Piyasa müziğine, tüketim toplumu rockçılarına, dünyanın adaletsizliğine, zorbalara, tüm kötü insanlara, hata kötü futbola bile isyan ediyor Dinar Bandosu. İyi insanları da isyana teşvik etmek için bar sahnelerinde vermeye başladıkları müzikal vaazlarını şimdi ikinci kez albümleştiriyor bu yeraltı peygamberleri ve “Aya da Gidelim Osman” diyorlar.
Kendi alternatif tavırlarını ve müziklerini ortaya koyan grupların, tabiri caizse “icazet almaları” anlamına gelir Peyote sahnesi. 2003 yılında kurulan ve adını Ece Ayhan’ın edebiyatçı, ressam ve mimarlardan oluşan hayali bandosundan alan Dinar Bandosu’nun da sonraki yıllarda en sık görüldüğü yerlerden biriydi Beyoğlu, Peyote. Çılgın müzikleri ve şarkı sözleri, sıra dışı performansları onlara kulaktan kulağa yayılan bir yeraltı şöhreti inşa etti ve grup 2007’de ilk albümü Saykodelikdeşik’i çıkardı.
Sahneye gitarda Ali Ece, ney, klarnet, özel enstrümanlarda Asaf Zeki Yüksel, basta Feryin Kaya, davul ve diğer vurmalılarda Yılma Karatuna ve vokalde Ali Asaf Sarıca düzeniyle sahneye çıkan Dinar Bandosu, ikinci albümleri Aya da Gidelim Osman’ın anafikrini grubun kurucusu (Kerem Tansever’le birlikte) Ali Ece’ye soruyorum. Dediği şu: Dünya kötü insanlar tarafından işgal edildi ve 21. yüzyıl insanı sokak köpeği seviyesine indirgendi. Bu süreci tam tersine çevirmek gerek…
Dinar Bandosu’nun beslendiği kaynakların çok çeşitli olması, onların müziklerini ve sözlerini Andy Warhol tasarımı bir gökkuşağı resmiyle yarışabilecek kadar renkli ve zengin yapıyor. Tabi ekin çeşidi Ece Ayhan’dan Syd Barrett’a, Erkin Koray’dan, Moğollar’dan Velvet Underground’a, Kemal Sunal filmlerinden Primal Scream’a, Baba Zula’dan Pixies ve Iggy Pop’a kadar uzanan bir esin tarlası bu. Böylesi bir tarlanın hasatından biraz dahice, biraz şizofrence bir müzik çıkmasından doğal bir şey yok.
Deli müziği midir saykodelik rock, siz deli misiniz, kim deli kim akıllı?
Rahmetli Erasmus abimizin 600 yıl önce dediği gibi “”Körler ülkesinde tek gözlü adam kraldır”. Birkaç istisna dışında dünya çapında tek bir müzik eleştirmeni-yazarı çıkaramayan bir ülke olan Türkiye’de tek gözüyle bakan, beyninin %1 ile düşünen çakma yazarlar bize “deli”, “deli müziği” falan gibi yakışıksız yakıştırmalar yapıyorlar. Hâlbuki Dinar Bandosu şarkılarının çoğunluğu “Terzi Fikri”, “Leyla Halid” gibi dünya-Türkiye ekseninde hayati öneme sahip olan kişilikler hakkında, bazı süper çakma rock gruplarının yaptığı hüzün ticaretindeki gibi gelip geçici seks partnerleri ile onların birbirlerinin ruhunda bıraktığı geçici ve Edirne’yi geçtikten sonra dünyanın kalanına hiçbir şey ifade etmeyen kişisel yaralar üzerine değil. Kimin deli kimin akıllı olduğu üzerine kafa patlatamayacak kadar dünya ve müzikle yoğunuz açıkçası… Bizim bir ayağımız 1970’lerin yüz akı Törkiş rakı’n’roll’unda diğeri de dünyayı değiştiren müzikal mucizelerde: The Beatles, Rolling Stones, The Stone Roses, Cosmic Jokers, Neu!, Diamanda Galas, Ian Brown…
İyi saykodelik müziği kötüsünden ayırmanın bir sırrı var mı?
Kişiden kişiye değişir ve Dinar Bandosu “Ay’a da Gidelim Osman” albümüyle beraber artık salt ve sadece bir saykodelik rock grubu olmadığı için bunun cevabını verebilecek kişiler değiliz. Şubat ayında “Fransa’da Türk Yılı” kapsamında Lyon’da çaldık, bir sürü Fransız kızına göbek attırdık. Fransa’da bizi dinleyen herkes Dinar Bandosu için “%100 Türk müziği, hakiki Türk rock’n’roll’u” dediler. Ama burada hala bize Fransız kalan, halkın anlayamayacağı müzik yaptığımız iftirasını atan tekeller var… Hiç merak etmesinler en yakın zamanda o tekelleri başlarına yıkacağız! Nereden biliyorsun derseniz? Dinar Bandosu’nun en güzel iki konserinden birisi Karaköy-Kadıköy vapur hattında halka açık bir konserdi, bizden sadece 20 dakika çalmamız istendi ve konser öncesinde de yüklü bir para ödendi. Ama başörtülüsünden göbeği hızmalı mavi saçlı kıza halkın vapura binen kısmının tamamıyla aramızda o kadar güzel bir kimya ve ilişki oluştu ki biz saatlerce çalmaya devam ettik… Bu da hiçbir parayla ölçülemeyecek tarifsiz ve paha biçilmez bir mutluluktu… Sonra da Kadıköy meydanında çaldık zaten… Artık rock müzik barlara sıkışıp kalmamalı, herkes istediği müziği yapmalı ve halka çalmalı… Böylece bu kabız ötesi piyasa kökünden değişecektir…
Dünyanın gidişatı nereye sizce? Bu gidişe siz dur diyorsunuz ama yetmiyor. Peki, kim durduracak bu dünyayı? (Ferdi Tayfur’un da gücü yetmemişti çünkü. Bknz. Durdurun Dünyayı)
Stone Roses‘ın da benzer mesaj taşıyan bir şarkısı var, onlar da durduramamışlar… Biz durması gerektiğini düşünmüyoruz ama “Aya da Gidelim Osman” albümünün kapağındaki mesajımız ve duruşumuz çok net aslında: “Dünya kötü insanlar tarafından işgal edildi ve 21. yüzyıl insanı sokak köpeği seviyesine indirgendi” Bunu süreci tam tersine çevirmek gerek…
Yalnızca müziğinizle değil, politik şarkı sözlerinizle de popüler rock yapan grup ve müzisyenlerden ayrılıyorsunuz. Ama kozmopolit bir siyasi konumlanmanız var sanki… Her şeyden biraz var müziğinizde, sözlerinizde, tanımlamalarınızda … Sosyalist, anarşist, ama biraz da milliyetçi, muhafazakâr… Siz kendinizi nasıl tarif ederdiniz siyasi kodlamalarla?
Biz kendimizi sadece “Asilik asalettir” diyerek niteleyebiliriz. Ayrıca gerçekten de halka yakınız çünkü metrobüsle işe, minibüsle konsere giden insanlarız… Muhafazarlıktan kastınız eğer Leyla Halid’in Müslüman olmasıysa, Leyla Halid’İn bizim için en az Müslüman olması kadar önemli olan tarafı baskı altında bir toplumda kadın haliyle “terörist bir devlet”in uçağını kaçırıp eylem yapacak kadar gözü kara ve kimseyi öldürmeyecek kadar insankızı insan olmasıdır… Milliyetçiden çok patriyotikiz sanırım yani vatanseveriz… Terzi Fikri’ye de bu yüzden şarkı yazmış olmamız kuvvetle muhtemel… Tekel işçilerinin haklı mücadelesini de sonuna kadar destekliyoruz… Bu yüzden isteyen bize sosyalist de diyebilir, başka bir şey de diyebilir çünkü ülkemizde bu kavramlar çok karışık: Aramızdan kimse Baykal’a oy vermedi mesela ama sağ partilere de oy vermedi ama zaten Baykal aslında sağcı değil mi?
Şarkılarınızdan dünyadaki gündemi takip edebiliyoruz. Ama ne Kürt Açılımı’na ne Ergenekon’a hiç girmemişsiniz. Evrensel sorunlardan yerellere fırsat bulamamaktan mı? Güvenli sularda yüzmeyi tercih etmekten mi?
Bence siz atlamışsınız çünkü “Hasankeyf’e Yolculuk” diye bir şarkımız var “Aya da Gidelim Osman”da… Şarkının sözleri de o konular hakkında bir müzisyenin, bir şairin yani şarkının sözlerini yazan Ali Asaf Sarıca’nın söyleyebileceği her şeyi söylüyor…
Türkiye’de rock oldukça yol kat etti müzik anlamında. Ama rock duruşu anlamında neredeyiz sizce? Rock’ın da varlığı tüketim toplumunun varlığına armağan oldu mu?
Çoktan oldu da bizi hiç ilgilendirmiyor… Hatta 1970’lerde kat edilen yolla karşılaştırınca aslında geriye doğru kat ettiğini fark ediyoruz. Ama nostaljik değiliz, karamsar hiç değiliz… İnsanlar algılarını daha fazla açma fırsatı bulduklarında bizim gibi başka grupların da olduğunu ve bizim gerçek rock’n’roll olduğunu gayet iyi fark edecekler…
Pascal, Ece Ayhan, Filistin, Pink Floyd (bir sonraki albümde bir George Best şarkısı olursa şaşırmam) hep aklıma (tanıdığım için) Ali Ece’yi getiriyor. Ali Ece ne kadar etkili grupta, duygu düşünce konsensusu hep sağlanabiliyor mu?
Ali Ece ilk albümün şarkılarının çoğunu grup kurulmadan önce yazmıştı ancak bu albümde şarkıların çoğunu hep beraber yazdık… Yani ben sadece grubun en eski elemanı ve kurucusuyum… “Aya da Gidelim Osman” hepimizin ortak eseri ve hayatımda üretimine katılmaktan en çok gurur duyduğum eserlerin başında gelir…
Erkin Koray ve Moğollar bir yana 70’lerde Saykodelik rock yapan, bugün adları çok bilinmeyen birçok grup vardı Türkiye’de. Bugün plakları yurtdışında müziksever koleksiyoncular tarafından fellik fellik aranan gruplar. Sizin o dönemden keşfettiğiniz sıra dışı isimler oldu mu?
Bir kere Yılma Karatuna’nın keşfettiği ama halen hiçbir yerde izine ve isimlerine rastlayamadığımız Merih 2000 var, Derdiyoklar‘ı ise ilk olarak Asaf Zeki Yüksel keşfetti. Bendeniz Ali Ece ve solistimiz Ali Asaf Sarıca da Çığrışım‘dan Altın mikrofon finalisti Batman Petrol Orkestrası‘na kadar birçok gerçekten alternatif grubu Dinar Bandosu’nda ilk keşfeden isimler olmanın haklı (!) gururunu yaşadık! Ben Ali Ece olarak da tek başıma Mustafa Özkent‘i herkesten önce öğrenmenin tarifsiz mutluluğunu yaşıyorum…
Önceki albümde Pascal Nouma için yazılmış bir şarkı vardı. Bu kez yok. Dinar Bandosu’nun adına şarkı yapabileceği Türkiye’de oynamış 10 futbolcu kimdir sizce?
Les Ferdinand, Pierre Van Hooijdonk, Cevat Prekazi, Brian Steen Nielsen, Rıdvan Dilmen, bir bütün olarak Metin Ali Feyyaz, Rıza Çalımbay, “Deli” Nezihi Tosuncuk, “büyücü” Alex, Harry Kewell, aslında çok var 10’a tamamlayacağız diye çok sevdiğimiz isimleri elemek zorunda kalmayalım ve röportaj için ayrılan sayfayı da taşmayalım…