Dan Brown’un çok ünlü olmadan evvel yazdığı romanlarından biri İhanet Noktası. Aksiyon dozunun fazlalığıyla dikkat çeken kitap en iyi Dan Brown kitabı değil belki ama, filme uyarlanmaya en müsait Dan Brown romanı kanaatimce. Tabi Hollywood yapımcılarının film eyleyecekleri kitapları seçerken dikkate aldığı bir kriter değil bu. Onlara göre filmini kurmak için (evet, “turşusunu kurmak” gibi bir şey bu) bir kitabın çok satması yeterli. Sonuç, Da Vinci Şifresi gibi eciş bücüş bir film… ama gişede başarı. Bazen iyi şeyleri hak etmediğimizi düşünüyorum, ne yalan söyleyeyim.
Ege Görgün (Landlord)
“Gizli örgütlere duyduğum ilgi birçok deneyimin ürünüdür. Bunların bazılarını açıklayabilirim, bazılarını da açıklayamam. NSA, Vatikan, NRO, Illuminati ve Opus Dei gibi örgütler hakkında yaptığım araştırmalar bu ilgimi körüklemeye devam ediyor.”
Bir söyleşi sırasında dudaklarından dökülen bu sözlerle Dan Brown kitaplarının tümüne hakim olan gizemli atmosferden küçücük bir kısmı kendine ayırıyordu. İsmini telaffuz ettiği örgütleri ne kadar iyi araştırdığı konusunda ise bir gizem söz konusu değil. Çünkü 2000’li yıllarda tüm dünyada milyonlarca insan bu örgütlerin baş köşeye oturtulduğu, gerçeklere teğet geçen kurgusallıktaki Dan Brown romanlarını okuyor.
2000 tarihli teknogerilim Dijital Kale’de NSA (Natianol Security Agency – Milli Güvenlik Teşkilatı), 2001 tarihli Melekler ve Şeytanlar’da Illuminati, rekorlar kıran 2004 tarihli Da Vinci Şifresi’nde ise Opus Dei ve Vatikan gibi örgütleri okuduk ve tanıdık. 2002 tarihli Dan Brown kitabı İhanet Noktası’nda ise (Deception Point) bu kez karşımıza NRO (National Reconnaissance Office) çıkacak. Devlete bağlı ve gizlilik içinde çalışan bir çeşit haberalma ve bilgi edinme teşkilatı olan NRO’ya, ABD’nin en gelişkin vurucu timi Delta Gücü ve uzay araştırmaları yürüten NASA eşlik edecek.
Peki ABD menşeili bu oluşumlar nasıl bir macerada bir araya gelecek? Brown, müptelası olduğumuz o yüksek gerilim hattını yine döşemiş mi romanın içine? O gizem duygusunun tadına varacak mıyız? Ya da bomba imha ekibi titizliğinde birbirine bağlanmış ipuçlarının peşi sıra kuyruğunu kovalayan kedi gibi kendimizden geçmişçesine dolanacak mıyız? Önce ilk sorudan başlayıp, romanın konusuna geçelim. Tabii sürprizleri bozup kitabın tadını kaçırmamak için bu fasılayı kısa tutacağımızı da başından söyleyelim.
Başkanlık seçimleri arefesinde sinirler iyice gergindir. Özellikle hükümet kanadında… Çünkü son kamuoyu yoklamalarına bakılırsa; senatör Sedgewick Sexton, mevcut başkan Zachary Herney karşısında öne geçmiştir. Kazanmak için her türlü hileye başvurmaktan ve kampanyasına destek sağlayacak her çıkar grubuyla el sıkışmaktan çekinmeyen Senatör Sexton’un tek derdi, NRO’da çalıştığı için Başkan’ın adamı gibi görünen kızı Rachel’dır. Rachel babasından bir gram hazzetmese de tarafsızlığını korumaya çalışmaktadır, bu yüzden başkan bizzat yüz yüze görüşmek için onu çağırdığında keyfi kaçar. Hain evlat durumuna düşmek istememektedir. Korktuğu şey olmaz ama, daha acayibi başına gelir. Başkan onu gözlemci olarak Kuzey Kutbu’na yollar. NASA burada olağanüstü bir şey keşfetmiştir; üzerinde canlı fosilleri olan bir göktaşı. Bu iki anlama gelmektedir. Bir; uzayda hayat olduğu. İki; seçim kampanyasını hükümetin büyük paralar verdiği NASA’nın gereksizliği üstüne kuran Sexton’un tuş olması. Buzun altındaki göktaşını çıkarmak için hararetli ve gizli bir çalışma yürütülmektedir. Peki ama sivrisinek büyüklüğündeki uçan mikrobotlarla onları gözetleyen Delta Gücü’nün orada ne işi vardı?
Özetten anlaşılacağı gibi İhanet Noktası’nın bir Michael Crichton bilimkurgusu gibi başladığı söylemek mümkün. Ama bu sizi yanıltmasın çünkü özetini geçtiğim kısım kitabın olsa olsa beşte biri. Yani daha çok sular akıyor köprünün altından. Bu kısmı okurken sanki peşinizden atlı kovalıyor gibi oluyorsunuz. Gerilim yok henüz ortada, safi heyecan. Bu heyecan bir süre sonra yerini gerilime bırakıyor. İyiden iyiye entrikanın gırla gittiği bir gerilim romanına dönüyor. Gizemden çok, casusluk ve polisiye romanlarında rastlanan şüphe hakim oluyor atmosfere. Dan Brown’un çok iyi bir araştırmacı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor bu roman. Olayların, konuşmaların arasına sıkıştırılan bilgi kırıntıları, anekdotlar okuma keyfini artırıyor. Dan Brown’un en iyi romanı diyemeyiz İhanet Noktası için. Üstünlük hala Da Vinci Şifresi ile Melekler ve Şeytanlar’da. Ama aksiyon dozunun çok yüksek tutulduğu İhanet Noktası’nda, bitene kadar elinizden bırakamadığınız best-seller’lardan biri olmaya yetecek enerji fazlasıyla var.
“Karısı en büyük yardımcısı!”
Amerika Devlet Başkanlığı ödülünü kazanan matematik profesörü bir baba ile profesyonel dini müzik öğretmeni bir annenin oğlu olan Dan Brown, ilim ve din gibi iki paradoks felsefe içinde büyümüştür. Amherst koleji ve Phillips Exeter Akademisinden mezun olduktan sonra bu kuruluşlarda bir süre İngilizce öğretmenliği yaptıktan sonra tüm zamanını roman yazmaya adamıştır. Şifre çözme ve gizli hükümet kuruluşlarına duyduğu merak onu bu konularda gerilim romanları yazmaya sürüklemiştir. Sanat tarihcisi ve ressam olan eşi de kendisine araştırmalarında yardım etmektedir.