Adı diğer süper kahramanlar kadar anılmasa da Doctor Strange’in Marvel Evreni’ndeki yeri ayrıdır. Ancak bu farklılık onun yeteneklerinden ziyade pozitivizmin izinden giden Batı ile mistik Doğu’yu birleştirmesinden kaynaklanır. Doctor Strange’in hikayesi, sırlarla dolu doğu felsefesinde modern bilimin teorilerini yeniden üretir, bir anlamda da Doğu ile Batı’yı birleştiren bir köprü görevi görür. Başta ayna olmak üzere zengin imgelerle de derinlik katar.
İki saatlik “Doctor Strange” filmi elbette hem hikayenin hem de Strange’in karmaşık yapısını anlatmak için yeterli değil. Ancak diğer serilerin devam ediyor olması (özellikle de Avengers ve Thor) ve büyücümüzün Marvel evrenindeki diğer maceralarda da boy gösterecek olması onun felsefi ruhunu birkaç filme yayarak anlatmasını engelliyor. Bu nedenle de film, hikayenin derinliği ve inceliğini tam olarak yansıtamıyor.
İlk dakika itibariyle kibirli yanını gösteriyor nöroloji uzmanı Doktor Stephen Strange. Meslektaşını küçük düşürüyor, sevdiği kadının hayallerini parçalıyor ve etrafındaki herkese onlardan daha iyi olduğunu hatırlatıyor. Ancak geçirdiği bir trafik kazası sonrası ellerini kontrol etmekte zorlanan, titremesine engel olamayan Strange tıbbın, modern bilimin tedavi edemediği sorununa çare bulmak adına bir yolculuğa çıkıyor. Kamar-Taj’ı bulmak için çıktığı bu yolculukta pozitivist ve kibirli doktor gerçek büyüyle tanışıyor. İyileşmek için kendine öğretileni oldukça çabuk öğrenen yetenekli Strange, sonunda da dünyayı kurtarmak kendini ateşe atıveriyor.
Başta Doctor Strange’i canlandıran Benedict Cumberbatch ve The Ancient One’a hayat veren Tilda Switon olmak üzere başarılı oyunculuklar ve yerinde oyuncu tercihiyle dikkat çekiyor. Ancak filmin görselliği, baş döndürücü görsel efektleri oyunculukların önüne geçmeyi başarıyor. İki saatlik filme tüm hikayeyi sığdıramasa da genel hatlarıyla Doctor Strange’in karakterini iyi yansıtıyor, aksiyonla doldurup kolaya kaçmıyor. Marvel standartlarının üstünde yer alan filmin yine de daha iyi bir “Captain America: Civil War” olmanın ötesine geçmediğini söylemek pek de yanlış olmaz. Zira filmin ilerleyen kısmında yine etik bir ikilemin konu alındığı çıkıyor ortaya. Filmin cazibesi ise bu ikilemi harika efektlerle, güçlü oyunculuk ve Doctor Strange hikayesinin doğasından gelen karmaşık yapıdan geliyor, basit hikaye güzelce süslenip izleyiciye sunuluyor. Ancak “zaman” meselesine yeterince değinmemesi akıllarda bir soru işareti, bir tereddüt yaratmıyor değil.
“Doctor Strange”’ın son zamanlardaki en iyi Marvel filmlerinden biri aşikar. Lakin yönetmen Scott Derrickson’ın efeklere güvenerek, daha ilginç kılınabilecek bir hikayeyi biraz basite indirgediğini de itiraf etmek gerekli. Yine de başka filmlerde de karşımıza çıkacak Doctor Strange karakterinin Marvel evrenine bir renk getireceğini ve yer aldığı filmlerde olumlu bir etki yaratacağını şimdiden söyleyebiliriz.