Elysium: Yeni Cennet‘in de dolduramadığı bilimkurgu açlığına ilaç gibi gelmesi beklenen Alfonso Cuarón imzalı Yerçekimi, bu hafta gösterime giren en iddialı yapım.
Serkan Çellik
Yerçekimi’nin fragmanı temmuz ayının son haftası yayınlandığında büyük heyecan yaratmıştı. Sandra Bullock ve George Clooney uzayda çalışırken başlarına bir kaza geliyor ve Bullock’un canlandırdığı astronot boşluğa sürükleniyordu. Tamamına yakını uzayda geçen, sadece iki oyuncu ve seslendirmelerle kurgulanmış, 80 milyon dolar bütçeli Yerçekimi’nin ilk gösterimleri sonrası gelen olumlu eleştiriler heyecanı hepten yükseltmişti. Abartılı ifadelerle övülen filmi deneyimleme sırası şimdi Türk izleyicisinde.
Alfonso Cuarón bir kaç kısa film ve televizyon dizisiyle ismini duyurmaya çalışırken üçüncü uzun metrajında Charles Dickens uyarlaması yapmayı seçerek büyük risk almıştı. Ethan Hawke, Gwyneth Paltrow ve Robert De Niro‘lu Büyük Umutlar (Great Expectations) ödül törenlerinde ismini geçiremese de, bir çırpıda sayılan Dickens uyarlamaları arasına girdi. Asıl çıkışını ise memleketi Meksika’da çektiği Ananı Da (Y tu mama tambien) ile yakaladı. Erkek kardeşi Carlos ile yazdığı senaryo OSCAR ve BAFTA’ya aday gösterildi, film Altın Küre dahil onlarca yerde adından söz ettirdi. Bu başarı ona ne getirecek diye düşünürken, Harry Potter serisinin üçüncü filmi Azkaban Tutsağı ve 130 milyon dolar ona emanet edildi. Sonlanan seriye dönüp baktığımızda en başarılı halkanın hala onunki olduğunu görüyoruz. Filmografisinin yönetmenlik becerisi açısından en üstün filmi ise P.D. James romanından 2006’da uyarladığı Son Umut (Children of Men) oldu ve bu filmle Cuarón bir kez daha senaryo OSCAR’ına aday gösterildi.
Bunları uzun uzun anlatmamın sebebi; yedi yıldır yeni filmi beklenen 51 yaşındaki, yazdığı iki senaryoyla OSCAR adayı olmuş Cuarón’un oğluyla kaleme aldığı Yerçekimi’nin akıl almaz sığlığı. Uzayda bir kaza yaşanıyor ve astronotların bir noktadan diğerine gitmesi gerekiyor. O noktaya gittiklerinde başka bir noktaya daha gitmeleri gerekiyor. Oradan da üçüncüsüne. Bu kadar. Her seferinde aynı şey. Sandra Bullock’un karakterini derinleştirmek için yapılanlar: Küçük kızının öldüğünü söylemek, işkolik bir doktor olduğunu anlatmak, havlatmak. Bullock bu tek kişilik gösteri için doğru kişi mi derseniz, hayır. Anlatılanın aksine hayatının rolünü oynamıyor. Üzerine düşeni vasat bir şekilde gerçekleştiriyor, o kadar.
Yerçekimi‘nin bilimkurgu olarak kimseyi tatmin edemeyeceği gerçeğini bir yana bırakırsak, en başarılı olduğu kısım görselliği. Cuarón Son Umut‘dakine benzer şekilde kesme yapmadan uzun sahneler çekmiş. Uzay boşluğunda, yerçekimsiz ortamda birbirinden bağımsız hareket eden insan ve nesne görüntüleri ile bunların birbiriyle etkileşimi kusursuz. Bu açıdan Yerçekimi “uzayda geçen filmler” için yeni bir milat. Sergilenen teknik beceri üstün, hayranlık uyandırıcı. Ev sineması hatta ortalama bir perde bile bu deneyimi tam anlamıyla yaşamanıza izin vermeyecektir. Şehrinizde varsa IMAX’de, yoksa bulabildiğiniz en büyük 3D salonda görmeniz gerekiyor. Yine de 20 dakika sonra nankörlüğünüzün kolay alışma huyunuza yardım etmesiyle görüntülere verdiğiniz olumlu tepki azalabilir. Filmi aynı heyecanla izlemeye devam etmeniz için gerekli olan “başarılı senaryo” da eksik olduğundan, Yerçekimi etkisini kaybediyor.
IMAX için özel üretilmiş 40 dakikalık bir film ya da oyun parkı eğlencesi olsa unutmayacağınız bir deneyim olurdu Yerçekimi. Ancak 20.dakikadan sonra film süresini tamamlamakta epey zorlanıyor ve hayranlık yerini buruk bir tada bırakıyor.
Malavita: Yerçekimi
Gravity
Yönetmen: Alfonso Cuarón
Senaryo: Alfonso Cuarón, Jonás Cuarón
Oyuncular: Sandra Bullock, George Clooney, Ed Harris
Yapım: 2013 / ABD – BK / 90 dk.