İki genç sinemacının ilk uzun metraj denemesi olan film, son dönemde korku türünde sıkça gördüğümüz pseudo-documentary anlatımını teknik anlamda başarıyla kullanıyor. Amatör sayılabilecek bir çalışma için kimi noktalardan ümit vaat eden bir film.
Hemen hemen herkes vampirlere, kurtadamlara, zombilere hayatlarının bir döneminde ilgi duymuş, gerçekliğine ilişkin tartışmalara rağmen fantastik olarak nitelendirilen bu canlılara merak salmıştır. Öyle ki sözlü, yazılı ve görsel edebiyat türlerinin birçoğunda bu varlıklara dair hikâyeler ve karakterler kendilerine yer bulmuştur.
2013 Toronto Film Festivali’nde sinemaseverlerle buluşan Afflicted, bir gencin vampire dönüşme hikayesini anlatıyor. Genç sinemacılar Derek Lee ve Clif Prowse’nin yazıp oynayıp yönettiği film, korku türünde son zamanlarda sıkça kullanılan sahte belgesel havasındaki başarısıyla dikkat çekiyor.
Derek Lee’nin hayatı kendine AVM (Arteriovenöz malformasyon) teşhisi konulmasıyla birlikte tümüyle değişir. Yaşamakta olduğu hayatı arkasında bırakıp yapmak istediklerine odaklanma kararı veren Derek’in en büyük destekçisi ise yakın arkadaşı yönetmen Clif’tir. Dünya turuna çıkma planlarını daha fazla ertelemek istemeyen Derek, Clif’le birlikte bu maceraya atılmaya ve seyahatleri boyunca yaşadıklarını kaydederek vidyo-blogda yayınlamaya karar verir. Sandıklarından çok daha hareketli başlayan bu macerada kendilerini ummadıkları bir hızla ummadıkları bir noktada dururken bulurlar.
Birkaç kısa filmi bulunan ikilinin filmde sahte belgesel (pseudo-documentary) tekniğinden faydalanmasının yararları pek çok noktada görülüyor. Yeni oldukları bir alanda fazla iddialı görünmeme ve kamera karşısında oyunculuk yeteneği gerekliliğinden uzaklaşıp daha doğal olabilecekleri bir alana kaçabilme adına bir hayli yardımcı oluyor. Bunun yanı sıra hikayenin paylaşılması, yani kayıtların bulunması derdini ortadan kaldıran internet blo gu fikri de filmin gerçekçiliğine katkı sağlıyor. Fakat gerçekçilik noktasına gelecek olursak filmin senaryosundaki mantıksızlıklar bazı noktalarda bir hayli rahatsız edici oluyor. Örneğin Paris’te başlayan bir dünya turunun bir sonraki durağı olarak Vernazza’nın seçilmiş olması pek de anlamlı gelmiyor. Ya da hikayede gelişen olaylar çerçevesinde devreye hemen Interpol’ün girmesi pek gerçekçi durmuyor. Ya da IP adresinden ve telefonlardan kimin nerde olduğunu bilgisinin kolaylıkla elde edilmesine karşın Derek’in barınaktayken bulunamaması, kameraların şarj edilmemesi gibi birçok detay göz ardı ediliyor. Düşük bütçeli bir film olmasından dolayı pek fazla beklenti duyulmayan efektlerin basitliği de rahatsız ediyor. Bütün bu detaylar da izleyiciyi içine çekmeye, maceraya ortak etmeye çalışan teknik detayların önüne geçiyor. Son olarak da bir mesaj vermeye ve yaklaşık 90 dakika süren filme bir anlam yükleme çabasına içine giren yapım, bu zorlamasıyla da izleyiciyi kendinden iyice uzaklaştırıyor.
Amatör bir çalışma olarak da nitelendirilebilecek Afflicted, bütün eksiklerine ve zorlamalarına rağmen kimi izleyiciyi belli ölçülerde tatmin edebilecek türden. Korku türüne olan ilgisizliğime karşın beni de belli başlı noktalarda yakalamayı başaran, özellikle de girişte ilgimi bir hayli çeken yapım gündemden uzaklaşmak ve kafa dağıtmak adına bir alternatif olarak kendine şans buluyor.