BİZİ TAKİP ET...

Sitede ara...

Özel Haber

Diyarbakır Sinema Kulübü 19 Yaşında

Diyarbakır Sinema Kulübü’nün kurucu üyeleriyle bir araya geldik.

2003 yılında bir grup sinemasever Diyarbakır Sanat Merkezi’nde buluşup Diyarbakır Sinema Kulübü’nü kurdu ve haftada bir kez toplanıp film izleyerek üzerine tartışmaya başladı. Bu grubun bir kısmı sadece izleyici olarak devam ederken, zaman geçtikçe sinema üzerine yazmaya başlayanlar hatta film üretenler de oldu. Yıllar sonra çevrimiçi bir buluşmayla bir araya gelen kulüp üyeleriyle ortak geçmişlerini ve bugünlerini konuştuk.

“Grup fikri nasıl oluştu” sorusuna grubun kurucusu Kurtuluş Özyazıcı “1996-1997 yıllarında ODTÜ’de Film Analizi dersi alıyordum. Hocam aracılığıyla Ankara Film Festivali’nde çalışmaya başladım ve bir yandan da ODTÜ Ekonomi Topluluğu’nda, hocamdan aldığım VHS kasetleri kopyalayarak gösterimler düzenledim. 1999’da Diyarbakır’a taşındım. DSM 2002’de kuruldu. Sinema salonları olduğunu öğrendim. Yanımda büyük bir film arşivi vardı ve bunları göstermeye başladık. Amaç büyük perdede arşivimi değerlendirip üzerine konuşmaktı ama seçici de olmak istiyorduk. Bir form hazırladık, sinemaya ilgi duyan insanları topladık. Çok da iyi bir grup oluştu. Herkes izlediklerimizi anlamaya çalıştı, bu nasıl film deyip geçmedi. Daha sonra Ankara’da da benzer atölyeler yaptım ve 4-5 kez izlediğim bir filmi bile konuşmaya başladığımızda görmediğim şeyleri görenler olduğunu fark ettim. İnternet bu kadar yaygın değildi, her an farklı yorumlara ulaşamıyorduk, o yüzden birlikte izleyip tartışmak çok kıymetliydi” yanıtını verdi.

2003 Mart ayında seçmece bir grupla başlayan ortak izleme deneyimi, yaklaşık altı ay sonra renkli kağıtlara çıktı alıp broşür dağıtmaları sonucu daha geniş bir kitleye yayılmış. Kalabalık artsa da temel kurallar korunmuş. Örneğin, tartışmalara “bence” diye başlama kuralı varmış. Bu sayede bilgi iktidarı kurulmasının önüne geçilmiş, baskın karakterdeki insanların ortamı domine etmesi engellenerek herkese eşit söz verilmiş. Film hakkında en az bir sayfa okuyup gelin deniyormuş ama internet yaygın olmadığından bu kadarcık bilgiye bile ulaşmak zormuş. İnternet iyice yaygınlaşınca da bu sefer erkenden bilgi edinmemek ve heyecanı taze tutmak için hiçbir şey izlemeden gelmek benimsenmiş.

Yönetmen Ali Kemal Çınar, pazar günleri herkese açık gösterimlere katılırken bu “gizli kulüpten” haberdar olmuş ve arkadaşlarına “ben de gelebilir miyim” şeklinde ricacı olarak DSK gösterimlerine dahil olmuş. Sait Korkut da yine arkadaşları arasındaki bir tatlı sürtüşme sonucu kulüpten haberdar olup gelmeye başlamış.  İlk gösterimlerden itibaren katılan Kemal Yıldızhan, DSM’nin de ilk anlarından itibaren sürecin içinde olduğu için “form doldurmadan” katılmış. Yerel gazetelerde yazıları yayımlanıyormuş ama kulüp öncesi daha çok ana akım sinemanın seyircisiymiş. Abdullah Yaşa, İstanbul’dan gelen ve Diyarbakır’daki kültür sanat kurumlarını araştıran bir belgeselci tanıdığına yardımcı olurken kulübe davet edilmiş ama yine de önüne o meşhur form konmuş. Form olayı o kadar ciddiye alınıyormuş ki, üyelere “hangi yönetmeni seviyorum desem kulübe alınırım” diyerek kopya isteyenler bile oluyormuş.

Bir süre sonra Melike Coşkun kurucu üyelere “arkadaşlar film çekmek istiyor” demiş. Kurtuluş Özyazıcı başlangıçta bu fikre karşı çıkıp kulübün sadece film izlemeyle sınırlı kalmasını istemiş ama sonra Erhan Sağlam, kamera hakkında bilgi vermiş, Süheyla Acar senaryo atölyesi yapmış ve kulüp bir tür mini akademiye dönüşmüş, film yapımını öğrenmeye başlamışlar. Ümit Kıvanç, Çiçek Kahraman, Yamaç Okur, Mithat Alam, Mehmet Açar, Alin Taşçıyan gibi isimler gelip gittikçe DSK bir okula dönüşmüş.

Özgür Gündem gazetesinde çıkan bir haber.

Kulübün medarıiftiharı Ali Kemal Çınar kulüp öncesi, 2000 yılında bir festival kapsamında kısa film atölyesine katılmış ve zaten DSK’ya gelirken de aklında hep film çekme fikri varmış ama bugünlere gelmesini kulübe borçlu olduğunu düşünüyor. Zaten kulüp üyelerinden sadece sinema üzerine bir kariyer inşa eden tek kişi de o. 

Kemal Yıldızhan günümüzdeki gösterimleri tanımlarken “Çekirdek grup gibi bir grup artık yok. Üç kişi izlendiği de oluyor, kırk kişi de. Gelenler, gidenler değişiyor. Uzun soluklu katılımcılar doygunluğa ulaşıyor ama iki sene gelmeyip üçüncü sene hiç bırakmamış gibi dönenenler de oluyor. Diyarbakır’da yaşamak insanı zorlayan bir şey ve buna pandemi de eklenince yeni bir yol bulduk. Filmleri ayrı ayrı izleyip Zoom üzerinden buluşarak tartışmaya karar verdik. Böylece yıllar içinde başka şehirlere taşınanlarla da yeniden bir araya gelme şansımız oldu. İzmir’den, İstanbul’dan, İspanya’dan, Fransa’dan arkadaşlarımızla yeniden buluştuk ve pandemiyle hayatımıza giren bu teknolojinin avantajını kullandık” diyor.

DSK’da yıllar içinde birçok kısa ve uzun metraj film üretildi. Kimin filmi varsa arkadaşlar bir araya gelip birbirine yardım etti. Ayrıca kulüp üyeleri bir süre sonra eğitmen olarak atölyeler düzenlemeye başladı ve sinema meraklılarına film okumaları yapıp edindikleri bilgi birikimini paylaştı.

Sait Korkut; politik kimliklerin, siyasi söylemlerin kapının dışında bırakıldığını ve içerde sadece bireysel fikirlerin konuşulduğunu hatırlatarak bundan gurur duyduğunu belirtti.

DSK’da ana akımın dışında o kadar farklı filmler izliyorlarmış ki, Yurttaş Kane’in bir yanlışlık sonucu önce ikinci kasetini sonra ilk kasetini izledikleri gün yadırgamayıp “bu da böyle demek ki” demişler. Deneysel sinemaya, yeniliklere ne kadar açık olduklarını anlamak için harika bir anekdot.

Sarsılmaz dostlukların kurulduğu, aşkların evlilikle sonuçlandığı, birçok ilişkinin yeşerdiği ve sinemayı kıyısından köşesinden de olsa bırak(a)mayan insanların ayakta tuttuğu Diyarbakır Sinema Kulübü’nün artık yeni bir adresi var artık: Mordem Sanat. Pazar günleri 16.00’da siz de yolunuzu düşürüp harika insanlarla enfes filmler izleyebilirsiniz.

Gösterimler hakkında detaylı bilgiye DSK’nın Instagram sayfasından ulaşabilirsiniz.

İlginizi çekebilir...

Advertisement

tersninja.com (2008-2022)

  • Bizi takip et