ki Freddie Mercury tarafından yakasından tutulup dışarı atılır.

Bir sürü sevgilisi oldu ama o bile gerçek aşkın hangisinde olduğunu bilemiyordu. Yine de o milyonların aşkını kazanmayı başarmıştı. Yetenekli, başarılı ve gerçek bir efsaneydi. Yazık ki 24 Kasım 1991 yılında saat tam 06:48’de, Londra’nın Güney Kengsington bölgesinde bulunan evinde, Freddie Mercury ya da diğer adıyla Frederick Bulsaro, Aids’e karşı verdiği savaşı kaybederek  yaşama veda etti. Ölü bedeni onun vasiyet ettiği gibi yakıldı ve küllerinin nerede olduğunu birkaç kişi dışında hiç kimse bilmiyor.

freddy_mercuryFreddie Mercury öyle bir insandı ki, kim olursanız olun onu dinlememek hayatı eksik yaşamanıza sebep olacaktır. Hiçbir rock efsanesinin vedası onunki kadar büyüleyici ve muhteşem olmadı, olamayacak… Ölümüne en yakışan şarkı the show must go on’dur. Merak etmeyin Freddie şov sonsuza kadar devam edecek.

Son röportajından:
“Her halde konuştuğum en son insan olduğun için en iyi röportajı elde edeceksin tatlım. Dünyayı değiştirmeye çalışmıyorum. Benim için mutluluk en önemli şey ve eğer mutluysam bunu işlerimde görebilirsin. Sonuç olarak en sonunda tüm yanlışlar ve bahaneler benim üstüme oluyor. Dürüst olmayı seviyorum ve ilgilendiğim kadarıyla yıllara sığdırabileceğim kadar eğlence ve güzel zaman sığdırmaya çalışıyorum. İşte gördün mü, artık bunu kaydettin. Kullan bunu. Bir röpörtajda çok tutkulu olmaya en fazla bu kadar yaklaşabildim. Ne kadar kaldı? Hadi ama, ben sıkılıyorum.”

İlginizi çekebilir...

MUBI

Yönetmen Atıf Yılmaz, senaryo Ümit Ünal, oyuncular Mazhar Alanson ve Ali Poyrazoğlu desek herhalde Arkadaşım Şeytan’a dikkat çekmeye yeter. Türk sinemasının fantastik öğelerle süslü...

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et